Saffet Emre TONGUÇ’un yazısı
Son 10 yılda Karayipler’den Antarktika’ya, Norveç Fiyordları’ndan Yeni Zelanda’ya tüm kruvaziyer rotalarında 100 civarında yolculuk yaptım. Hatta geçen ay tüm dünyanın konuştuğu Costa Concordia’yla bile Akdeniz’de 10 tura çıktım. Kaptanı Francseco Schettino’yla sohbet ettim, fotoğraf çektirdim. Farklı coğrafyaları keşfederken Türk gezginlere yararlı olabilecek notlar aldım. İşte en popüler kruvaziyer rotaları ve önerilerim…
Türk gezginlerin yeni yeni farkına vardığı turistik gemi yolculuğu ya da bilinen adıyla kruvaziyer turizmi, gelişen dünya turizmine paralel olarak artık eskisinden daha da popüler.
Önceden sadece üst düzey gelir grubuna ait kişilerin yararlanabildiği yolcu gemilerinde tatil yapma fırsatından, fiyatlarda yaşanan düşüşlerden sonra orta gelir grubundan kişiler de yararlanır oldu. Gemi sayılarının ve yolcu kapasitelerinin artması rekabete yansıyınca, bir haftalık gemi seyahatinin fiyatı, beş yıldızlı otelde yapılan bir tatille aynı rakama gelmeye başladı. Günümüzde altı bin yolcu taşıyan ve yaklaşık iki yolcuya bir personelin düştüğü dev gemiler adeta yüzen küçük şehirler gibi.
Bavul toplamadan, havaalanlarında perişan olmadan seyahat edebilmek, hep aynı kabinde kalmak, aynı yatakta uyumak ama her gün ayrı bir coğrafyada uyanmak, indiğiniz liman kötü bile olsa temiz bir kabine döneceğinizi, lezzetli yemekleri yiyeceğinizi bilmek, gemi yolculuğunu cazip hale getiren sebeplerden sadece bazıları.
GURME RESTORANLAR MÜTHİŞ GÖSTERİLER
Gemilerin çoğunda kumarhane, spor salonu, güzellik merkezi ve SPA, gümrüksüz alışveriş mağazaları, çocuk kulübü, yüzme havuzları ve revir var. Bazı gemilerde 24 saat açık büfe, değişik ülkelerin mutfaklarını deneyebileceğiniz restoranlar da bulunuyor. Bunların bazılarından ekstra bir giriş parası (cover charge) ödeyerek, bazılarından ise ücretsiz yararlanabiliyorsunuz.
Ismarladığınız bir şişe şarap çok gelirse dert etmeyin, bir başka gece yemek yiyeceğiniz diğer bir restoranda kalanını içebiliyorsunuz. Yemek sonrasında ise çok güzel gösteriler sizi bekliyor. Değme Broadway müzikallerinin deniz üstündeki benzerlerini seyredebiliyorsunuz. Bazı gemi şirketleri işi abartmış, dünyanın en olağanüstü gösterilerini sergileyen Cirque du Soleil’e ev sahipliği yapıyor. Kimi gemilerin 1500 kişilik tiyatro salonları var. Canınız sadece müzik dinlemek istiyorsa grupların konser verdiği çok sayıda bar mevcut. Dalga havuzları, açık hava sinemaları, buz pateni pistleri, koşu parkurları, tırmanma duvarları olan gemiler de diğerlerinden farklı olarak ön plana çıkıyor.
DAHA BÜYÜK DAHA ŞAŞIRTICI
Teknolojinin gelişmesiyle beraber konforun ön plana çıktığı, gezginlerin ihtiyaçlarının en önemli unsur olduğu daha büyük, daha güzel ve daha şaşırtıcı gemiler yapılıyor. Dünyanın en büyük yolcu gemisi unvanı Oasis of the Seas ile Allure of the Seas isimli ikiz gemilerde. Devir artık yüzer şehirlerde tatil devri ve 2012’ye damgasını yolcu gemileriyle yapılacak olan seyahatler vuracak. Türklerin son yıllarda farkına ve keyfine vardığı bu turizm şekli çok cazip.
