Gençler Popüler Kültürle Yetiniyor

Doğal Yaşam
haber7.com Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık geçtiğimiz günlerde bir ameliyat oldu. Medya dünyasının bu mütevazi ismine hem geçmiş olsun ziyaretinde bulunduk, hem de bir röportaj yaptık. İnternet haber...
EMOJİLE

haber7.com Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık geçtiğimiz günlerde bir ameliyat oldu. Medya dünyasının bu mütevazi ismine hem geçmiş olsun ziyaretinde bulunduk, hem de bir röportaj yaptık. İnternet haberciliğinin büyük bir gelişme içinde olduğunu anlatan tecrübeli gazeteci, popüler kültürün fazlasıyla etkisinde kalan gençlere tavsiyelerde bulundu.

Deneyimli bir gazeteci olarak, bize kendinizden, tecrübelerinizden bahseder misiniz? Bu mesleğe nasıl başlamıştınız?
Tabi ben orta kuşağın ikinci yarısına geçmiş biriyim. Tecrübe hakkında geçenlerde çok güzel bir tarif okudum. Tecrübe yaptığınız ama başarıya ulaştıramadığınız işlerin sizde bıraktığı tortudur diye tarif etmişlerdi. Hakikaten güzel bir tarifti.İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunuyum. Fakülte hayatım boyunca hep üniversitede asistan olarak kalmaya çalıştım. Ama son sınıfa geldiğimde YÖK kanunu yeni çıkmıştı ve asistanlığı kaldırdı. Aslında ilk YÖK’zedelerden bir tanesiyim. Gazetecilik, asistanlık gündemimden kalktıktan sonra gündemime girdi. Hatta espri yollu şunu söylerim; son sınıfa başladığımda bana fakülteyi bitirdiğinde yapabileceğin 100 tane meslek say deselerdi, sanırım gazetecilik bunların arasında olmazdı. Gazetecilik bana o kadar uzak ve yabancı bir şeydi. Daha doğrusu bilmediğim bir şeydi. İyi bir gazete okuyucusuydum, ama gazeteyi yazarların çıkardığını zannederdim. Gazetecilik konusunda bu kadar cahildim. Sonradan o kadar cahil olduğumuz bir alanda, 1981 yılının kasım ayından, yani yaklaşık 29 yıldan bu yana çalışıyorum. Bu mesleğe Tercüman’da gazetecilikle başladım. Sonra radyo, televizyon derken bir süreden beri de televizyon ve interneti birlikte yürütüyorum.

Haber7.com Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanıkhaber7.com SEKTÖRE LİDERLİK YAPTI 

haber7.com’la ilgili neler söyleyebilirsiniz? Bugüne kadar haber7.com’da neler yaptınız? Bundan sonra neler yapmayı planlıyorsunuz?
Aslında diğer konularda tevazu sahibi olmayı seçiyorum ama haber7.com dendiğinde tevazu gösterilirse gölge düşer diye korkuyorum. Onun için olması ve söylenmesi gerekeni söyleme taraftarıyım. Türkiye için internette, sanal dünyada yapılan haberciliği haber7.com öncesi ve sonrası diye ayırmak mümkün. Öyle ayırmak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü haber7.com yayın hayatına başlamadan önce insanlar internette bir takım haberler okurdu, ama o haberin kaynağının ne olduğunu bilmezlerdi. İnsanlar birbirinden haber alıp veriyordu ama haber kaynağının neresi olduğunu yazmıyorlardı. İnternette okunan haberin en zayıf tarafı güven konusuydu. haber7.com okunan habere güven getirdi. Bu güvenin sağlanması için çaba sarfetti. Bir kez bu güvenin sağlanması ile haber7.com doğru, hızlı ve güvenilir habercilik anlamında bu sektörde liderlik yaptı. Taşların yerli yerine oturmasının öncülüğünü yaptı.

Neler yapamadık dersen de, başaramadığımız, hayata geçiremediğimiz bir takım hedeflerimiz var. Onunla ilgili yeni bir takım çalışmalar yapıyoruz. Eğer bir aksilik olmazsa haber7.com yeni arayüzüyle eylül ayında okuyucularının karşısına çıkacak. Bunu da ilk defa sizinle paylaşıyorum. Çünkü haber7.com’un şu anki tasarımı bir anlamda 2004 yılındaki internet teknolojisinin, o altyapının verdiği imkanlarla yapılmıştı. Onun üzerine revizyonlar yaparak bugüne geldik. Ama bugün tabi internet teknolojisinin sağladığı çok yenilikler var. Bu yeniliklerin önemli bir kısmını okuyucularımızla buluşturacağız inşallah. Dahası okuyucumuza haber sitelerinde kişiselleştirme imkanı sunacağız. Yani ben haber7.com’u böyle görmek istiyorum diyebilecek. haber7.com’da öncelikle şunlar çıksın, ilgilenmediğim şu şu kategorileri görmek istemiyorum, ilgilendiğim kategorileri daha yukarılarda ve şu sırayla görmek istiyorum diyerek tercih yapabilecek.

