Alışveriş çılgınlığının; modern çağın kadınlara bir dayatması olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Zaten Emily Tinne’nin 1930’larden kalma gardırobunu gördüğünüz zaman bu fikrinizi değiştireceksiniz. Siyah saçları ve hülyalı bakışlarıyla, görenleri döneminin hayatına çeken Emily Tinne‘nin kızı tarafından basına gösterilen dolabına bakınca anlıyorsunuz ki "Alışveriş çılgınlığının kraliçesi" unvanını bu güzel kadın hak ediyor.
Elbise, ceket, palto, gömleklerden oluşan binden fazla eşya. Liverpool’da yaşayan ve döneminin ünlü doktorlarından birinin karısı olan Emily’nin eşyaları, o günden beri ailenin hazinesi olarak saklanıyor. Kadının yedi çocuğundan en küçüğü ve babası gibi doktor olan Alexine, annesinin eşyalarını müzede sergileme kararı almış. Alexine, annesinin gösterişi sevmeyen bir kadın olduğunu ama alışveriş ederek ve kendine elbise diktirerek rahatladığını söylüyor.
Annesini ise şöyle anlatıyor;
"O kadar ilginç kıyafetleri vardı ki, ama, çoğunu da giymezdi sadece gardırobunda saklardı. Ama onları görmekten çok hoşlanıyordu. Fotoğraflara bakıyorum ve genelde onun özensiz giyindiğini görüyorum. Genelde siyah ve kahverengiyi tercih etmiş giydiklerinde. Benim ve kardeşlerimin de sadece iki kıyafeti vardı, birincisi okul kıyafetimiz, ikincisi hafta sonu kıyafetimiz.
Galiba sürekli alışveriş etmesi bir hastalıktı. Her gün giderdi, onun için yeni bir şey almak takıntı haline gelmişti. Çok akıllı bir kadındı, annem ve sürekli okurdu. Çay partilerinden de çok hoşlanmazdı. İçinde kalmış bir şeyler vardı. Dönemin şartlarından dolayı entelektüel gelişimi engellenmişti. Şu çağda yaşasaydı, mesleğinde başarılı bir kadın olurdu. Sanırım bunun eksikliğini duyuyor ve bu yüzden kendisini alışverişe veriyordu.