Festival Tadında Bir Şehir: Cannes

Turizm&Seyahat
Hazırlayan: Fazilet Bayır Limuzinlere kadar uzanan, flaşların aydınlattığı, kırmızı devasa bir halı ve üzerinde salınan sinemanın en şöhretli isimleri…Evet, bu haftada Cannes’dayız. ...
EMOJİLE

Hazırlayan: Fazilet Bayır

Limuzinlere kadar uzanan, flaşların aydınlattığı, kırmızı devasa bir halı ve üzerinde salınan sinemanın en şöhretli isimleri…Evet, bu haftada Cannes’dayız. Şehirde Mayıs’ta gerçekleştirilecek “Cannes Film Festivali” için nefesler tutulmuş, geri sayım başlamış. Bu hazırlıklar sürerken film festivali dışında da türlü türlü maharetleri olan, Fransız Rivierası‘nın en güzel şehirlerinden biri sayılan Cannes’ı sizlerle gezebiliriz.

Monaco, Nice ve sonrasında Cannes…Bu üçlüye ben “Muhteşem Üçlü” diyorum. Cannes, bu üçlünün en renkli, en karizmatik üyelerinden. Nice’e göre daha ihtişamlı, Monaco’ya göre ise daha tevazulu bir şehir.

Şehri anlatan en önemli sayılardan bahsetmek lazım. Fransa’nın güneyinde yer alan şehrin alanı 16,62 km, şehrin nüfusu ise 70 binin üzerinde. Şehir Cannes Film Festivali zamanında iğne atsan yere düşmez bir şekilde kalabalıklaşıyor.

Şehrin gelir kaynağını; turizm, festivaller, kongre ve fuar turizmi oluşturuyor. Bu yönüyle Nice’e çok benziyor bu kent.

Bu şehirde görmeniz gereken yerlerin başında ünlü yürüyüş yolu ‘La Croisette’ geliyor. Akdeniz’in diğer şehirlerinde olduğu gibi bol palmiye ve deniz manzaralı, bu uzun yolculuk gerçekten çok eğlenceli. Yol boyunca sinemanın gelmiş geçmiş en ünlü karakterlerinin karton suretlerini görüyorsunuz. Lunaparklar da olduğu gibi başınızı, yüz kısmı boş bırakılmış karaktere dayayıp, hemen bir hatıra fotoğrafı çekinebilirsiniz.

SİNEMANIN KALBİ CANNES’TE ATACAK

Cannes’ın en gözde gezmelik yerlerinden biri de film festivaline ev sahipliği yapan festival sarayı da denilen Palais des Festivals. Cannes’in simgesi sayılan film festivali 1939 yılından beri her yıl Mayıs ayında burada yapılıyor.

Her yıl Mayıs ayında, jüri tarafından belirlenmiş filmler “Altın Palmiye” ödülünü alabilmek için Cannes’te yarışıyor. Festivalde altın Palmiye dışında Büyük Jüri, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Senaryo, En İyi Kısa Film, Altın Kamera, juri ödülü gibi ödüller de sahiplerini buluyor.

İŞTE CANNES’DAN GÖRÜNTÜLER!..

Festival arifesi, bu yıl 63. sü düzenlenecek bu film festivalinden de kısaca bahsetmek lazım. Bu yıl 12-23 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek festivalin jüri başkanlığını ilginç çizgisi ile dikkat çeken yönetmenlerden biri olan Tim Burton yapacak.

Altın Palmiye için bu sene kapışacak filmler ise şöyle; -"Robin des bois" Ridley Scott "Tournée" Matthieu Amalric, "Hors la loi" Rachid Bouchared-"Biutiful" Alejandro Gonzalez Inarittu, "Un homme qui crie" Mahamat Salih Harun, "Outrage" Takeshi Kitano, "Copie conforme" Abbas Kiarostami, "You My Joy" Sergey Loznitsa, "La Nostra Vita" Daniele Luchetti, "La Princesse de Montpensier" Bertrand Tavernier, "Poetry" Lee Chang-Dong, "Des hommes et des dieux" Xavier Beauvois, "Another Year" Mike Leigh, "Fair Game" Doug Liman, "Nostalgie de lumière" Patricio Guzman, "Soleil Trompeur" Nikita Nikhalkov.

Bu sene ki film festivali ile ilgili kısa bir bilgiden sonra festivalin düzenlediği, kırmızı halısı ile nam salmış Festival Sarayı’ndan bahsedebiliriz.

Şehirde ilk ziyaret ettiğim yerlerden biri olan, festival zamanı süslenen, boyanan ve yıldızlarında etkisiyle rengârenk görünen bu mekân, festival öncesi bir vergi dairesinden daha cazibeli görünmüyor. Yapı çok basit ve çok vasat. Geometrik şekillerin üst üste konması ve siyah camla kaplanması ile oluşturulmuş bir bina. Keşke Cannes’e yakışır bir sarayı daha usta eller inşa etseymiş.

Sarayın önündeki alanda bulunan dünyaca ünlü yıldızların el izleri bulunuyor. Çok basit ama ilgi çekici olan bu el izlerine bakarken, aklıma birçok defa televizyonda izlediğim yıldızların el izlerini ıslak betona basma seremonileri geldi. Yanımda hazır çimento olmadığından tabi sadece bakmakla ve tanıdık gelen bir ismin elinin izine elimi koymakla yetindim, darısı bulaşır belki.
Şehirde gezilebilecek bir diğer yerde her Avrupa kentinde görebileceğiniz, genellikle old city denilen şehrin ilk kurulduğu yer “Vieux Port”. 19 yüzyılın aristokrat tabakasının yerleştiği ilk yerler olan eski Cannes diye de bilinen bu yerde daracık sokaklar, çoğunun boyası, badanası dökülmüş eski binalar var. Binalar mimari açıdan zayıf binalar. Gayet sade, beton dikdörtgenlerden oluşuyor şehrin eski Cannes. Nostaljik bir hava hakim burada. Çiçek pazarı (Marche aux Fleurs) ve sokak Pazarı (Marche Forville) da bu şehirde görmeniz gereken renkli yerlerden. Hem alışveriş yapabilir, hem de renkli tezgahları, şehrin nostaljik köhneliğini de içine alarak fotoğraflayabilirsiniz.

İŞTE CANNES’DAN GÖRÜNTÜLER!..

Şehir Meclisi Binası da (Hotel de Ville) yine gezebileceğiniz yerlerden. Monaco’da olduğu gibi birkaç tane oyun salonu da Cannes’te yer alıyor.

Tarih Müzesi (Musee de la Castre), Deniz Müzesi (Musee de la Mer), Galerie Alexandre Leadouze, Galerie de Cannes ve Musee d’Art et d’Historie de Provence. Bunların yanı sıra şehirde bir de Uluslar arası Parfüm Müzesi de (Musee İnternational de la Parfumerie) bulunuyor. Yani müze severlerin Cannes’da gezebileceği birçok, zengin müze bulunuyor.

Tabi şehrin en güzel yapısı bir bir şato olan Musee de la Castre isimli tarih müzesi. Bu şatoda Akdeniz medeniyetlerine ait eserleri görebilmeniz mümkün. Hem sadece müzenin içerisi değil, çevresinin görünümü de çok otantik. Bu tarihi şatoya birkaç saatinizi ayırmanızı tavsiye ederim.