Sıra dışı bir çalışma olacak anladığım kadarıyla…
Tasarımda sıra dışı olmayabilir ama fonksiyonellikte sıra dışı olacak.

Peki, bu bağlamda Türkiye’deki internet yayıncılığını nasıl görüyorsunuz? İnternet yayıncılığının ne tür gelişmeler kaydedeceği konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bir kez internet medyası, diğer medyanın yani televizyon, gazete ve radyonun eksik taraflarını avantaj olarak bünyesinde taşıyor. Televizyonun dezavantajı ne? İnsanları o akışa mahkum etmesi. Siz bir haberi izlemek istediğinizde onun sunduğu sırayla ve belirlenen süreyle izlemek zorundasınız. Gazeteler sayfada birçok habere yer vermek zorunda. Sayfa editörünün hazırladığı yere göre o haberi sunmak zorundasınız.

Diyelim ki okuyucunun ilgilendiği eğitimle ilgili bir haber var. Sayfada 8 santim yüksekliğinde, 2 sütun genişliğinde bir yer ayrılmış. Okuyucunun o haberle ilgili detaya ihtiyacı var. Gazetede verilen bilgiyle yetinmek durumunda. Daha fazlasını alabilmesinin imkanı yok.

Ama internette ne sayfa sorunu var, ne de süre sorunu var. Dolayısıyla internet; televizyon, gazete ve radyonun eksik taraflarını kendi bünyesinde artı olarak toplayan bir mecra. Bu yönüyle baktığınızda da gelişen teknolojiyle birlikte internet medyanın liderliğini -bir tarih vermek gerekirse- 2012’den daha önce eline geçirecek. Bunu hep birlikte göreceğiz. Batı dünyasında bunun örnekleri yaşanmaya başladı. Türkiye’de de 2012’den sonra medya dendiğinde, şu an medya dendiğinde nasıl televizyon akla geliyorsa, internet akla gelecek. Bu kadar etkin olacak.

GENÇLER POPÜLER KÜLTÜRÜN SUNDUKLARIYLA YETİNİYOR

Biraz da Türkiye’deki gençlik hakkında konuşalım istiyorum. Siz gençliğin sorunlarını neler olarak görüyorsunuz? Türkiye’de gençlik geleceğe iyi hazırlanabiliyor mu?
Şimdi çok küçük bir grup bir genci ayrı tutmak lazım. Onlar hakikaten beslendikleri kaynak anlamında, aldıkları danışmanlıklar anlamında kendilerini çok iyi yetiştiriyorlar. Bunun da toplam genç nüfus içindeki payı muhtemelen yüzde 5’lik payı geçmiyor. Ama geriye kalan yüzde 95’lik genç nüfus ise maalesef popüler kültürün kendilerine sunduklarıyla yetiniyor. Yani yükselen değerlerin sadece onlar olduğunu var sayıyorlar. Onlar gibi yaşamak, onlar gibi giyinmek, onlar gibi harcamayı sanki temel değer ve hayatımızdaki en önemli gaye gibi görüyorlar.

on5yirmi5.com’un en önemli misyonlarından bir tanesi gençlere bunu göstermek olmalı bence. Bu açıdan da ben on5yirmi5.com’a ümitle bakıyorum. Çok farklı bir çıkış yapacağınızı düşünüyorum ve yapmanızı bekliyorum. Bu yönüyle sizi hem tebrik ediyorum, hem de görevinin sorumluluğunu omzunda taşıyan insanlar olarak, bu işin bayraktarlığını üstlenmeniz gerektiğini düşünüyorum.

Medya ‘cilalı imajı’ndan dolayı çok ilgi gören bir sektör. Siz medya sektöründe çalışmak isteyen gençlere neler önerirsiniz?
Özellikle televizyonda olduğumuz dönemde genç kızlar ve erkekler geldiğinde tek soruları ‘Spiker olmak istiyorum. Ne yapmam gerekiyor?’ şeklindeydi. Ben Haber Müdürlüğü yaptığım dönemde kapım, buradaki gibi, hep açıktı. Şimdi de, ben röportaj yapmak istiyorum diye geliyorlar. Hakikaten röportaj yapmak, bir başkasının dünyasına ışık tutmak, bir başkasının dünyasını büyüteç altına almak bir anlamda. Kolay mı? Basit, ama kolay değil…

Neler yapmaları gerektiği konusuna gelirsek, günümüz insanın en büyük eksikliği okumamak… Ben lise yıllarımda gazete okurdum. O zaman koltuğumuzun altında hep gazete olurdu. Bizim hocalarımız hep, ‘Gazete kültürüyle mi büyüyeceksiniz? Gazete okumayın. Bir şey taşımak istiyorsanız kitap taşıyın’ derdi. Şimdi büyük bir kesim için bırakın kitabı, gazete kültürünü bile takip etme özelliği kalmadı.

