Futbol tehdit altında

Spor Güncel
Futbolseverlerin 96 günlük hasreti bugün sona eriyor. Süper Lig’de 2012-2013 sezonu, saat 21.00’de oynanacak Eskişehirspor-Akhisar Belediyespor karşılaşmasıyla başlayacak. Ancak dostluk ma...
EMOJİLE

Futbolseverlerin 96 günlük hasreti bugün sona eriyor. Süper Lig’de 2012-2013 sezonu, saat 21.00’de oynanacak Eskişehirspor-Akhisar Belediyespor karşılaşmasıyla başlayacak. Ancak dostluk maçlarındaki görüntüler, tribün olayları, sahadaki gerginlik ve ekranlardaki yorumcu atışmaları, geçmişten hiç ibret alınmadığını gösteriyor.

Süper Lig’de yeni sezon bugün başlıyor. Her zaman olduğu gibi futbolun içerisinde yer alan veya bu oyuna sadece taraftarlık yönünden bakan çevrelerden dostluk mesajları yağıyor. Hemen herkes sporun dostluk, barış ve kardeşlik olduğunu söylüyor. Ancak ilk hafta karşılaşmaları henüz oynanmadan ortaya çıkan tablo, geçmişteki görüntülerin tekrarlanacağı izlenimi veriyor. Dostluk maçlarında bile meşaleler yakılıyor, kavgalar çıkıyor. Futbolcular hakeme saldırıyor. Yöneticiler sürekli birbirlerini suçlayıcı ifadeler kullanıyor. Kulüplerin internet siteleri demeç savaşlarında kullanılıyor. Televizyon programları da eski alışkanlıklarını bırakmış değil. Ekran dili çok sert ve bazı yorumcular, taraftarı alenen kin ve nefrete sevk ediyor.

Geçen hafta sonu Galatasaray ile Fenerbahçe, Erzurum’un ev sahipliği yaptığı Süper Kupa finalinde karşılaştı. Derbi öncesi Erzurum halkına yakışır bir centilmenlik tablosu vardı. Fakat ne zaman Galatasaray golü attı, saha karıştı. Güvenlik zaafı sebebiyle içeri sokulan meşaleler tribünleri yangın yerine çevirdi. Etrafı duman kapladı. Fenerbahçe’nin golü geldiğinde de benzer görüntüler oluştu. Hatta yanan meşaleler rakip takım taraftarlarının üzerine atıldı. Hakem müsabakayı durdurup tatil etmeyi düşündü ama, ‘Türkiye’de böyle şeyler pek olmadığı için’ zorlu randevu devam etti. Kısacası derbi yine bildik görüntülerle tamamlandı.

Bu tür olaylar geçen yıl da yaşanıyor ve genelde şike sürecine bağlanıyordu. Futboldaki kaos ortamının taraftarları da gerdiği iddia ediliyordu. Ne var ki Erzurum’da değişen bir şeyin olmadığı anlaşıldı. Birkaç gün önce İzmir’de Altay ve Göztepe takımlarının taraftarları sözde dostluk maçına adeta kavga ederek çıktı. Üstelik elinde pala bulunan üç holiganın yol açtığı dehşet görüntüleri de hafızalara kazındı.

Yasalar çıkarılsa da önlemler artırılsa da ülkemizde spordaki şiddetin önüne geçilemiyor. Stadyumlardaki tehlike de giderek büyüyor. Bakalım yeni sezonda değişen bir şey olacak mı?

