Galatasaray Spor Kulübü Teknik Direktörü Fatih Terim’in kızı Buse Terim, moda blogger’lığı konusunda Türkiye’nin öncü isimlerinden biri oldu. Kendi ismini taşıyan blog’u binlerce kişi tarafından takip edilen Terim, yeni projelerini, modaya olan ilgisini Şamdan Plus’tan Soner Gömleksiz’e anlattı.
Sizi isminizi taşıyan buseterim. blogspot.com isimli blog’unuzla tanıdık. Ciddi bir moda eğitimi aldınız. Bize New York’taki eğitiminizden bahseder misiniz?
New York’ta Fashion Institute Of Technology’de (FIT) Moda Pazarlaması ve Yönetimi eğitimi aldım. Dolce Gabbana, Ralph Lauren, Elle dergisi ve Burberry gibi kurumlarda staj yaptım.
MODA ODAKLI YAŞIYORUM
Peki bu eğitimin ardından nasıl karar verdiniz blog yazmaya?
Blog’um hayatıma bir hobi olarak girdi. Öğrendiklerimi ve gözlemlediklerimi herkesle paylaşmak istedim.
Blog’unuzu bizim için tanımlar mısınız?
Her şeyden önce samimi olmasını amaçladım. Okuyucularım için modanın hızlı dünyasını, sakince, boğulmadan ve aynı zamanda da geride kalmadan takip edebilecekleri bir adres yaratmaya çalıştım.
Blog’unuz için en çok hangi kaynakları takip ediyorsunuz?
Moda haftalarına katılmaya çalışıyorum. Katılamıyor isem görsel medya ve internetten araştırmalar yapıyorum. Dergilerimi yanımdan hiç ayırmıyorum. Beğendiğim blogger’ları takip ediyorum. Kısaca diyebilirim ki moda odaklı yaşıyorum.
Blogunuzla ilgili ailenizden ve yakın çevrenizden ne tür tepkiler alıyorsunuz?
Blog’umun başlangıç aşamasında fikren destek oldular. Ardından blog’un tıklanma oranları, onları da en az benim kadar mutlu etti ve marka oluşturma sürecinde beni ilk destekleyenler ailem ve yakın çevrem oldu.
İNTERNET SİTESİ
Blog’un ardından şimdi de bir web sayfası oluşturdunuz. Takipçileriniz internet sitenizde ne gibi değişiklikler görecek?
Blog’umu kapatmıyorum aslında, sadece teknik altyapısını değiştiriyorum. buseterim.com’da aynı formatı koruyacağım ama ayın ürünleri olacak, tavsiyelerim daha geniş bir yelpazede sunulacak. Takipçiler, geriye dönük arşivlerime ulaşabilecek. Ünlülerin gardıroplarını yeni ve sürpriz isimlerle takip etmeye devam edeceğim. Bakımdan erkeklere stil önerilerine kadar çok çeşitli konu başlıklarına rastlayabilecek siteye girenler.
Gelecekle ilgili planlarınız neler?
Her şeyin bir zamanı olduğunu düşünüyorum. Kurumsal ve profesyonel altyapımı tamamladıktan sonra kendi markamı yaratmak istiyorum.
Sizi hangi projelerde göreceğiz?
İstanbul Shopping Fest kapsamında dün, The House Hotel Nişantaşı’nda bir pop-up store açtım. Bu özel proje bugün de sürecek; pop-up store’da seçtiğim marka ve tasarımcılardan parçalar yer aldı. Gardırobumdan seçtiğim parçalar da satışa sunuluyor.
AKSESUVARLARLA HEP GÖNÜL BAĞIM OLMUŞTUR
Şu an modanın sizin için vazgeçilmez olduğunu söylüyorsunuz. Peki çocukluk yıllarınızda da kıyafetlere ve aksesuvarlara ilgi duyar mıydınız?
Duymaz olur muyum hiç… Çocukken kendimi süsleyip püsleyip annemlere defileler yapardım.
Gardırobunuzda uzun yıllardır sakladığınız, atmaya kıyamadığınız kıyafetler var mı?
Kıyafetten ziyade bir türlü vazgeçemediğim aksesuvarlarım var.
Aksesuvarlara daha çok mu ilgi duyuyorsunuz?
Aksesuvarlar konusunda gönül bağım daha gelişmiş sanırım. Mesela beş-altı sene önce aldığım pembe bir çantam var. Yangında ilk kurtarılacaklar listemde yer alıyor. Marka paylaşmam.
Giyim stilinizi nasıl tarif edersiniz?
Kontrast renklerin çarpışmasını, ince detaylar ile harmanlıyorum. Ortaya rahat, yerli yerinde ve ince detaylı bir stil çıkıveriyor diyebilirim.
Gardırobunuzda en çok hangi renkler var?
Her renk dostumdur aslında ama gardırobumda mavi, kırmızı, fuşya, turuncu, sarı gibi açık ve canlı renkler ağırlıkta diyebilirim.
Kıyafette, çantada ve ayakkabıda vazgeçemediğiniz markalar var mı?
Aslında seçim yaparken ‘Beğendiğim her şey’ mottosu benim kurtarıcım olmuştur her zaman. Beğendiğim ve kullandığım markalar elbette var ama bir marka adı paylaşmayı doğru bulmuyorum.
Sabah