Project 333, aksesuarından ayakkabısına 3 ayda sadece 33 parça giysi ile idare edilmesini hedefleyen ve giderek yayılan bir hareket.
Bu konuda bir kitap yazan Joshua Becker, az sayıda ama kaliteli temel giyim eşyası içeren ‘kapsül dolaplar’ öneriyor.
BBC Türkçe’nin haberine göre birçok başarılı yönetici bu akıma mensup. Amerikalı modacı Donna Karan 1980’lerde yedi parça giysi içeren dolap fikrini geliştirmişti. Bugün ise Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg ve modacı Karl Lagerfeld her gün aynı giysiyi giymeleriyle biliniyor. ABD Başkanı Barack Obama lacivert ya da gri takım elbise giyiyor. Apple’ın kurucusu Steve Jobs ise balıkçı yaka siyah kazağıyla ünlüydü.
Kimi 10 parçada, kimi ille de 33 parçada ısrar etse de temel düşünce aynı: Elbise dolabını gereksiz fazlalıklardan arındırmak.
Altı yıl önce Project 333 hareketini başlatan Courtney Carver, giy-at anlayışına dayanan modanın hakimiyet kazandığı bir dönemde bunu başarmanın zor olduğunu söylüyor.
“Bu şekilde neyin ‘yeterli’ olduğunu öğreniyorsunuz” diyor.
Az giysinin avantajları
Dolabını fazlalıklardan arındırmak isteyenler açısından önemli bir maddi kazanım söz konusu oluyor.
Carver önceleri giysi için yılda 6000 dolar harcarken şimdi giysilerini yenilemek 1000 doları bulmuyor. Her hafta mağazaları gezmek yerine yılda birkaç kez sadece ihtiyacı olan giysileri almak için alışveriş yapıyor.
Alışverişe giderken mağazaların reklam ve pazarlama taktiklerine kanmadığını söylüyor.
Apple’ın eski CEO’su Steve Jobs sürekli giydiği balıkçı yaka siyah kazağıyla ünlüydü.
Washington’da psikolog olan Jennifer Baumgartner bunun psikolojik yararları olduğunu söylüyor. Az sayıda eşya sahibi olmak bu eşyaya gereksiz anlamlar yüklemenizi önleyebilir. Giysileriniz Kişiliğinizin Aynasıdır kitabını yazan Baumgartner, “Giysilerin sizde herhangi bir duygu uyandırması için hiçbir neden yok” diyor.
Paris’te Yaşarken Öğrendiğim 20 Şık Ders kitabının yazarı Jennifer Scott ise dolabında üç elbise, iki kot pantolon, üç bluz, bir etek ve bir tişört olmak üzere sadece 10 giysisi olduğunu, bunları kemer, ceket ve süveter gibi “aksesuarlarla” dönüşümlü kullandığını söylüyor.
Bunu uzun dönemli bir strateji olarak görüyorsanız dolabınızdaki farklı giysilerle uyumlu olabilecek ve birçok ortama uygun giysileri seçmek doğru olacaktır.
Dayanıklı ve kaliteli
Az sayıda giysi almanın psikolojik yararlarından biri de karar verme bitkinliği olarak adlandırılan duruma düşmemektir. Baumgartner, dolapta başlayan bu yaklaşımın daha sonra eve uygulanabileceğini ve gereksiz insanları, etkinlik ve zorunlulukları hayatlarından çıkarmalarına yardımcı olacağını söylüyor.
Becker bu işin biraz deneme-yanılma yoluyla öğrenileceğine inanıyor. Sürekli yıkanıp giyilen giysilerin dayanıklı ve kaliteli olmasının önemine işaret ediyor.
Scott gibi elbise dolabında minimalist yaklaşımı benimseyenler az sayıda giysinin kişinin gerçek tarzını daha rahat bulup ortaya koymasını sağladığını söylüyor.
“Her şey birbiriyle uyumlu olduğu için daha şık ve bakımlı görünüyor insan” diyor. İş ve özel yaşamını birbirinden ayırmak isteyenlerin iki ayrı ‘kapsül dolap’ oluşturabileceğini belirtiyor.