Gemi yolculuğu 19’uncu yüzyıldan beri turizm sektöründe önemli bir rol oynuyor. Eskiden kıtalararası yolculuk için kullanılan büyük gemiler artık dünyanın dört bir bucağında gezginleri ağırlıyor. Şimdi efsanevi denizlere açılmanın, büyülü güzellikteki dünya cennetlerine doğru keşfe çıkmanın tam zamanı. Toplayın bavulları, demir almaya az kaldı…
AKDENİZ
Uygarlığın beşiğinde
Uygarlık tarihinin en gösterişli günlerini yaşamış ülkelerde, yüzyıllar öncesinin atmosferini hâlâ koruyan muhteşem şehirler, müzeyi andıran sokaklar, farklı mimarilerin izlerini taşıyan görkemli binalar, olağanüstü plajlar… İşte Akdeniz… Bu gemi turlarında güneşle denizin, kültür ve tarihle içiçe geçtiği unutulmaz tatil anları ve Akdeniz esintileri var. Akdeniz’in önemli çıkış limanları Atina, Roma, Venedik, Barselona, İskenderiye, Port Said. En yoğun çıkış limanı ise Roma. Buradan başlayan turlarla Napoli, Dubrovnik, Venedik, Sicilya, Barselona, Cannes ve Floransa’ya gidebilirsiniz. Gene Roma’dan çıkan turlarla Monte Carlo, Palma de Mallorca ve Tunus da yapabilirsiniz. İstanbul’dan kalkan gemilerle de Yunanistan’da Katakolon ile Hırvatistan’da Dubrovnik’i sonra İtalya’nın Venedik ve Bari limanlarını ziyaret edebilirsiniz. Atina’nın Ege ile buluştuğu liman şehri Pire, Yunan adalarının eğlence durağı Mikonos da rotanızda olabilir. Arap kültürünün Akdeniz temsilcisi Beyrut, Güneş tanrısının evi olarak anılan Rodos, Akdeniz’in incisi Antalya ve Marmaris bazı gemilerin durduğu limanlar arasında bulunuyor.
NORVEÇ FİYORTLARI
Doğası başınızı döndürecek
Bana göre Norveç, Yeni Zelanda ile birlikte dünyanın en güzel ülkesi. 12 bin yıl önce buzulların erimesiyle oluşan Norveç Fiyortları ise adeta dünyadaki cennet. Norveç’te yazın “Beyaz Geceler” başladığında güneş gece 01.30’da batıp, bir saat sonra tekrar doğuyor. Gemi turları genelde bir haftalık. Kuzeyde Stavanger ya da Alesund’a kadar gemiyle çıkabiliyorsunuz. Norveç’in kuzeyine çıktıkça doğa coşuyor, insana rastlama ihtimali azalıyor. Tromso’da Kuzey Kutup Dairesi’ne vardığınızda gece gökyüzünü rengarenk kuzey ışıkları kaplıyor. Tüm bu güzellikleri yaşamak için 10-12 günlük turlara katılmanız gerekiyor.
Fiyord turlarının vazgeçilmez şehirleriden biri başkent Oslo. Her yere yürüyerek ulaşabileceğiniz şehirde görmenizi önereceğim yerlerin başında, Nobel Barış Ödülü’nün verildiği sahildeki Belediye Sarayı geliyor. Salonu mozaikle bezenmiş. Karl Johans Caddesi tren istasyonundan (Oslo Sentralstasjon) başlıyor, yayalara açık olan alışveriş bölgesiyle devam ediyor, sağda kafesiyle meşhur olan Grand Hotel ile soldaki Parlamento’dan geçiyor ve Milli Tiyatro ile Üniversite’yi geride bırakıp Kraliyet Sarayı’nda son buluyor. Sahildeki eski tersane Aker Brygge bugün alışveriş bölgesi, restoranları gayet başarılı, manzarası inanılmaz. Bygdoy Yarımadası’nda Viking Müzesi dahil birçok tarihi mekan bulunuyor. Heykeltraş Gustav Vigeland’ın yarattığı Vigeland Parkı, Frognerparken’in içinde yer alıyor. Senede bir milyonun üzerinde insanın ziyaret ettiği parkta 200’ün üzerinde heykel var.
Bergen bir yarımada, yedişer tepe ve fiyord üzerine kurulmuş. Finikülerle çıkacağınız Floyen Tepesi’nden panoramik manzarayı seyrettikten sonra yürüyerek merkeze inmenizi, sahildeki dar sokaklara sıralanmış ahşap binaları görmenizi tavsiye ederim. Bu evler UNESCO listesinde. Restoran olarak Bolgen og Moi’yi tavsiye ederim. Zamanınız varsa ünlü Flam Treni’yle dağları, şelaleleri keşfedebilirsiniz. Geminiz sizi ülkenin en uzun, derin fiyordu Sogne’de gezdirip, Flam kasabasına ulaştıracak. Bin metreyi bulan dağlarla çevrili kasabanın yakınlarında çok güzel dağ köyleri var.
