Bizim de Moda Haftalarımız Var!

Moda
Vardı, yoktu derken iki tane moda haftamız birden oldu. Peki birinin yeteneğini diğerinin de kaynaklarını bir araya getirsek de ülke kazansa, fena mı olur! Dünyada tanınan moda tasarımcılarımızın sayı...
EMOJİLE

Vardı, yoktu derken iki tane moda haftamız birden oldu. Peki birinin yeteneğini diğerinin de kaynaklarını bir araya getirsek de ülke kazansa, fena mı olur!

Dünyada tanınan moda tasarımcılarımızın sayısı iki elin parmaklarını geçmez, markalarımız daha doğru düzgün bilinmezken tutturduk bir "Bizim de moda haftamız olsun" diye, gidiyoruz. Geçtiğimiz aylarda yapılan İstanbul Fashion Days‘in amacı belliydi. Yabancı alıcılara ve basına Türk markalarını tanıtacaktık. Fena da olmadı hani. Bir sürü yerde haber oldu modacılarımız; sipariş çok olmamakla beraber isimlerini dünyaya biraz duyurduk. Şubatta tekrarlanması ümitleriyle, olay mahallinden ayrıldık.

ALT MARKALAR SERGİLENECEK

Son günlerin konusu ise, halen devam eden Fashionable İstanbul. Bu büyük görünen organizasyon, geçtiğimiz haftalarda defilelerini yapmış olan modacıları ağırlıyor İstanbul’da. Ama deniyor, "O koleksiyonlarını sergilemeyecekler." Peki ne gösterecekler? Bana verilen bilgiye göre, alt koleksiyonlarını. Yani ana koleksiyonlara oranla daha ucuz, normalde defile yapılmayan ve alıcıların Showroom’larda gördüğü parçaları sunacaklar burada.

 Vivienne Westwood bir ay önce Londra’da gösterdiği koleksiyonu değil, Anglomania‘dan parçaları yollayacak podyuma. Missoni, daha ulaşılabilir markası M Missoni’yi, Roberto Cavalli ise Just Cavalli’yi veya Class Roberto Cavalli’yi gösterecek. Ama şunu da düşünmeden edemiyorum: İşimiz, ithalattan önce ihracatı artırmak olmamalı mı? Yabancı markaların alt koleksiyonlarına şatafatlı defileler yapmak yerine bu kaynakları Türk modacılar için kullansak fena mı olur? Nasıl Londra Moda Haftası’nın 25. yılı için İngilizler evlerine döndü bu yıl; biz de Dice Kayek’li, Erdem’li, Bora Aksu’lu, Hüseyin Çağlayan’lı, ama aynı zamanda Moda Tasarımcıları Derneği’ni, Türk markalarını kucaklayan bir organizasyon yapsak hoş olmaz mı?

DEFİLELERE SIZMA YOLLARI

U2 konseri Türkiye’nin tanıtımına ne katacaksa, bu organizasyonun da aşağı kalmayacağına eminim. Bunun için de siz bu satırları okurken orada olacağım. Acaba K by Karl Lagerfeld, T by Alexander Wang de mi eklenecek bu isimlere? İstanbul alt markaların sergilendiği bir defile outleti mi olacak? Bu arada aynı İFD‘de olduğu gibi, yine davetiye arayan gençlerden mailler alıyorum. Fashion Days bu konuda sınıfı geçmişti. Ama Fashionable, moda öğrencilerine ne kadar davetiye ayırdı, bilemiyorum. O yüzden sorunu çözmeye karar verdim. Türkiye’de ne kadar işe yarar bilmiyorum ama International Herald Tribune‘un yazarı Suzy Menkes defilelere sızmak için şu öğütleri vermiş:
Bolca renkli kalem ve kâğıt vs. alın. Sırada bekleyenlerin davetiyelerini ezberleyin. Sonra da tuvalete koşun ve davetiyenin benzerini yapın. Veya…

Kendinizden emin bir şekilde kapıya gidin. Davetiye sorulursa biraz da sinirlenmiş bir şekilde çantanızdan bir kâğıt parçası gösterin. Diretirlerse, bir moda dergisinin ismini zikredin.
İçeri girdiğinizde oturacağınız yeri biliyormuş gibi davranın. Sorarlarsa ya bir numara uydurun ya da ‘Ayaktayım,’ deyin ve arka sıraya oturun ya da defileyi ayakta izleyin. Nasılsa en uzunu 20 dakika sürüyor.