Röportaj: Arzu Erdoğral
Annesi Erzurum Atatürk Üniversitesi‘nde başörtülü tek öğretim görevlisiydi. Başını açmasını söylediler. O da istifasını verdi. Babası aynı üniversitede İslami İlimler Fakültesi’nde dekandı. Örtülü öğrencileri sınıfa almamasını söylediler. O da kabul etmedi ve erken yaşta emekli oldu. Ablası eski milletvekili Merve Kavakçı İslam, o zamanlar tıp fakültesi ikinci sınıfta okuyordu. Başörtüsünden dolayı okula almamaya başladılar. O da 12 yaşındaydı. En sonunda babası Prof. Dr. Yusuf Ziya Kavakçı Amerika’dan gelen iş teklifini kabul etti.
O günlerde 12 yaşında olan ve 20 yıl önce başörtüsü sorunundan dolayı ailesi ile birlikte Dallas’a yerleşen Elif Kavakçı artık adından sıkça söz ettirmeye başlayan bir modacı…
Elif Kavakçı ile ABD’ye neden gittiklerini, modaya nasıl başladığını ve alanı ile ilgili daha birçok konuyu konuştuk.
Moda tasarımcılığına nasıl başladınız?
Küçüklükten beri hayalimdi. Modaya ilgim çoktu. Aslında Üniversitede işletme okudum. Ama daha sonra yine moda eğitimi aldım. 2007 yılından itibaren de profesyonel anlamda tasarımcılığa başladım.
Tesettürlü kadınların ihtiyaçlarına yönelik tasarımları, onu taşıyan birinin gerçekleştirmesi, istenileni yakalamak aşısından daha anlaşılır diyebilir miyiz?
Tesettürlü kadınların ihtiyaçlarına yönelik tasarımları ancak tesettürlü birisi yapabilir. Çünkü onların ihtiyaçlarını en iyi tesettürlü birisi anlayabilir. Okula giderken, iş yerinde, spor yaparken nelere ihtiyaç duyduğunu bilen birisinin tasarım yapması gerekir.
Siz bir modacı olarak, tasarladığınız kıyafetleri hangi çerçevede oluşturuyorsunuz? Temel ilkeniz nedir?
Tasarladığımız kıyafetlerin temel ilkesi tesettüre uygun olmasıdır. Dinimizin gerektirdiği gibi muhafazakâr ama aynı zamanda çok şık ve günümüzün modasına uygun olmasına önem gösteriyoruz.
ABD’de ilk tesettür defilesini düzenleyen modacı sizsiniz. Defileyi önemli kılan bir diğer özellik ise ilk tesettürlü spor kıyafetleri defilesi de olmasıydı. O süreci ve sonrasında yaşanan gelişmeleri bizlerle paylaşır mısınız?
2007 yılında Peacemakers ( Barış yapıcılar) isimli bir kadın organizasyonundan defile teklifi geldi. Ben bu organizasyonun birkaç toplantısına katılmıştım. Giyim tarzımı çok beğendiklerini söylemişlerdi. Tasarımcı olduğumu, moda eğitimi aldığımı anlatmıştım. Kendi yararlarına bir defile yapıp yapamayacağımı sordular. Ben de büyük bir heyecanla kabul ettim. Hayalimde de olan başörtüsünü tanıtan bir defile yapma fırsatı bulmuştum. 6 ay süren bir koleksiyon çalışması yürüttük. “Covered in Style” (Stile bürünmüş) ismi altında bir koleksiyon hazırladık. Bu koleksiyonun amacı Müslüman kadının gerçek imajını ve yüzünü göstermekti. Bu sebepten dolayı koleksiyonumuzu tanıtanların profesyonel mankenler değil de bu kıyafetleri günlük hayatlarında giyen insanlar olmasını istedim. Amerika’da yaşayan Müslüman aktif kadınları seçtik. Aralarında öğretmenler, doktorlar, profesyonel sporcular vardı. Mesela tekvando kıyafetini giyen genç kızımız gerçek hayatta tekvando yapan siyah kuşaklı bir sporcuydu. Binici kıyafetini giyen hanım, binicilik sporu yapıyordu. Spor eşofmanlarımızı Müslüman bir step hocası podyumda step yaparak sundu.
Ben 21. yüzyılın Müslüman kadınının günlük hayatında neler giyindiğini göstermek istedim. Spor yaparken, okula giderken, çalışırken, düğün-davet gibi özel programlarda da giyilebilecek çok farklı konseptlerde kıyafet vardı. Muhafazakar giyinmek isteyen bir kadının hayatı boyunca giyebileceği kıyafetlerin bulunduğu bir koleksiyondu. Ama tesettürlü kadınlar daha çok spor yaparken giyecek kıyafet bulmakta zorlanıyor.