Eğlencenin doruğu Mikonos kültür turlarına Rodos
Üç bine yakın adaya sahip olan Yunanistan’ın nüfusunun yüzde 10’u adalarda yaşıyor. Türk tatilciler de çoğunlukla vizesiz Yunan Adaları turlarıyla kruvaziyer gezisiyle tanışıyor.
Geçmişte Mikonos, Santorini ve Girit popülerken özellikle son yıllarda 12 Adalar (Dodecanese) çok gözde. Bu adalar Kos (İstanköy), Rodos, Patmos (Batnoz), Leros, Kalymnos (Kelemez), Astypalaia (İstanbulya), Nisyros (İncirli), Tilos (Cilyaki), Simi (Sömbeki), Chalki, Kastellerizo (Meis) ve Karpathos’dan (Kerpe) oluşuyor. Türkiye sahillerine yakınlığıyla bilinen 12 Adalar, 1912’ye kadar Osmanlı’nın, 1948’e kadar da İtalya’nın egemenliğinde kalmış.
GÜZEL’DE SAHNEYE DANSÖZ ÇIKIYOR
Mikonos, Cyclades (Halkalar) adalar topluluğunun bir üyesi. Kışın 10 bini bulmayan nüfus, yazın 100 binin üzerine çıkıyor. Turunuzda Mikonos varsa muhakkak geminin kalış saatlerine bakın, geç saate kalan ya da konaklayanları tercih edin. Bu sayede eğlenceden payınızı alın. Adaya indiğinizde öncelikle merkezde (Mykonos Town ya da Chora) Little Venice (Küçük Venedik) olarak adlandırılan, geçmişte kaptan evlerinin bulunduğu bölgeye gidin, bir kahve için. Ardından Kato Myli’deki değirmenlerin önünde fotoğraf çektirin. 85 kilometrekarelik adayı kiralık cip ya da motosikletletle keşfetmek en akılcısı.
Mikonos’a günübirlik gemi turlarıyla gelen Türklerin çoğu plajlara koşuyor. Sahildeki beach club’lar akşam eğlence mekanı. Psarou Plajı ünlülerin tercihi, dolayısıyla etraf paparazi kaynıyor. Bitişiğindeki Platis Gialos ise halk plajı. Süper Paradise adı üzerinde cennet gibi bir yer. Ne artist takımı ne çılgın gençlik ben sadece doğa istiyorum diyorsanız benim favorim Panormos ile Fokos plajları.
Yemeğe meraklıysanız Catherine adanın en pahalılarından ama yemekleri çok lezzetli. Ara sokaklardan birindeki Chez Marie’de Yunan Mutfağı’nı denerken sirtaki yapan ve şarkılar söyleyen grubu izleyebilirsiniz. Yel değirmenlerinin altındaki Sea Satine Market deniz ürünlerinde başarılı. Dansözlü eğlenceleri meşhur olan, Türkçe isimli kulüp Güzel sahilde bulunuyor. Geminiz adada uzun süre kalıyorsa muhakkak uğrayın.
DÜNYANIN EN GÜZEL BARI UÇURUM BAŞINDA
Volkanik patlamaların yarattığı romantik cennet Santorini, siyah kumlu plajları, dik yarlara tutturulmuş beyaz badanalı evleriyle Yunanistan’ın belki de en çok fotoğraflanan yeri. Adanın başkenti Fira, turistlerin istilasına uğramış olsa da çok güzel. 3 bin kişinin yaşadığı kent 1956’daki depremde yıkılınca baştan inşa edilmiş. Sahilinde ufak bir limanı var, gemiler buraya demirliyor, sizi sahile filikalar çıkarıyor. Tepeye eşekle ya da finikülerle çıkabilirsiniz. Etraf güzel manzaralı otel, bar, restoran, kilise dolu. Fotoğraflarıyla adanın sembolü haline gelen Agiou Mina Kilisesi mavi kubbesi, beyaz çan kulesiyle ziyaretçileri selamlıyor. Newsweek Dergisi’ne göre dünyanın en güzel barlarından Franco’s bir uçurumun kıyısında. Fonda klasik müzik çalıyor. Otobüsle Fira’dan 25 dakika uzaklıktaki Oia, gün batımı manzarası için ideal. Gece Oia’ya gitmenizi tavsiye ederim. Kamari ve Perissa plajları başkente sadece yarım saat uzaklıkta.
