AB üyesi ülkelerin tamamı ortak kararla usulsüzlüğe ‘dur’ derken, FIFA ve UEFA kuralları harfiyen uygulanıyor. Teşvik ve şike, vergi kaçırmakla eşdeğer tutuluyor. Caydırıcılıktan ötürü Danimarka’da şike davasının hiç olmadığını belirten federasyon yetkilileri, Türkiye’deki olayı ‘vahim’ olarak nitelendiriyor.
Futbolda şike ve teşvikle mücadelede Avrupa ülkeleri, skandala karışan takımlara tolerans göstermiyor. Marka değeri yerine ‘temiz futbol’ prensibi benimseniyor. AB üyesi ülkelerin tamamı ortak kararla şike ve teşvike ‘dur’ derken, FIFA ve UEFA kuralları harfiyen uygulanıyor. Teşvik ve şike, vergi kaçırmakla eşdeğer tutulup, cezalar can yakıyor. Sadece İngiltere’de oyuncuların kendi takımlarının dışındaki maçlarda bahis oynaması yasalken diğer ülkelerde futbolcu, hoca ve yöneticilere bu imkân tanınmıyor.
Şikeye taviz vermeyen ülkelerin başını Danimarka çekiyor. 2008 yılında Danimarka Futbol Federasyonu, ‘şikayet hattını’ kurarak dünyada bir ilki gerçekleştirdi. Herhangi bir taraftar veya oyuncu bir maçtan şüphelendiğinde bu hattı arıyor. Gelen ihbarlar titizlikle inceleniyor. Cezalar, sadece federasyonla sınırlı kalmıyor. Şikeye karışan kulüp ve futbolcular hakkında ceza yasasının ilgili maddesinden dava açılıyor. Caydırıcılıktan ötürü Danimarka’da şike davasının hiç olmadığını belirten federasyon yetkilileri, Türkiye’deki olayı ‘vahim’ olarak nitelendiriyor. Bir yetkili, "Aynı durum bizde olsaydı, federasyon iki haftada kararını verir, cezalar kesilirdi. Biz mahkemenin kararını beklemeyiz. Mahkeme suçsuz bulsa bile karar değişmez." diyor.
Türkiye’de 3 Temmuz’da başlayan şike davalarının benzerlerini Avrupa’da görmek pek mümkün değil. Elbette İtalya hariç. Avrupa’da şike ve teşvikle maç sonucunu değiştirme denildiğinde akla ilk ‘Çizme’ geliyor. Öyle ki bu ülkede şikeyle şampiyonluğa ulaşmanın tarihi, 1927’ye kadar uzanıyor. Torino-Juventus derbisinde Juveli defans oyuncusu Luigi Allemandi’nin 50 bin liret aldığını tespit eden federasyon, Torino’nun şampiyonluğunu iptal ederken, ‘şikeci’ Allemandi’ye ömür boyu futboldan men cezası verdi. Ancak bu ceza, oyuncunun af dilemesiyle bir yıl sonra kaldırıldı. Torino’yla başlayan bu gelenek, Milan ve Juventus tarafından devam ettirildi. Bu kulüplerin büyüklüğüne ve marka değerine bakılmaksızın şampiyonlukları ellerinden alındı, bir alt lige düşürüldü.
İTALYA’YI ‘TEMİZ AYAKLAR’ TEMİZLEDİ!
İtalya, 1980’li yıllarda ‘Totonero’ (Kara Loto) skandalıyla da sarsıldı. Her sokakta, köşe başında milyonlarca İtalyan’ın oynadığı totonero, futbolcuların da ilgisini çekti. Birçok takım ve ünlü futbolcunun adının karıştığı skandal, 1980’de patlak verdi. Paolo Rossi, Enrico Albertosi gibi yıldızların, totoneroya para yatırıp ardından formasını giydikleri ekiplerde skorları buna göre manipüle ettikleri anlaşılınca, bu futbolcular 2 ila 4 yıllık cezalara çarptırıldı. Totonero şikesine karıştığı gerekçesiyle Milan ve Lazio, Serie B’ye gönderildi. Avellino, Bologna ve Perugia ise 1980-81 sezonuna -5 puanla başlatıldı. İtalya, yakın tarihte ‘Temiz Ayaklar’ operasyonunu gördü. Futbol tarihinin en büyük şike çalkantısının ardından iki şampiyonluğu elinden alınan Juventus, Serie B’ye düşürülerek cezası katlandı. Milan, Lazio, Reggina ve Fiorentina’nın puanları silinip söz konusu takımlar yeni sezona eksi puanla başlatıldı. 25 zanlıdan 18’i müsabakalardan ömür boyu men ve 80 bin Euro’ya kadar cezalandırıldı. Juventus Başkanı Luciano Moggi, eski CEO’su Antonio Giraudo ve eski Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu Başkan Yardımcısı Innocenzo Mazzini’ye ‘ömür boyu men’ geldi. Antonio Giraudo 3, Paolo Dondarini 2, Tulio Lanese 2,5 yıl hapis yattı.
FRANSA’DA FEDERASYON AFFETMEDİ
Benzer bir durum Fransa’da da yaşandı. Marsilya 1986’da başkanlık koltuğuna oturan Bernard Tapie’yle altın günlerini yaşarken 1992-93’teki şike skandalı, başarıların üzerine gölge düşürdü. Marsilya’dan Jean-Jacques Eydelie’nin, Milan’ı yendikleri Şampiyonlar Ligi finali öncesi Valenciennes’le yapılan lig karşılaşmasında rakip takımdan Jacques Glassmann, Jorge Burruchaga ve Christophe Robert’la temasa geçtiği, oyuncuların sakatlanmaması ve kaybetmeleri için şike teklif ettiği ortaya çıktı. Davanın sonuçlandığı 1994’te Marsilya 2., Valenciennes 3. ligin yolunu tuttu. Dava sonuçlanmadan, Marsilya’nın 1992-93 sezonu lig şampiyonluğu, 1993 UEFA Süper Kupa ve 1993 FIFA Kıtalararası Kupa şampiyonluklarının yanı sıra Devler Ligi’ne katılma hakkı UEFA tarafından elinden alındı. Tapie 8 ay hapis yattı.
Portekiz’de de şikeye karışan Porto, Boavista ve Union de Lleria’ya federasyon acımadı. İtalya, Fransa ve Portekiz dışında Avrupa kulüplerinin isminin direkt anıldığı şike davalarına rastlanmıyor. Bunun yerine kamuoyunu, bahis oynayan futbolcular ve hakemler meşgul etti. Almanya’da 2005 yılında, 2. Lig hakemlerinden Robert Hoyzer’in merkezinde durduğu bir olay cereyan etti. Hoyzer’in Hırvat çetesi lideri Ante Sapina ile düzenli toplantılar yaptığı belirlendi. Sapina ile Hoyzer ve eski futbolcu olan iki kardeşi de Almanya’da 23 maçta yaklaşık 2 milyon Euro tutarında şike yaptıkları gerekçesiyle 35 aya kadar çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı.