Bulgaristan Tarihinin İzleri

Turizm&Seyahat
Yazan: Bengü Dağlı Uzun otobüs yolculuğunu gece yapınca hiç sevmeğim şey uykumun en derin yerinde ışıkların yanması ve "Evet sayın yolcular 30dk. dinleneceğimiz mola yerine gelmiş bulunuyoru...
EMOJİLE

Yazan: Bengü Dağlı

Uzun otobüs yolculuğunu gece yapınca hiç sevmeğim şey uykumun en derin yerinde ışıkların yanması ve "Evet sayın yolcular 30dk. dinleneceğimiz mola yerine gelmiş bulunuyoruz…" anonsudur. Of ya, önce gözlerini ovuşturursun, yok yok açılacak gibi değildirler… Sonra ışığın kapanmasını beklersin… Bulgaristan gezimde tam böyle bir sinir bozukluğuyla başladı. Ama bu seferki anons mola yerine geldiğimizi değil, pasaport kontrolü olacağını haber veriyordu. Komik ama biraz tırsmadım desem yalan olur. Zira gözümü zar zor açmıştım ki, Bulgar sınır polisi tepemde bitti. Bana gelene kadar elinde hep kırmızı Bulgar pasaportları vardı. Elinde onları düzenli şekilde diziyordu. Bana gelince bendeki pasaportu gördü. Hemen elinde topladığı pasaportları arkasındaki muavine verdi. “Tamam şimdi tırsacak ne var?” diyorum ama o kadar ağır çekimde ilerliyor ki panik oluyorum. Muavin arkadan rahat ol diye işaret ediyor. Ben de “Rahatım işte” bakışı fırlatıyorum ama…

Görevlinin sorularına kem küm cevaplar veriyorum. Sorular bitince adam yavaş adımlarla arkalara doğru ilerlemeye devam ediyor ki… Ben görevliden kurtulmanın sevinci ile "Sanki yedik, gezip döneceğim.” diyorum Hani Türkçe anlamıyor ya, ben de sonradan şaha kalkan cesaret bundan kaynaklanıyor. Ama yanımdaki arkadaşımın dirseği ile bana çakıp, "Bakma onların Bulgar polisi olduğuna, Türkçe biliyorlar" demesi ile yine koltuğa gömülüyorum. Sahi ya ne dedim ki şimdi ben?

FOTOĞRAFLARLA ŞÜMEN…

Bulgaristan tatilinin hayalini arkadaşımla birlikte uzun zamandır kuruyorduk. Kendisi okumak için İstanbul’a geldiğimde tanıştığım ilk kişi… Her zaman bende farklı bir yeri vardır. İkimiz de ailemizden uzaktık ve 9 yıl boyunca hep birbirimize destek olduk. Gerçek bir arkadaş gibi… Bu yıllar içinde de hep birlikte gezme hayallerimiz vardı. Birlikte yeni yerler ve ülkeler keşfedecektik. Bu hayalimizin ilk basamağını Bulgaristan gezisi oluşturuyor. Onca yıl hayalini kurduk ama gezinin planlanması ve hayata geçirilmesi nerdeyse 2 hafta içinde gerçekleşti. Demek oluyor ki, hayal değil icraat önemliymiş.

Arkadaşım ve ailesi 1989 Bulgaristan göçmenlerinden… Türkiye’ye geldiğinde henüz 8 yaşındaymış. O dönemi ve Bulgaristan’ı arkadaş olduğumuz 10 yıl içinde hep dinliyordum. Geçmişi, geçmişin özlemlerini, hayallerini anlatırken Bulgaristan’dan hep bahsederdi. Ve "Bir gün birlikte gider, doğduğum yerleri gösteririm" derdi. İşte o gün gelmişti.

HAYALLER GERÇEK OLUYOR

Artık Bulgar sınırlarına giriyoruz. Şimdi benim cam kenarına geçme vaktim. Burnumu iyice cama yapıştırıyorum. Otobüsün farlarının yaydığı ışık ile az da olsa yolu görebiliyordum. Yolun hem sağ tarafından, hem de sol tarafından yeşillikler eksik olmuyordu. Yol yanımdan kaymak gibi akıp gidiyordu. Bir kaç saat sonra Bulgaristan sınırları içinde ilk mola yerimize geldik. Burası bindiğimiz otobüs firmasına ait şirin bir dinlenme tesisi idi. İçeri girer girmez, -tam 4 gün boyunca burnumdan hiç eksik olmayacak-, kahve kokusunu tüm benliğiniz ile hissediyorsunuz. Gerçekten kahve severler için hoş bir koku. Dinlenme yeri bizim mola yerlerimizden çok farklı. Kapının hemen karşısında büfe ve büfede konukları karşılayan hoş bir genç kız duruyordu. Kız beline pembeye yakın bir renkte önlük bağlamıştı. Gayet temiz ve düzenli görünüyordu. Masalar oldukça büyük ve gösterişli idi. Üzerlerinde taze çiçekler vardı. Hemen sonra içerde sigara içildiğini fark ettim. O an yasaklara ne kadar da çabuk alıştığımızı anladım. İnanmayacaksınız ama tuhafıma gitti. Bizde sigara yasağı bir yılını bile doldurmadı. Ama alışmışız işte… Baksanıza tuhafımıza bile gidiyor.

Kahve içsek mi acaba? Yanımızda sadece 3 Leva var. Yani bizim para birimimiz ile 3 Lira. Daha yanımıza aldığımız Euro’yu bozdurmadık ki… Bildiğiniz gibi Bulgaristan 1 Ocak 2007′ de AB’ye tam üye oldu. Bulgaristan AB’ye tam üye olmasına rağmen para birimi olarak hala Leva kullanıyor. Biz Bulgaristan’a gitmeden önce elimizdeki Türk paralarını Euro’ya çevirdik. Çünkü Bulgaristan’da Türk parası geçmiyor. Sayılarla örnek verecek olursak elimizde olan 300 Lira tam 150 Euro’ya denk geldi. Leva ve Türk lirası değer olarak birbirine çok yakın bu da demek oluyor ki elimizde olan 150 Euro Bulgaristan’da yine 300 Leva olarak bize geri dönecekti. Kalacak yerimiz hazır olduğu ve yiyeceğin Bulgaristan’da ucuz olduğunu düşünürsek… Bu para bize hayli hayli yetecekti.

FOTOĞRAFLARLA ŞÜMEN…

Hemen hatırlatayım aslında sınırda da paraları bozduracağınız dövizci bulunuyor. Ama biz acemilik ile acaba daha pahalıya bozdurabilir miyiz diye düşünüyoruz. Eeee ne yapalım, devir ekonomi devri. Ama test ettik onayladık, eğer olur da bir gün siz de Bulgaristan’ı gezmek isterseniz sınırda da paranızı bozdurabilirsiniz. Çünkü arada fark yoktu. Sonuçta biz ne olur ne olmaz diye, temkinli davranma mantığı ile güzelim mis kokulu kahveden içemedik. Ama onun acısını bol bol çıkaracağımızı nereden bilecektik ki?

Mola bitti ve biz yine otobüse doluştuk, artık gün doğmak üzereydi ve etraf yavaş yavaş aydınlanıyordu. Ben de artık o yemyeşil doğayı, güneşin eşsiz doğuş manzarası ile birlikte görüyordum. İstanbul’un kalabalığından ve stresli ortamından kısa bir sürede olsa ayrılmak bize iyi gelmişti. Daha gezimin ilk saatlerinde bile bunu hissettim. Artık köyleri kasabaları, şehirleri geçmeye başlamıştık. Şümen’e doğru eşsiz doğa manzarası eşliğinde ilerliyorduk. Şümen girişinde bizi küçük bir gölet karşılıyor. Şümen’in uzaktan görünüşü gri bir şehir havasında. Şehrin tepesinde dev bir heykel karşılıyor gelenleri. Bu heykel için dev demek neredeyse yetersiz kalır. Gelin bunu devasa yapalım. Şehrin tepesine kurulan o dev anıtın daha sonra ‘Bulgar Devleti Kurucuları’ anıtı olduğunu öğreniyorum. Anıtta tıpkı şehir gibi gri idi ama ihtişamlı durduğu kesin!

VE ŞÜMEN MACERASI BAŞLIYOR…

Şümen Bulgarlar tarafından, Bulgaristan’ın tarihine yakından şahit olmuş, Osmanlılarla iç içe olan, Roma ve Bizans’ı çok iyi bilen, Trakyalıları ise hiç unutmamış bir şehir olarak tanımlanıyor. Bulgaristan’ın 10. büyük şehri olan Şümen, aynı zamanda Bulgaristan’ın ilk kurulduğu yer olarak da bu ülke için ayrı bir öneme sahip. Osmanlı Devleti zamanında, ordu karargahlarının bulunduğu, büyük stratejik önemi olan bölgenin en önemli şehirlerinden olan Şumnu, zamanla Türklerin, Türkiye’ye göçmesinin ardından nüfusunun çok büyük kısmını kaybetmiş.