ŞÖVALYELERDEN CEM SULTAN’A RODOS
12 Adalar’ın merkezi Rodos’ta 120 bin kişi yaşıyor ama adaya her yıl ağırlığı kruvaziyerlerle iki milyona yakın turist geliyor. Merkezde ortaçağ atmosferini yaşatan, cami ve Türk kahvesinin de bulunduğu suriçi bölgesi UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. İstanbullu bir aileye ait olan saat kulesi, Cem Sultan’ın tutsak kaldığı ev, Namık Kemal’in sevdiği Fethipaşa Kütüphanesi, restoranlar, şövalyeler evi, tavernalar limana yürüyüş mesafesinde. Plajların çoğu merkezin yakınındaki Kalithai’de. Burada Jordan, Nicholas ve Tassos gibi sahil tavernaları var. En güzel kumlu plaj ise Tsambika’da. Rodos’ta 2400 yıldır şarap üretiliyor. En bilinen markaları ise 2400. Zamanınız yeterliyse otobüs ya da taksiyle 20 dakikada ulaşabileceğiniz Lindos köyünü görün, Anadolu’dan taşıdığı aksesuvarlarla çok özel bir otel kuran Melenos’un terasında bir kahve için. Rodos’un gurme restoranlarından Mavrikos da bu köyün merkezinde. Tavsiye edebileceğim diğer restoran merkezde Arkeoloji Müzesi’nin karşısındaki Dinoris. Balıkları parmak yedirten cinsten.
HİPOKRAT’IN ADASI
Bodrum’un karşısındaki Kos’a vardığınızda, 400 yıllık Osmanlı döneminin izleriyle karşılaşıyorsunuz. Hollandalı, İskandinav, İngilizlerin tercih ettiği adanın meydanlarını Loziya (Loggia) ve Defterdar camileri tüm zarafetiyle süslüyor. Kalenin bir yanında plajlar uzanırken, arkasında da tarihi eserler bulunuyor. Tıbbın babası Hipokrat, adada 2400 yıl önce yaşamış. Rodos Şövalyeleri’nin Osmanlı saldırılarına karşı yaptığı kalenin yakınından küçük bir tren kalkıyor. 15 dakikada, dünyanın ilk hastanelerinden Asklepieion’a, Türk Mahallesi Platani’ye uğruyor. Limandan Tigaki, Marmari, Zia, Kardamena, Kamari ve termal kaynakların bulunduğu Thermes’e de gidebilirsiniz. Sahil kasabaları Tigaki ve Marmari plajlarıyla ön plana çıkıyor. Ege’nin önemli rüzgar sörfü merkezlerinden biri Agios Stefanos’ta. Zia ise Dikaios Dağı’nda yer alan, yemyeşil bir köy. Bir zamanlar kendi halinde bir balıkçı kasabası olan Kardamena bugün kilometrelerce uzunluktaki plajlarına turistlerin akın ettiği gözde bir tatil beldesi. Kamari adada en güzel plajların olduğu yer. Özellikle beyaz kumuyla meşhur Paradise Plajı’nı deneyin.
YATÇILARIN GÖZDESİ
On İki Ada’nın bir parçası olan Simi, adını Yunan mitolojisindeki Nymph Syme’den alan ve Osmanlılar döneminde Sömbeki denen şirin bir ada. İki yüzyıl boyunca St. John şövalyeleri hakimiyetinde kalan Simi’nin ekonomik olarak gelişmesinde bulunduğu konumun büyük önemi var. 1912’den 1945’e kadar İtalyanlar’ın işgal ettiği adanın başkenti Yialos, Neoklasik dönemin bütün güzelliklerine sahip. Gemiyle geldiyseniz tavsiyem ara sokaklarda kaybolmanız ya da plajlarda keyif çatmanız. 2800 sakini ile sessiz ve huzurlu bir yerleşim olan Simi, Şövalye Kalesi, Chorio (yukarıda) Simi (limanda) ve şehrin aşağısında bulunan Yialos gibi bölgelere bölünmüş. Adanın eski bölümü Chorio’da bulunan müzenin etrafı da çok ilginç. 375 merdiven çıkmaya değiyor. Yemeğe meraklıysanız Manos (Tel: +30-693 238 17 64) isimli adanın en şık balık restoranına da uğrayabilirsiniz.
