Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav’dan futbol gündemine bomba gibi düşecek açıklamalar yaptı.
Hürriyet Gazetesi’nde yer alan röportajında, iki kez şike teklifi aldığını ileri süren, ancak takım adı vermeyen Cavcav, bu takımları NTV Spor’da açıkladı.
Cavcav, Antalyaspor ve Bursaspor’dan şike teklifi aldıklarını ve bu teklifleri kabul etmediklerini söylerken, kendi kabul etmedikleri şike teklifini iki futbolcularının kabul ettiğini öğrendikleri an ise bu futbolcuları kulüpten kovdukları söyledi.
İşte İlhan Cavcav’ın açıklamaları:
“Antalyaspor’un yönetim kurulunda bulunan benim de çok saygı duyduğum bir arkadaşım, Antalyaspor son maçımızdı, Mesut Bakkal antrenördü. Son maç olması nedeniyle Bakkal antrernörlüğü bıraktı. Bu arada hem Rizespor, hem Gaziantepspor hem de Denizlispor, üçü de kritik durumdalardı. Bu üç kulüp başkanı bilhassa Gaziantepspor başkanı İbrahim Kızıl bana telefon ederek antrenörün işi bırakmaması gerektiğini ifade etti. Bakkal’ın, kesinlikle ben görev yapmayacağım demesi üzerine Kızıl, ben gönderirim bunu (Mesut Bakkal) dedi. Ben de “Sen gönderebiliyorsan takımın başında gitsin” dedim. Fakat gitmedi. Hiçbir sebep de söylemedi. Bunun üzerine bütün teknik adamlar da istifa etti. Yardımcı antrenör olarak Mustafa Kaplan diye bir hocamız takımın başındaydı ve bir de menajerimiz Cem Onuk takımın başında yer aldı. Bana ismi lazım değil bir arkadaşım bir rakam telafuz etti. Ben de para ve paranın miktarının önemli olmadığını, spor hayatımda böyle bir alışveriş yapmadığımı, bunu herkes bilir, bir defa daha vurguladım.”
“TEKLİF 400 BİN DOLARDI”
“Böyle bir parayı kabul etmeyeceğimi söyledim. Antrenör de yokken, takımda bir moralsizlik vardı. Maç primi 75 bin liraydı brüt olarak. Sporcu arkadaşlarımı topladım ve durumu izah ettim. Kaybetmemiz durumunda hem Rizespor hem de Gaziantepspor hem de Denizlispor tarafından “Gençlerbirliği maçı sattı” ibaresi işleneceğini bunun da hem Gençlerbirliği hem de benim spor kariyerime leke düşüreceğini, ancak futbolda yenmenin de yenilmenin de olduğunu, mutlak bir şey olmadığını, fakat ben futbolcuların bu maçı şerefi haysiyeti için oynaması gerektiğini, primleri de arttırmadığımı çünkü prim için değil şeref için sahada olacağımızı ifade ettim. Futbolcularımız da gitti ve aslanlar gibi mücadele ederek maçı 3-0 kazanıp üzerimizden şaibeyi atmamızı sağladı. 400 bin dolar para almadığımız için ve böyle bir sonuca ulaştığımız için bundan her zaman onur duydum.”
BU FUTBOLCULAR KİM?
“Biri Zladko diğeri de Halil İbrahim, meşhur Halil İbrahim. Maalesef öyle bir enteresan bir durum oldu. Nenim futbol hayatım 33’üncü seneye giriyor. Ben, futbola ihanet edenlerin sonunun acı olduğunu yaşarken görüyoruz. Nitekim bugün işittiğime göre ki üzülüyorum Halil İbrahim gibi bir futbolcunun, Türk futboluna büyük emeği geçen birinin ekmeğe muhtaç durumda olduğunıu üzülürek işitiyorum. 85-86 yılında Bursaspor’dan 50 milyar lirayı almadım, bunlar, 15 milyon liraya bu iki futbolcu maçımızı satarak Bursaspor ile Ankara’da bir beraberlik alarak Bursaspor’u ligde bırakmışlar. Bunlar da bizim elimizde olmayan olaylar. Fakat hayatta hiçbir şey gizli kalmıyor. Önemli olan bugün bu gibi hadiselerin su yüzüne çıkmasında ben zarar değil yarar görüyorum. Çünkü bunlardan ibret alıp ülkemizde de futbolun dünyada olduğu gibi daha temiz oynanamasını sağlamak ancak bu şekilde olur. Bu ancak bu olayların ortaya çıkmasıyla olur. Bunlar gizi kapılar adrdından örtülüp giderse üzülerek ifade edeyim, bu olaylar da aynen devam eder.”
FUTBOLCULARI NEDEN GEÇ KOVDU?
O oyuncuları yollamamızın sebebi şöyle gerçekleşti. Bursaspor olayında, maçın bitmesine 15 dakika kala takım 2-1 galip. Son 15 dakikada bir gol yedik maç 2-2 oldu. Ondan sonra Bursaspor’un 2-2 ile ligde kalma durumu söz konusu oldu. Biz o ana kadar o maçın 15 milyon karşılığında satıldığını bilemezdik. Ta ki 1 yıl sonra TFF Yönetim Kurulu’na girdiğimizde, Yönetim Kurulu’nda yapılan bir sohbette “50 milyonu almadın ama ben bu işi 15’e halletim” diyen bir kulüp başkanı ifadesiyle olaylar su yüzüne çıktı. Olayların üzerinden zaman geçmişti ama bu futbolcular damgalandı, isimleri belirlendi. Ve ikisi de özellikle Gençlerbirliği’nden dışarıya atılarak diskalifiye edildi.”