Beşiktaş’ın Brezilya asıllı Türk futbolcusu Mert Nobre’nin oğlu Nicolas Nobre aniden rahatsızlanarak hastaneye kaldırılmıştı. Ateş ile başlayan şikayet, yoğun bakıma kadar ilerledi. Nobre’nin eşi, 7 yaşındaki oğullarının yaşadığı hastalık sürecini anlattı.
“Hayatımın en kötü gölgeleriydi diyebilirim. Sürpriz oldu herşey. Çünkü 1 gün önce Nicolas çok çok iyiydi. Cuma sabahına karşı midesinden şikayet etti. Biraz ateşi vardı. Sabaha karşı ateş düşürücü bir ilaç verdim, midesi çok kötü oldu, epeyce kustu. Ama tekrar uykuya daldı. Sabah uyandı. “Çok iyiyim” dedi. Ama çok yorgun ve bitkin gözüküyordu. Marcio’nun idmanı vardı, o geldikten sonra yine de doktora götürelim istedim. Nicolas 9 yaşında. “İyiyim” dedi ama götürdüm. Acarkent’in doktoru var, oraya. Muayene ettikten sonra doktor “İyi, birşeyi yok. Belki besin zehirlenmesidir” dedi. Ama doktordan döndükten yarım saat sonra, inanılmaz terlemeye başladı ve birden kendini kaybetti.
‘ÇOCUĞUM ÖLÜYOR, KOŞ’
Gözleri bir yana kaydı, terler akıyor her yerinden, nöbet geçirir gibi kasıldı ve bilinci kapandı. Yanyana TV seyrediyorduk o sırada. “Nicolas, Nicolas” diye bağırdım, sarstım, duymuyordu beni. Gözleri açıktı ama beni algılamıyordu, bilinci tamamen gitmişti. Hemen Marcio’yu aradım, “Çocuğum ölüyor, koş” dedim. Biz o sırada aldık, buranın doktoruna götürdük.
‘DOKTORA GİTTİK AMA ÖYLE BAKAKALDILAR, ACİL DENİLEN YERDE HİÇBİR ŞEY YOKTU’
Nicolas iyice kötüleşti bu arada. Tüm vücudu kasıldı. Eli, yüzü, gözü kaydı. Çocuğumun kollarımda öldüğünü düşündüm. Doktora gittik ama öyle bakakaldılar. Yapacak birşey yoktu. O sırada Marcio geldi. Bir anne olarak, Acarkent gibi bir sitede acil denilen yerin hazırlıklı olmamasını anlamıyorum. Ambulans yoktu, hiçbir şey yoktu. Sürpriz birşey oldu ve öyle kaldılar. Hem doktor hem gereçler yoktu.
Hastaneye gitmek için yola çıktık. Arabada Nicolas daha da kötüleşti, nefes almadığını hissettim. Bir hastane levhası gördük ve ilk gördüğümüz yere girdik. Allah’a şükürler olsun, acile girdiğimiz anda çok iyi karşıladılar, hemen doktorlar geldi ve Nicolas’ı yoğun bakıma koydular.
‘BİR GÜN ÖNCE OYNUYORDUK, BİR GÜN SONRA ÖLECEĞİNİ HİSSETTİM’
Olay olduğu andan itibaren 1 saat geçmişti, Nicolas yoğun bakımdaydı. Çok zor oldu benim için. Sağlıklı bir çocuğum var, 1 gün önce oynuyorduk beraber, 1 gün sonra kollarımda öleceğini zannettim. Allah’tan hiçbir zaman umudumu kesmedim. Tek aklıma gelen şey Allah’a sığınmak ve onun beni yalnız bırakmayacağına olan inancım. Hep yanımda olmuştu, yine yanımda olacak diyordum.
‘YATAĞININ KENARINDA DİZ ÇÖKÜP AĞLADI’
Marcio, hastanede hep Nicolas’la beraberdi. Yıkıldı. Yatağın kenarına diz çöküp ağlayarak dua ettiği sahne gözümün önünden gitmiyor. Doktorlar gelip “Senin gibi güçlü, koskoca bir adam böyle yıkılamaz, kendine gel” dediler. Çok ağladı…
‘HİÇBİR ŞEY ÖNEMLİ DEĞİL, PARA BİLE…’
Böyle bir olayda bütün hayatını gözden geçiriyorsun. Ama içimdeki ses herşeyin düzeleceğini, Tanrı’nın oğlumun yanında olduğunu söylüyordu sürekli. Çok iyi hastanede, çok iyi doktorların elinde olabilirsin ama Tanrı yoksa hiçbirşey olmaz. Öğrendim ki sadece Tanrı var. Hiçbir şeyin önemli olmadığını anlıyorsun. Paranın bile.
Kötü günlerimizde herkes yanımızdaydı.. Eski yöneticimiz Murat Aksu her gün hastaneyi aradı.. Ertuğrul Sağlam, Sinan Engin sürekli ilgilendiler.. Bobo, Tello, Alex’in hem kendileri hem eşleri yanımızdaydı.
İlk gece Marcio, ben, Nicolas beraber kaldık yoğun bakımda. Doktorlar 10 gün hastanede kalmasının gerektiğini, ağır bir ilaç tedavisi olacağını söylediler.
‘ORTA KULAK İLTİHABI BEYNE GİTMİŞ’
Önce menenjit ya da beyinde bir başka mikrobik şey olabilir dediler. Ama MR’da orta kulakta iltihap olduğunu gördüler. 1 ay önce, orta kulak iltihabı geçirmişti. Doktor ilaç verdi, iyileşti sandık. Oysa ki ilaç yeterli olmamış, o mikrop ölmemiş. Vücut onu dışarı atarmış ama Nicholas’ta içeri vurmuş ve beyne kaymış. Virüs beyne gitmiş yani. Omurilik sıvısı da aldılar ondan sonra iyice de emin oldular, menenjit değil. Tanrı korudu, çabucak iyileşti.