Örneğin binici olmak isteyen bir tesettürlü hanımın bu spora uygun bir kıyafet bulması çok zordur. Ben ata binmeye başladığımda cok zorlanmıştım. Piyasada tesettürlü bir kadının giyebileceği binici kıyafeti olmadığı için, ben de kendim tasarlamaya karar verdim. Böylece dünyada ilk tesettürlü binici kiyafetini tasarlama imkanını kazandım.
Sizce tesettür spora engel midir? Dünya Olimpiyatlarına katılan tesettürlü sporcular için kıyafet açısından halen devam eden bir sorun var mı? Bu konuda çalışmalarınız neler?
Tesettür tabi ki hiç bir zaman spora engel değildir. Olimpiyatlarda birçok tesettürlü sporcunun rahatlıkla yarışmalara katıldığını gördük.
Spor kıyafetler tasarladık. Özellikle spor yaparken tesettürlü hanımların kullanabileceği pratik, rahat ve hareketlerden etkilenmeyecek bir baslık tasarladık.
Giyiniş tarzı ülkeden ülkeye hatta bölgeden bölgeye değişebiliyor. Siz tasarımlarınızı hazırlarken günlük hayat, özel toplantılar v.s hangisine ağırlık veriyorsunuz?
Ben couture, yani kişiye özel çalışıyorum. Müşterimin ihtiyacına, isteğine göre kıyafet tasarlıyorum.
Müşterim bir iş kadınıysa ve benden is yerine giyebileceği bir koleksiyon hazırlamamı istiyorsa ona göre çalışma yapıyoruz.
Başka bir müşterimin özel bir davette giyeceği gece kıyafeti ne ihtiyacı varsa ona göre bir tasarım yapıyoruz.
Eğer defile için bir koleksiyon hazırlıyorsak o zaman da defilemizin konseptine uygun bir çalışma gerçekleştiriyoruz.
ABD’ye yerleşmeniz hep tartışma konusu oldu. Ama bu zorunlu bir gidişti diyebiliriz sanırım. Şimdi yaşamınız orada nasıl devam ediyor? Modacılık dışında neler yapıyorsunuz?
20 yıl önce başörtüsü sorunundan dolayı ailece Dallas’a taşındık. Annem Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde başörtülü tek öğretim görevlisiydi. Başını açmasını söylediler. O da istifasını verdi. Babam da aynı üniversitede İslami İlimler Fakültesi’nde dekanken örtülü öğrencileri sınıfa almamasını söylediler. O da kabul etmediği için bir süre sonra erken yaşta emekliliğe ayrılmaya mecbur bırakıldı. O da bir mağdur. Ablam Merve de tıp fakültesi ikinci sınıfta okuyordu. Başörtüsünden dolayı okula almamaya başladılar. Ben 12 yaşındaydım o sıralarda. Babam ileriye yönelik baktığı için Amerika’dan gelen iş teklifini kabul etti. Bir kapı kapanınca Allah başka güzel bir kapıyı açıyor. İstediğimiz ortama istediğimiz şekilde girebildiğimiz için eğitimimiz bittikten sonra da Dallas’ta yaşamımıza devam ettik.
Amerika’da yaşayan Türkler olarak hayatımıza devam ediyoruz.
Modacılık dışında uzun zamandır yazarlık yapıyorum. kadinhaberleri.com sitesinde yazılarım yayınlanıyor. Onun dışında da modayı ve yazmayı cok sevdiğim icin HijabiTopia (www.hijabitopia.com) isimli bir blog’a başladım. Bildiğiniz gibi “Hijab” tesettürün enternasyonal arenadaki ismi. “Topia” da Ütopya dan geliyor. Yani Tesettürlü Utopia anlamını taşıyor. Blogumuzda tesettür, moda, ve arkadaşlık üzerine yazılar yazıyoruz.
Tasarımlarınıza nasıl ulaşılabilir?
Couture çalıştığımız için randevuyla kişiye özel çalışma gerçekleştiriyoruz.
Bütün müşterilerimizin ulaşabileceği Comfijab isimli pratik başlığımızı da sipariş üzerine temin ediyoruz.
İlgilenen hanımlar KAVAKCI COUTURE sitemizden bize ulaşabilirler.
Hayatta en çok sevdiğiniz söz nedir? Sizi en çok ne mutlu eder?
Şu anda bana en çok mutluluk veren şey yeni örtünmeye karar veren Müslüman olmuş Amerikalı hanımları giydirmek. Onlara kendilerine özgü bir tarz oluşturmak yapabileceğim en güzel iş.