Yeşil ofis uygulamaları hızla yaygınlaşıyor. Bugüne dek dünya çapında 2 bin 500 bina Amerikan LEED sertifikasını almış, 20 bin proje de sertifika almak üzere başvuru yapmış durumda. Her iş günü ortalama 464 milyon dolar değerinde bina LEED sertifikası için başvuruyor. Avrupa’da etkin olan İngiliz BREEAM belgesine ilgi de her geçen gün artıyor.
Para Dergisi’nin haberine göre, 2008 yılında söz konusu belgeye yüzde 100 talep artışı olmuş. 680 bina bu belgeyi almış, 5 bin bina da almak üzere kayıt yaptırmış. Uzmanlar, ABD’deki yıllık yeşil bina endüstrisi hacminin 2010’da 30-40 milyar dolara ulaşmasını bekliyor.
Türkiye’de de yeşil ofislere son yıllarda artan bir ilgi var. 2000 yılından bu yana ekolojik binalar konusunda araştırmalar yapan Has Mimarlık, bu alana öncülük ediyor. Avrupa’nın en yaygın yeşil bina belgesi BREEAM’in lisanslı değerlendirme kurumu olan Has Mimarlık’ın kurucu ortağı Ayşe Hasol Erktin, içinde bulunduğumuz dönemi “yeşil binalar” için bir Ar-Ge süreci olarak nitelendiriyor. Erktin’e göre, yeni binaların birçoğu çevre ve insan dostu. Ancak estetik olarak mimari yapıt niteliği taşımıyor. Erktin, henüz inşaatı tamamlanmamış, ümit veren projeler bittiğinde gerçekten ilginç yapılarla karşılaşacağımızı düşünüyor.
“Gelecekte yeşil tasarım, bu konuyla ilgili her profesyonelin içselleştirdiği bir kavram olacak” diyen Erktin, kısasüre içinde de çevre dostu binaların mesleğin standart uygulaması haline geleceğinin altını çiziyor.
Erktin bu noktada, Aralık 2009’da start almış yeni projeler için dikkate alınacak Enerji Performansı Yönetmeliği’nin Türkiye açısından önemine işaret ediyor.
Türkiye’de yatırımcıların ilk sorusu, yeşil tasarımın maliyeti oluyor. Ekolojik malzeme ve sistemler henüz üretim ekonomisini yakalayabilmiş değil. Bu nedenle yeşil yatırımlar fazladan bir maliyet getiriyor. Ancak bu maliyet, işletme maliyetinden kazandırdığı tasarrufla ortalama üç büçük yıl içinde geri dönüyor. Yeşil ofislerde işletme maliyeti de ortalama yüzde sekizlere düşüyor.
UNILEVER’DEN YEMYEŞİL YATIRIM
Türkiye, ilk yeşil ofis binasına bu yılın ilk çeyreğinde açılan Unilever Genel Müdürlüğü’yle kavuşmuş oldu. Çevreci özellikleriyle LEED sertifikasını almaya hak kazanan Unilever Türkiye yeşil ofisi, tasarım sürecinde enerji ve su verimliliği, çalışanların sağlığı ve mutluluğu gibi konular üzerinde yoğunlaşıyor.
Unilever Türkiye’nin yeni merkez binası, doğal kaynakların kullanımı esasına göre tasarlanmış. Bu doğrultuda bina, gün ışığını azami kullanan, güneş enerjisinden faydalanan, aydınlatma ve diğer alanlarda hem verimli hem de düşük enerji kullanımı sağlayan ekipmanlarla donatılmış. Yağmur suyunun depolanması, yüksek izolasyon değerleriyle enerji kullanımının düşürülmesi ve kağıtsız ofis konsepti de binanın dikkat çeken özellikleri arasında yer alıyor.