DOĞA VE KÜLTÜR PARKI
Korkusuz denizcilerin ve mastikanın yurdu Sakız Adası, kruvaziyer rotalarına bu yıl eklendi. Merkezdeki Hora’nın sahilinde ünlü tavernalar, restoranlar sıralanıyor. Tüm dünyaya damla sakızı satan Mastic mağazası da burada. Kurabiyeden reçele, likörden kreme sayısız ürün satılıyor. Günlük yaşamın nabzı arka sokaklarda, özellikle eski çarşının bulunduğu Plastira Meydanı civarında atıyor. Merkez camisinden bozma Bizans Müzesi’ni, elyazması koleksiyonuyla meşhur Korais Kütüphanesi’ni, aynı binadaki etnoloji müzesini gezebilirsiniz. Bu bölgedeki yapılar size Ayvalık’ı çağrıştıracak. Merkez dışında da görülmesi gereken yerler var. Günlüğü 70 Euro’ya taksiyle ya da günlüğü 30 Euro’ya bir otomobil kiralayıp keşif turuna çıkabilirsiniz. Siyah, volkanik taşlarla kaplı Emporios sahiline giden yol tepedeki sakız ağacı bahçelerinden geçiyor. Bir zamanlar nudistlerin toplandığı Vroulidia sahilinde artık çıplak denize girmek yasak. Adanın güney ucunda ortaçağdan kalma şaşırtıcı köyler bulunuyor. Evlerin sıva üstündeki geometrik süslemeleri Pirgi’ye “Picasso’yu kıskandıran köy” lakabını kazandırmış. 10 kilometre uzağındaki Mesta’nin sokakları kemerli dehlizlerle birbirine bağlanıyor.
ASYA, HİNDİSTAN
Okyanusun gizemli coğrafyaları
Asya kıtasında çok güzel gemi turları var. Bangkok’dan başlayan bir yolculukta Sihanoukville (Kamboçya), Ho Chi Minh City (Vietnam), Singapur, Kuala Lumpur- Penang (Malezya), Phuket (Tayland), Colombo (Sri Lanka) Goa Mumbai (Hindistan) ile devam edebilirsiniz. Gemi sonrasında Yeni Delhi’de soluklanabilirsiniz. Böylece Uzakdoğu’nun en güzel şehirlerini görmeniz mümkün olabilir. Bangkok’ta kanallar ve her türlü taklit malı alabileceğiniz ünlü Pat Pong Pazarı turuna katılabilir, şelaleleri ve doğal parkları ile adeta bir cennet olan Kamboçya Sihanoukville’de muhteşem plajlarda yüzebilir, dünyada en fazla motorsikletin bulunduğu, Vietnam’ın batılı şehri Ho Chi Minh City’de Fransız Koloni döneminden kalma binaları, Binh Tay Pazarı’nı, Opera Binası ve Cholon adlı Çin Mahallesi’ni görebilirsiniz. Uzakdoğu’nun en modern ve en temiz şehri olan Singapur’da Orchard Caddesi, Çin Mahallesi, Merlion Anıtı, Sri Mariamman Hindu Tapınağı ve Sentosa Adası’nı gezebilirsiniz. Malezya’nın başkenti olan Kuala Lumpur’da ise Merdeka Meydanı, Kraliyet Sarayı, Parlamento Binası, Ulusal Camii ve İkiz Kuleler ilginizi çekebilir. Kuala Lumpur’dan sonra Malezya’nın en büyük şehri olan Penang’da 1000 Pagoda tapınağı, Tayland ve Burma tapınakları mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor. Tayland’ın önemli turistik merkezlerinden biri olan Phuket Adası’nda, dünyaca meşhur plajlar olan Karon, Kata ve Kamala’yı görebilir ayrıca Patong Plajı’nda alışveriş yapabilirsiniz. Yüzyıllarca, Hindistan, Portekiz, Hollanda ve İngiliz sömürgesi olan Sri Lanka’nın başkenti Colombo’da Gangaramaya Budist Tapınağı’nı, Colombo Ulusal Müzesi’ni ve tarçın bahçelerini kaçırmayın. Hindistan’da sömürge döneminden kalma eski Portekiz villalarını, Bom Jesus Bazilikası ve Sri Mahalsa Tapınağı’nı göreceğiniz Goa, UNESCO Dünya Kültürel Mirası listesinde bulunuyor. Mumbai ise Kamala Nehru Parkı, asma bahçeleri ve Gandhi Müzesi ile öne çıkıyor. Tarih boyunca tam yedi kez kurulmuş olan başkent Delhi yeni ve eskinin iç içe yaşadığı bir şehir olarak ilginizi çekecek. Hintlilerin babası sayılan Mahatma Gandhi’nin sade kabrini ziyaret etmeyi unutmayın.
