Eskiden kırsal kesimde çoban giysisi olan kepenek, Mevlevilikte ise derviş başlığı olan sikke ile akıllara gelen keçe, bugün Mevlana’ya duyulan ilgiye paralel olarak farklı ürünlerle kent yaşamına girmeye başladı.
Anadolu’ya, Orta Asya‘dan göç eden Türk boylarıyla taşınan ve Türk-İslam motifleriyle zenginleşen keçe, özellikle Anadolu Selçukluları döneminde, Mevlevi dervişlerinin başlarına giydikleri sikkelerde ve yeleklerde ana malzeme olarak kullanıldı.
Mevlevilik ile adeta yeniden hayat bulan keçe, Osmanlı döneminde de yelek, palto ve şapka gibi giysilerin yapımında kullanıldı. Ancak modern tekstil üretiminin başladığı yakın tarihlerde, yoğun el emeğiyle üretilen keçe gördüğü ilgiyi kaybetse de Mevleviliğin doğduğu Konya’da günümüze kadar yaşamaya devam etti.
KEÇE SANATI ALTIN ÇAĞINA DÖNÜYOR
Konya kent merkezindeki, uzun süre tek bir ustanın çalıştığı atölyelerde üretilmeye devam edilen, Anadolu bozkırının mor menekşesi, sümbülü, hercaisinin renk ve motiflerini taşıyan keçe, şu an Konya’da ikisi klasik olmak üzere, 5 farklı atölyede üretiliyor.
UNESCO‘nun 2007’yi Mevlana Yılı ilan etmesi ve bu kapsamdaki etkinliklerle, Mevlevilik ile özdeşleşen keçe ürünlerine ilgi büyük oranda arttı, uzmanlara göre şu an keçe yeniden altın çağını dönmeye başladı.
Selçuk Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi Nurgül Begiç, bu sanatı Konyalı keçe ustası Mehmet Girgiç’ten öğrendiğini, modern uygulamalarla geliştirerek keçeyi akademik ortama taşıdıklarını söyledi.
Anadolu’da daha çok çoban kepeneğinin malzemesi olarak bilinen keçeyi kumaşla birlikte kullanarak günlük yaşama soktuklarını, böylece modern bir sanat formuna kavuşmasını sağladıklarını anlatan Begiç, "Mevlevi, Selçuklu, Osmanlı ve Çatalhöyük motifleri ön plana çıkıyor. Amacımız, uluslar arası sergi, sempozyum ve fuar gibi etkinliklere katılıp, Türk keçe sanatını tanıtmak… Keçeden üretilen şapkalar ve rengarenk desenlere sahip çantalar ilgi görüyor” diye konuştu.