GÖRÜŞLER

Suat Kılıç (Gençlik ve Spor Bakanı): Kanunlar herkese eşit şekilde uygulanacak
Futbol yüz binleri stadyumlara, milyonları ekran başına topluyor. Bütçeler büyük, harcama kalemleri yüksek. Yüksek maliyetli transferler rekabeti daha da acımasız bir boyuta taşıyor. Her takım kazanmak zorunda. Her ekibin hedefi şampiyonluk ve Avrupa kupaları. Maliyetin finansmanı için buna ihtiyaç var; ancak sonuca ulaşmak için gerilime gerek yok. Futbolcu sahaya çıkar, mücadelesini verir. Taraftar da tribünde desteğini. Maç biter, hayat normale döner. Bir futbol maçına varlık-yokluk meselesi olarak bakmanın kimseye bir faydası yok. Radikalizm, holiganizm gibi kavramlar Türk futbol seyircisiyle birlikte anılmamalı. Kimden ve nereden gelirse gelsin, kanunsuzluk karşısında kanunlar herkese eşit bir şekilde uygulanacak. Meclis, 6222 sayılı yasayı bir kenarda dursun diye çıkarmadı. Şiddete yol açanın, düzeni bozanın, huzursuzluk kaynağı olanın yaptığı, yanına kâr kalmasın diye çıkarmıştır. Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu adına yürütmekte yükümlü olan merciler bellidir. Mülkî amirler, emniyet müdürleri, hakim ve savcılarımız tereddütsüz bir şekilde 6222 sayılı yasadan gelen yetkilerini kullanacaklardır. Uygulamada eşitlik ve adalet prensibi asla terk edilmemeli. Kanun hükümleri bazı illerde harfiyen uygulanır, bazı yerlerde yasa yokmuş gibi davranılırsa adalet duygusu sarsılır.

Selim Koray (TFF Yönetim Kurulu Üyesi): Tek çözüm kameralar ve karakolda tutmak
Tribündeki şiddet olaylarını önlenmek için dünyadaki ilk ciddi girişimi İngiltere yapmıştı. Heysel Faciası’nın ardından Margaret Thatcher’ın Lord Taylor’a hazırlattığı raporu ile holiganlar kameralar ile tek tek tespit edilmişti. Şimdilik tek çare olarak bu yöntem görünüyor. Maç içinde yapılan anonslar sonuç vermedi. Yine aynı şekilde saha kapama ve kulüplere verilen para cezalar da çare olmadı. Centilmen lig de işe yaramadı. Her adamın başına polis dikmek de olmaz. Belki takım kaptanları maçtan önce devreye girerek tansiyonu düşürebilir. Fakat bana göre en caydırıcı yöntem kameralarla olay çıkaranları belirlemek ve onları maç günü karakolda tutmak.

Av. Memduh Oğuz (Futbol Federasyonu Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu Üyesi): Basın, spekülatif haberlerden kaçınmalı
Disiplin hukuku ile yargılamanın amacı ayrıdır. Cezalar standartlaşmalı, disiplin talimatları sık sık değiştirilmemeli. Çıkar amaçlı suç örgütleri taraftarlara baskı yaparak sporda şiddeti körüklüyor. Şiddetin önlenmesi için basının spekülatif haberlerden uzak kalması çok önemli.

Naci Arkan (TSYD Başkanı): Sporda şiddetin güçle önlenemeyeceği açık
Spor mahkemeleri kurulmadan şiddet yasası çıkartılmasını yanlış buluyorum. Sporda şiddet de bu yasalarla önlenemez. Günümüzde bazı kulüp başkanları ve yöneticiler, oturdukları koltuğu sağlamlaştırma adına tribünleri kullanıyor. Şiddetin güçle önlenemeyeceği de çok açık. Türkiye Futbol Federasyonu bünyesindeki kurulların çelişkili kararları da güvensizlik oluşturuyor.

Ahmet Çakır (Spor Yazarı): Sorunları çözmek istediğimiz bile şüpheli
Bu gibi sorunları çözebilmek için işe baştan sağlam girmek gerekiyor. Bizse hep yarım yamalak işlerle çözüme gitmeye çalışıyoruz. Ayrıca, çözüm için gerekli yasa, yönetmelik ve kuralların uygulanması, bazı canların yakılması noktalarında süreklilik kazanmış bir gevşeklik söz konusu. Gerçekte bu sorunu çözmek istediğimiz bile kuşkulu. Sadece çözmek istiyormuş gibi görünerek bir sonraki olaya kadar zaman kazanmaya çalışıyoruz.

Zaman