“Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu bankaların sınırsız uygulamalarına dur demediği sürece boşanma, intihar, servet kayıpları artık 3. sayfa haberi olmaya dahi layık görülmeyecektir. Çünkü sıradan hal almıştır” diyen Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, önemli açıklamalarda bulundu.
Bireyde zaten var olan tüketme arzusunun, sürekli olarak kitle iletişim araçları ve çeşitli reklamlarla güdülenmesi ile toplum tüketmeyi adeta bir yaşam felsefesi olarak görmeye başladı. Elindeki ile yetinmeyen ve sürekli tüketen böyle bir toplumda da çeşitli sıkıntıların baş göstermesi kaçınılmaz oldu. Bu olgudan yola çıkaran Tüketiciler Derneği Genel Başkanı Nazım Kaya’ya, Türk toplumu nasıl bir tüketici olduğunu ve bunun sonucunda nasıl bir tablonun ortaya çıktığını sorduk.
Tüketiciler Derneği Genel Başkanı Nazım Kaya
Türk toplumu nasıl bir tüketici?
Türkiye tüketicisi; gelir seviyesi AB ve dünya geneline göre düşük olmasına rağmen, hızlı tüketen, teknolojiyi yakından takip eden bir yapı sergilemektedir. Gelirinin yetmediği durumlarda ise borçlanarak bu arzusunu gerçekleştirmeye çalışmıştır. Elbette ülkemiz tüketicisi en iyisini tüketme hakkına sahiptir. Ancak “işten artmaz dişten artar” veya “ayağını yorganına göre uzat” öğütlerini ihmal etmiş durumdayız.
Toplum olarak tüketici haklarını yeterince biliyor ve gerektiğinde kullanıyor muyuz?
Ülkemizde tüketici haklarını düzenleyen mevzuat Dünya standartlarının çok üstünde olup, her tüketici tarafından kolay anlaşılır şekilde düzenlenmiştir. Ancak kul hakkının en çok bahsedildiği ülke olmamıza karşılık en çok ihlalin yaşandığı ülke de Türkiye.
Tüketiciyi bilinçlendirme ve hak arama mücadelelerimiz ile birçok tüketici hakkını arayabilmektedir. Ancak sorunla karşılaşmadan önce haklarımızı öğrenmek noktasında istediğimiz seviyeyi yakalamış değiliz.
Her il ve ilçede bulunan Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri ve Tüketici Mahkemeleri yoğun şekilde çalışmakta olup; birçok tüketici çevresinden veya yaptığımız çalışmalardan edindiği bilgilerle yasal yollara başvurmaktadır.
Tüketiciler Derneği olarak en sık karşılaştığınız şikâyetler hangi alanda?
En çok şikâyet Bankacılık ve haberleşme sektöründen gelmektedir. Kredi kartı aidatları, hesap işletim ücretleri, yüksek komisyonlar, kredi kartı faizleri ülkemizin müzmin sorunları olmuştur. Haberleşmede ise; sabit ücretler, yalın ADSL, GSM sektöründe vaat edilen hizmetlerin yerine getirilmemesi veya sözleşme hükümlerinin şirketler tarafından değiştirilmesi sorunları her eve giren tüketici sorunları olarak karşımızda duruyor.
Toplum, kredi kartları nedeniyle her geçen gün biraz daha çıkmaza giriyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Tasarrufa dayalı tüketim ve bankaların tüketici gelirlerine uygun limit belirlememesi; kredi kartı pazarından pay kapma savaşı olduğu sürece kredi kartı borçları artarak devam edecektir. Halen 40 Milyar TL olan kart borçları, her yıl % 10; takibe alınanlar ise 30 artarak devam etmektedir.
Tüketicinin bütçe çerçevesinde ve gelirine uygun kart kullanmaması, bankaların da faiz geliri elde etmesi nedeni ile daha çok bedeller ödenecektir. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu bankaların sınırsız uygulamalarına dur demediği sürece boşanma, intihar, servet kayıpları artık 3. sayfa haberi olmaya dahi layık görülmeyecektir. Çünkü sıradan hal almıştır.
Kredi kartları dolayısıyla 35 milyon kart sahibinden 10 milyonu icralık oldu. Bu kişilerin nefes alabilmesi için hükümetin acilen ‘Kart Barışı’nı getirmesi istendi. Sizce böyle bir girişim yapılabilir mi?
Yapılmalıdır. 2009 yılında çıkarılan 5915 sayılı yasa ile takipli olan 875 bin kişiye yararlanma hakkı getirildi. Ancak bu kişiler zaten ödeyemez halde olduğu için beklenen yarar sağlanamadı. Halen asgarisini ödeyen ve sayısı 10 milyonu geçen tüketiciye ödeme kolaylığı sağlandığı takdirde bir çok sorun kendiliğinden halledilerek, tüketicinin sicili temizlenecek, ödeme imkanı sunulacak, ekonomiye giriş sağlanacak, icrai işlemler ve tüketiciye maliyeti azalacak ve bankalar da alacaklarını tahsil etme şansı yakalayacaktır. Ancak yüksek faizlerle borçların sarmal halde büyümesi bankalar tarafından cazip görüldüğü için buna yanaşmayacaklardır. Bu durumda siyasi iktidarın toplum yararını düşünerek iradesini ortaya koyması gerekmektedir.
Tüketiciler Birliği olarak banka kredisi alacaklara bazı uyarılar da bulunmuştunuz. Bu konuda karşılaşılan sorunlar neler? Nelere dikkat edilmeli?
Banka kredileri ile ilgili çok cazip görülen teklif ve reklamlar yapılmaktadır. Artık evde kahve yudumlarken bankaya borçlanma kolaylığı getirildi. Tüketiciler yatırım amaçlı ( konut, taşıt) borçlanma haricinde tatil, ihtiyaç vb borçlanmalara girmemelidir. Tasarruf yapamayan tüketici kredili konut alarak tasarrufa gidebilir. Kaldı ki kredi ödenemediği takdirde borcu kapatabilecek bir değer vardır elimizde. Oysaki ihtiyaç kredilerinde elde kalan sadece banka borcudur.
Elimizde varken harcamak, mümkünse tasarruf yapmak; zor zamanda ise borçlanmandan hayatımızı sürdürmek zorundayız. Heveslerle yapılan borçlanmaları gözyaşı ve hüzünlerle ödemek zorunda kalmamalıyız.
Bütün bunlara rağmen kredi kullanmamız halinde dosya masrafı, faiz oranı ve toplam ödeyeceğimiz bedellere dikkat etmemiz gerekecektir. Günümüzde düşük faizli tekliflerde dosya masrafları ile maliyet artmaktadır. Dolayısı ile tüketiciler, sözleşmeyi imzalamadan önce toplam ödeyeceği bedeli bilmek hakkına sahiptir. Bir kilo sebze için kalite ve fiyat araştırması yaparken, yüklü borçlanmalarda sadece bankaya güvenmek en büyük yanılgımızdır.