BALTIK
Beyaz Geceler’de sanatla kucaklaşma
İskandinavya ve Baltık turları kültür turizmine ilgi duyan, doğayı seven turistlere hitap ediyor. Eğer gezinizi mayıs sonundan temmuz ortasına güneşin neredeyse hiç batmadığı Beyaz Geceler’e denk düşürebilirseniz bu olağanüstü atmosferde sanatla yoğrulmuş, yeşille bezenmiş kentler arasında unutulmaz bir yolculuk yapabilirsiniz. Her yıl dünyanın yaşanacak en iyi şehirlerinden biri seçilen Kopenhag’ın güzelliklerini keşfetmek, İsveç’in başkenti Stockholm’ün Vasa Müzesi’nde hayranlıkla dolaşmak, “Kuzeyin kızı” Helsinki’de Finlerin Asyalı köklerini aramak, Rusya İmparatorluğu’nun görkemli günlerine tanıklık etmiş saraylar, müzeler ve katedrallerle süslenmiş St.Petersburg’da zamana şahitlik etmek, Estonya’nın başkenti Tallinn’in tarihi bölgesinde yaşama karışmak, dünyanın en küçük ama en yeşil başkentlerinden Oslo’nun müze ve parklarını görmek istiyorsanız bu bölge tam size göre.
St. Petersburg bu rotadaki en cazip yerlerden biri. Yazar Dostoyevski “dünyanın en muhteşem kenti” demiş. UNESCO Dünya Kültürel Mirası Listesi’ndeki kentte kırk tane nehir, nehir kolu ve kanal var. 42 ada birbirinden güzel 407 köprüyle bağlanıyor. Kentte eğitim seviyesi o kadar ileride ki nüfusun yüzde 30’u üniversite mezunu. “Kuzeyin Venedik’i” konser salonları, müzeleri kadar restoranları, gece kulüpleriyle de ünlü.
NEHİRDEN MOSKOVA
Dalgalı denizler yerine sakin nehirleri tercih edenler için Volga Nehri’nde turlar da var. Beyaz Gecelere denk gelen aylarda gidebileceğiniz turlarda Rusya’nın eski ve yeni başkentleri St.Petersburg ve Moskova bulunuyor. Volga’ya dökülen Moskova Nehri şehri renklendirdiği gibi ticari açıdan da önemli. 1146’da kurulan Moskova ringlerden oluşan bir şehir, tam ortasında da Kremlin ve Kızıl Meydan var. Stalin’in kızkardeşleri denilen birbirinin aynı yedi bina şehri süslerken kafaları da karıştırıyor. ”Ya biraz önce buradan geçmemiş miydik” diyorsunuz. Azak, Hazar, Kuzey ile Baltık denizleri ve Karadeniz’e bu nehirden ulaşım imkanı olduğundan nehir turları çok keyifli.
GÜNEY YARIMKÜRE’NİN GÜZELLERİ
Karayipler: Batı, doğu ve güney olmak üzere üç ayrı rotada turlar düzenleniyor. İdeal mevsimi Türkiye’nin kışı yaşadığı aylar. Bu rotada kruvaziyerin avantajı odanızı toplamadan birçok adayı görme imkanı sunması. Turlar genellikle yedi gün sürüyor. Her rotanın bir popüler limanı var. Batı Karayipler’in Cosumel, Costa Maya. Doğu Karayipler’in Charlotte Amalie, Philipsburg. Güneyin ise Castries ve San Juan. Güney Amerika: Tek turda birden fazla ülke görmek mümkün. Brezilya’da Sao Paulo, Rio yakınlarındaki Buzioz, Ihla Grande, Arjantin’de Buenos Aires, Uruguay’da Montevideo, Punta Del Este en popüler limanlar. Bahamalar: Amerikalıların kısa balayı turları için tercih ettiği Bahamalar’da yolculuklar ortalama dört gün sürüyor. Gemiler çoğunlukla Florida Key West’ten hareket ediyor. Nassau rotanın en popüler limanı. Yeni Zelanda / Avustralya: Doğaseverler için büyüleyici bir rota. Şehirlerin mimarisine, sakinliğine de hayran kalacaksınız. Bu turlar bir haftadan 14 güne kadar farklı seçeneklerde. En popüler limanlar Christchurch, Hobart, Auckland, Dunedin, Melbourne, Dusky, Sidney.