Gazete ve dergi okumayı, asla bir okuma faaliyeti olarak saymıyorum. Okumak dendiğinde tek başına kitap akla gelmeli. Okunacak o kadar kitap var ki, burada da önceliklerimizi belirlememiz lazım. Ben hangi alanda olmak istiyorum? Hangi alanda ilerlemek istiyorum? Bu soruları sorarak, o alana ilişkin altyapı oluşturmak, o alana ilişkin yayınları takip etmek gerekiyor…

Ama en az iki alanda kitap okumak lazım. Birincisi eğitimini gördüğümüz alanla ilgili olmalı… İkincisi de herkesin kendine bulduğu farklı bir alan olmalı… Tamam, ben gazeteciyim ama tarihle ilgilenmek istiyorum. İşte matematikçiyim ama bir taraftan da felsefeyle ilgilenmek istiyorum. İnşaat mühendisiyim, ama bir taraftan da resimle ilgilenmek istiyorum gibi kendi alanlarının dışında bir yan alan seçip okumalılar. Üçüncü bir alan olarak belki de, gündemi takip eden, gündemi yansıtan, dünyaya ve Türkiye’ye vizyon veren kitapları okumak gerekiyor.

Ünal Tanık ve on5yirmi5.com sitesinden Pınar Yıldız ve Engin Dinç.

‘OKUMAK, OKUMAK, OKUMAK’

Peki sizin takip ettiğiniz alanlar neler?
Ben söylediğim gibi üç farklı alanda kitap okuyorum. Birinci olarak kendi kişisel gelişimim için okuyorum. İkinci olarak gazetecilik alanında çıkan kitapları takip etmeye çalışıyorum. Üçüncü alan olarak da yakın tarih konusunda okuyorum. Hatta imkanlarım olursa bu alanda uzmanlaşmak için bir takım çabalarım var. Ben üniversitede asistan olarak kalmaya çalıştığım dönemde rahmetlik hocam beni çok farklı bir şekilde yetiştirmişti. Hem yazı, hem de kelime haznesi anlamında iyi bir Osmanlıca öğrenmiştim. Fakülte hayatım boyunca Arapça ve Farsça’ya devam ettim. Bir miktar Rusça öğrendim. Kiril alfabesinden bir kitap çevirmiştim.

Dolayısıyla bunu farklı alanlarda yetişmenin verdiği sorumluluk olarak düşünüyorum. Çünkü Osmanlıca bilen insan sayısı maalesef çok az kaldı. Bizim yüzlerce yıllık tarihimiz bugünün nesli için hiçbir şey ifade etmiyor. Bu yüzden, Osmanlı’ya ait belge ve bilgilerin bugünün insanına ışık tutabilecek hale gelmesini arzuluyorum.

Neler okuduğuma gelince, son dönemde Falih Rıfkı Atay’ın külliyatını yakın tarih babında okuyorum. Çankaya, Atatürk’ün Ağzından Vahdettin gibi kitapları okudum. Hastalığım da okumak için iyi bir fırsat oldu. Hastanede yattığım dönemlerde günde neredeyse 250-300 sayfa okuyabiliyordum.

Mutlaka okunması gerekir dediğiniz kitaplar var mı?
Bu konuda insanların kendi ilgi alanlarıyla şeyler öne çıkıyor. Henkel yayınlarının çıkardığı ve 2004 yılına kadar devam ettirdiği kitaplar var. ‘Dünya nereye gidiyor?’ sorusuna cevap veren kitaplar bunlar. Benim vizyonumu en çok açan kitaplardan biri ‘Pireler ve Filler’ isimli kitaptır. Globalleşme çılgınlığının ne olduğunu anlatması açısından çok önemli…

Yakın tarihi daha iyi anlamak bakımından da, Avni Özgürel’in yeni çıkan kitabı ‘İktidar Oyunu’ çok önemli. Yakın tarih birazcık merak ediliyorsa, onun önemli bir kitap olduğunu düşünüyorum. Birincisi herkesin okuyabileceği, ikincisi de siyasette bugünkü kavgaların perde arkasında neler olduğu sorusuna cevap veren bir kitap. Avni Özgürel hakikaten bizim gazetecilikteki duayenlerimizden biri… Kendi titizliğiyle hazırladığı bir çalışma. Kitapları bu anlamda sıralarsam haksızlık etmiş olurum ama, bu iki kitabın önemi farklı diye düşünüyorum.

Son olarak gençlere bir tavsiyeniz olacak mı?
Gençlere benim tavsiyem; hani NapolyonPara, para, para” demiş ya, doğru alanda “Okumak, okumak, okumak…” Tabi bunun beraberinde de, “Çalışmak, çalışmak, çalışmak…”