Amatör olarak pek çok şeyle uğraşabilirsiniz. Peki, herhangi bir konuda uzman mısınız? Bilim dünyası kararlı bir şekilde kendinizi adadığınız takdirde müzik, spor, matematik dahil her konuda gerçek bir usta olabileceğinizi söylüyor. Üstelik kaç yaşında olursanız olun!
‘Küçük yaşta piyanoya başlasaydım şimdiye virtüöz olurdum’; ‘Eğer yeteneğim olsaydı ressam olmak isterdim’; ‘Genç olsam tenisçi olmak için çalışmaya başlardım’… Bu tür cümleleri hepimiz sık sık söyleriz. Fırsatımız, yeteneğimiz, zamanımız olsaydı ünlü bir sporcu, müzisyen, sanatçı, edebiyatçı, matematikçi olabileceğimizi düşünüp iç geçiririz. Oysa bir işte veya bir konuda usta olmak hiç de ulaşılamayacak bir hayal değil. Dahası bu hayalleri gerçekleştirmek için hiçbir zaman da geç değil! Bilim dünyasından gelen son haberlere bakılırsa hepimiz pekala usta bir gitarist ya da çellist, dünya çapında bir satranççı ya da tenisçi olabiliriz.
Beyin incelemeleri ve zihinsel performansın geliştirilmesi üzerine yazdığı kitaplarıyla tanınan nöroloji profesörü Richard Restak ‘Beyin bir organ değil süreçtir ve her an kendini yaratmayı sürdürür’ diyor. Rastek’e bakılırsa beyin yeni şeyler öğrendikçe beyinde daha önce olmayan yeni bağlantılar da oluşuyor ve öğrenme devam ettikçe bu bağlantılar giderek güçleniyor. Yani beyinin kapasitesi öğrendikçe daha da artıyor. Örneğin daha önce hiçbir enstrüman çalmamış ve bunu asla beceremeyeceğini düşünen biri, eline bir enstrüman alıp çalmayı öğrendikçe beyinde nöronlar arasında farklı bağlantılar oluşuyor ve enstrüman çalmak konusunda ilerledikçe bu bağlantılar güçleniyor. Bu durumda zamanla bu enstrümanı çalmaya daha yatkın hale geliyorsunuz. Öğrendikçe daha fazlasını öğrenmek, daha iyiyi başarmak da mümkün oluyor.
YETENEK YÜZDE 1 ETKİLİ
Peki ya yetenek? Buna Rastek’in verdiği cevap da net: ‘Bir işte usta olmak için genetik açıdan yetenekli olmak elbette işe yarar ama şart değil. Çünkü bilimsel araştırmalar yeteneğin bir konuda uzmanlaşma yolunda sadece yüzde 1 oranında etkili olduğunu söylüyor. Geri kalan yüzde 99 ise çok çalışmak ve doğru şekilde çalışmaktan geçiyor’. Burada asıl kilit noktayı da ‘doğru şekilde çalışmak’ oluşturuyor. Zira Rastek’e göre amatör ile usta arasındaki farkı belirleyen şey çalışırken kendini adamak, kararlı davranmak, konsantre olmak ve daha iyi olma tutkusunu hissetmek.
Bunun doğruluğunu, Florida State Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Dr. K. Anders Ericsson’un, kendi alanlarında dahi ve büyük yetenek olanak anılan kişiler üzerine yaptığı araştırma da gösteriyor. Ericsson, incelediği bu üstün başarılara sahip kişiler için şunları söylüyor: ‘Aynı şeyleri tekrar tekrar yaparak değil, her çalışmada bir öncekinden daha ileri bir noktaya gelmeye odaklanarak çalışıyorlar. En büyük hedefleri, performansları üzerinde kontrole sahip olmak ve çalışmanın her aşamasında bir öncekinden daha iyisini ortaya koymak. Bu yüzden çalışmaktan asla yorulmuyor ve sıkılmıyorlar.’
Yani işin sırrı ne kadar yetenekli olduğunuzda ya da ne kadar çok çalıştığınızda değil esas olarak nasıl çalıştığınızda ve bunun için ne kadar istekli ve kararlı olduğunuzda yatıyor. Restak bunu ‘uzmanlaşma tutkusu’ olarak tanımlıyor. Buna göre bir konuda usta olmak isteyen kişi o tutkuya sahipse başardıklarından asla tatmin olmuyor. Hep daha fazlası için çalışmayı sürdürüyor. Asla, ‘hiç fena sayılmam, bu da bana yeter’ demiyor. Bu şekilde tutkuyla ve kendini adayarak çalışanların, eğer fiziksel yönden bir engeli yoksa hemen her konuda uzman veya usta olması mümkün görünüyor.
‘Artık yaşım geçti’ endişesi de bu konuda büyük bir engel oluşturmuyor. Belki 40 yaşında dünya çapında bir jimnastikçi ya da balerin olma hayali kurmak çok gerçekçi değil, ama hangi yaşta olursanız olun beyin kendini yenilemeyi sürdürdüğü, öğrendikçe daha da fazlasını öğrenme kapasitesi artığı her yaşta uzmanlaşma şansınız var. 40 yaşında çello çalmaya girişirseniz 60’ınızda dünya çapında bir çellist olmanız, 50’nizde golfe başlayıp 65’inizde dünya şampiyonalarına katılmanız işten bile değil. Gerçek hayatta örnekleri de var: Hollywood’un ünlü oyuncularından Gina Davis, 40 yaşında ok atma sporuna başladı. Ve sadece üç yıl sonra Amerikan Okçuluk Milli Takımı seçmelerine katılıp yarı finale kalmayı başardı. Hala ne duruyorsunuz?
AMATÖRLE USTANIN FARKI
Bir alanda çalışmaya başladığınızda hemen pes edenlerden misiniz, amatör olarak sürdürenlerden mi, yoksa uzmanlaşanlardan mı? Nörolog Richard Rastek’e göre bu sorunun cevabı başarmak için ne kadar çok şeyi göze aldığınızda yatıyor. Buna göre:
– Daha işin başında ‘Birkaç defa denedim olmadı. Beceriksizim. Daha fazla uğraşmaya değmez’ diyenlerdenseniz pes edenlerdensiniz.
– Bir süre çalıştıktan sonra ‘Bu işi becerdim, hiç fena da sayılmam. Bu bana yeter, böyle devam edeyim’ diyenlerdenseniz amatör kalmaya mahkumsunuz.
– Uzun zamandır çalıştığınız halde ‘Daha iyisi her zaman vardır. Bunu daha iyi yapabilirim; bunun için kendimi zorlamalı, daha çok çalışmalıyım’ diyenlerdenseniz o işin ustası olma yolunda sağlam adımlarla ilerliyorsunuz demektir.