Gemi yolculuğunda nelere dikkat etmeli
Gemi tatilinin avantajlarından maksimum yararlanmanın yolları, almanız gereken önlemler: En çok hangi kabinler sallanır, ucuz kabinlerde yaşayabileceğiniz sorunlar, tur sorunda karşılaşabileceğiniz kötü sürprizler…
* ROTAYI İNCELEMEDEN SEÇİM YAPMAYIN: Geminin uğradığı limanları ve o limanlarda kalış sürelerini iyi kontrol edin. Özellikle Karayipler’de limanların bazıları sıradan ve oralarda durmak tam bir vakit kaybı oluyor.
* GEMİNİN BAŞINDAKİ KABİNLER DAHA SESSİZDİR: Gemilerde penceresi olmayan, içerde kalan kabinler daha ucuzdur. Kabini sadece yatmak için kullanacaksanız uygun olabilir. Klostrofobikseniz, kendinizi mezara girmiş gibi hissedebilirsiniz. Obstructed view (Kısıtlanmış Manzara) diye geçen kabinlerin önünde genellikle filika veya gemiye ait bir başka parça vardır, bu da aslında kamaranızdan fazla bir manzara göremeyeceğiniz anlamına gelir. Geminin başındaki kabinler makine dairesinden uzak oldukları için sessizdir ama dalgada sallanmayı daha fazla hissedersiniz. Gerçi yeni nesil gemilerin çoğunda geminin dalgalardan sallanmasını minimuma indiren hidrolik stabilizatör sistemi bulunuyor. Eğer denizde geçirilen gün sayısı fazlaysa balkonlu kabinleri tercih edebilirsiniz. Parayı gözden çıkardığınız taktirde, kapısında sürekli hizmetli bulunan, hatta içinde piyano ve bilardo masası bile olan kabinlerde kalabilirsiniz!
* HARCAMANIZI KONTROL ALTINDA TUTUN: Limana ilk geldiğinizde sizden rezervasyon evraklarınızı alarak, bir fotoğrafınızı çekiyorlar, “cruise card” ya da “boarding card” veriyorlar. Gemi vize mecburiyeti olan limanlara uğruyorsa, pasaportunuz resepsiyonda muhafaza ediliyor. Gemilerin çoğunda kimlik, kredi kartı ve oda anahtarı olarak geçen bu kartı sakın kaybetmeyin. Bu kartla gemiye girip çıkıyorsunuz. Odanızın kapısını genelde bu kart açıyor. Geminin alışveriş merkezinde, barlarda, restoranlarda, ekstra her harcamanızda nakit yerine bu kartı kullanıyorsunuz. Gerçi bunun da riski tur bitiminde gelen sürpriz fatura! Para cebinizden doğrudan çıkmayınca, harcama eğiliminiz artıyor!
* GEMİYE ERKEN GİRİN: Gemiye erken gelmeye çalışın ki etrafı öğrenecek vaktiniz olsun. Ne de olsa yüzer bir şehirdesiniz. Kredi kartınızın slibini resepsiyona bırakırsanız, bütün harcamaların faturası son gece kapınızın altından kabininize bırakılıyor. Hesap doğruysa başka bir işlem yapmanıza, kuyruklarda beklemenize gerek kalmıyor
* YANINIZA GECE ELBİSESİ DE ALIN: Bazı gemilerde koyu takım elbisenin şart olduğu resmi geceler (Formal Night) düzenleniyor. Kıyafetinizi unuttuysanız dert etmeyin, ücreti mukabilinde smokin bile kiralayabiliyorsunuz!
* YEMEK ALTERNATİFİ ÇOK KEYFİNİ ÇIKARMAYA BAKIN: Gemilerin bir kısmında yemeklerin iki ayrı saat düzeni var. Genelde saat 18.00 veya 20.00 olan bu alternatiflerden birisini seçmeniz lazım. Türkler çoğunlukla tercihlerini ikinciden yana kullanıyor. Norwegian gibi bazı şirketler Free Style Cruising (Serbest stil yolculuk) dedikleri kavramları tercih ediyor. Ne belli bir saatte yemek yeme mecburiyetiniz var ne de resmi kıyafet. Bu arada restoranlarda garsonluk yapan Türkler de var. Garsonunuzun Türk olması sizi İngilizce olan menüleri tercüme etme zahmetinden kurtarıyor. Restoranlarda her gün ayrı bir menü çıkıyor. Bazen Fransız, bazen İtalyan geceleri yapılıyor. Kaptanın Veda Yemeği, Karayipler Gecesi gibi ilginç temalı menüler de belli günlerde yolcuların beğenisine sunuluyor. Yemek alternatifleri o kadar çok ki. 24 saat açık büfeler, 5 çayları, gece büfeleri, her şeyin sadece çikolatadan yapıldığı çikolata çılgınlığı büfeleri. Sakın mazoşist duygularınızın kurbanı olmayın, kendinize acı çektirmeyin, “dudaklarda bir dakika, kalçalarda yıllar boyu” söylemlerini unutun, diyet yapma fikrini dönüşe saklayin ve kendinizi yemekten mahrum bırakmayın.
* ERTESİ GÜNÜN PROGRAMI GAZETEDE: Gemideki programların, varılacak limanlarla ilgili bilgilerin ve etkinliklerin yazıldığı günlük gazete bir gece öncesinden odanıza bırakılıyor. Böylece bir sonraki gününüzü önceden programlayabiliyorsunuz.
* ÜCRETSİZ ODA SERVİSİNDEN YARARLANIN: Gemilerin çoğunda ücretsiz oda servisi var. Kahvaltınızı yatağınızda alabilir veya çorbanızı sevgilinizle baş başa kabininizde içebilirsiniz.
* KABİNLERDEKİ MAHARETLİ TV’LER: Kabinlerdeki televizyonlardan, geminin çeşitli noktalarındaki kameraların görüntülerini, kaptan köşkünden görünenleri dışarı çıkmadan seyredebilirsiniz. Gösterimdeki en son filmleri izlemek de cabası.
* DEĞERLİ TAŞ SEMİNERLERİ ŞİFRELİ TOPLANTILAR: Gemilerde her yaşa ve her zevke hitap eden eğlenceler var. Mini golften dans yarışmasına, şarap tadımından değerli taşlar seminerine kadar her türlü etkinlik mevcut. Dini ayinler, Rotary, Lions toplantıları da sık rastlananlardan. Bazı gemilerde Nikah Şapeli dedikleri düğün törenleri için kullanılan kilise bile bulunuyor! Bir de şifreli toplantılar var. Doktor Bill ve arkadaşları bir araya geliyorsa anlayın ki içkiyi bırakan Anonim Alkolikler’in toplantısı var. Dorothy’nin Arkadaşları veya Gökkuşağı toplantısı da eşcinseller için düzenlenmiş bir etkinlik anlamını taşıyor.
* DÜNYANIN TÜM GAZETELERİ: Gemilerde internet, telefon hizmeti bulunuyor, dünyanın önemli gazetelerini uydu aracılığıyla basıp odanıza getiriyorlar. Bu hizmetler oldukça pahalı, ancak indiğiniz her limanda internet kafe ve telefon bulabiliyorsunuz.
* OTOMATİK BAHŞİŞ: Gemilerde çalışan personel işini çok iyi yapıyor, bunun nedeni de kazançların büyük kısmının bahşişlerden gelmesi. Çoğu gemide içtiğiniz her içkiye doğrudan yüzde 15 bahşiş ilave ediliyor. Genelde oda temizlikçilerine, restorandaki garson ve baş garsonlara bahşiş veriliyor. Bazı şirketler de “bunu hiç dert etmeyin” diye hesabınıza her gün 10 doları civarında bir tutarı bahşiş olarak kaydediyor!
* KENDİ TURUNUZU YAPABİLİRSİNİZ: Uğranılan limanlarda ziyaret edilebilecek yerler için gemiden satılan turlar genelde pahalıdır. Lisan biliyorsanız ve maceracı bir ruha sahipseniz, indiğiniz limanda taksicilerle anlaşarak kendi tur organizasyonunuzu yapabilirsiniz. Bazı turlarda Türkçe rehberlik hizmetleri oluyor, o turlara katılmanızı tavsiye ederim.
HANGİ MEVSİMDE NEREYE GİTMELİ
Dünyamızın dörtte üçünün denizlerle kaplı olduğu düşünülürse, gemi turlarında seçenekler çok fazla. Aylara göre ideal rotalar genel hatlarıyla şöyle:
* Mayıs – ekim ayları arası Akdeniz ve Britanya için ideal. Bu aylarda Karayipler sıcak olabiliyor.
* Haziran – temmuz – ağustos aylarında Norveç Fiyortları, İskandinavya, Baltık Başkentleri ve Alaska ziyaret edilebilir. Alaska’ya gidecek olanlar her yerin buzullarla kaplı olduğunu düşünmesin. Küresel ısınma sonucu Glacier Bay (Buzul Körfezi) denilen bölgede bile yazın fazla buzul olmuyor!
* Ekim – mart ayları arası Güney Yarım Küre’de yaz olduğundan Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Amerika, Karayipler, Antarktika ilginç olabilir. Mısır’da Kızıldeniz ve Nil turları da diğer alternatiflerden.
Hürriyet