Bisikleti nerede kullanmayı düşünüyorsunuz? Şehirde mi, doğada mı, uzun asfalt yollarda mı? Bisikleti ne amaçlı kullanmayı düşünüyorsunuz? Ulaşım aracı olarak, gezmek eğlenmek için..21 Vites, 10 vites, CroMoly, Alüminyum,KARBON , TXR, Shimano, Rapid Fire sözcüklerini duymuş, kafanız karışmış ve çaresiz kalmış olabilirsiniz.
Bisiklet alacaksınız ama hangisi? İlk karar vermeniz gereken hangi tür bisikletin size daha uygun olduğudur. Öncelikle tüm bu bilgileri size sağlıklı bir biçimde sunabilecek bir satıcıya ihtiyacınız olacak. Dağ bisikleti, tur bisikleti, yarış bisikleti (yol bisikleti) olarak üç ana grupta anlatacağımız bisiklet türlerinden birini seçtikten sonra dikkat etmeniz gereken en önemli nokta bisiklet kadrosunun size uygunluğudur. Bunun ideal ölçüsü ise şudur: Ayaklarınız yerde, bisikletin üst borusu üzerinde durduğunuz zaman boruyla aranızda dağ bisikletinde en az 3-4 cm, yarış ve tur bisikletlerinde 2,5 cm boşluk olması gerekir. Kadro boyu, bisikletin diğer ölçüleri arasında en fazla önem taşıyandır. Bisikletin marka ve modeline göre değişen fiyatlar, genellikle hafiflik, sağlamlık, kullanım kolaylığı-güvenliği ile doğru orantılıdır. Şimdi size en uygun bisikleti saptayalım.
DAĞ BİSİKLETİ : Dağ bisikleti, doğayı, zarar vermeden keşfetmek için en uygun araçtır. Tüm dağ bisikletlerinin jantları 26 inçtir. Lastikleri genellikle kalın dişlidir. En çok kullanılan Lastik ölçüsü 26×1.95 tir. istendiğinde daha ince, dişsiz, asfalt yollara uygun Lastikle değiştirmek mümkündür. Frenler “cantilever” tipidir. iyi bir fren sisteminde fren pabuçlarının janta olan konumu 4 yönde kolaylıkla ayarlanabilir olmalıdır. Dağ bisikletlerinin kadrosu diğer tip bisikletlerde olduğu gibi. çelikten, alüminyumdan, karbondan, titanyum veya bu malzemelerin karışımından yapılabilir. Ancak en yaygın malzeme çelik ve çelik alaşımlardır. Bu alaşımlardan en yaygını da CroMoly çelik olanıdır. Vites sisteminde 12, 18, 21 veya 24 vites kombinasyonu bulunur. Rublede (arka dişli grubu) 6, 7 veya 8 dişli, ön aynada ise 3 dişli bulunur. Fakat bazı bisikletlerde ön aynaya 4. Dişli de gerekebilir. Gidon genellikle düz yada arkaya doğru hafif eğimlidir. Vites kolları gidon üzerinde veya altında olabilir..
TUR BİSİKLETİ: Genelde 12, 18, 21 vitesli, yarış bisikleti gidonlu, 28 yada 700 C tekerli, kalınca, sağlam görünüşlü kadroya sahip, çamurluklu ve ön-arka bagajlı uzun yol için tasarlanmış, genellikle çelik, bazen de alüminyum kadrolu, kullanımı rahat bu bisikletlerle uzun asfalt yolları yutmaya hazırlanın.
HIBRID (MELEZ) : Son yıllarda ortaya çıkan melez bisikletler dağ bisikletinin sağlamlığı, güvenliği ve konforu yarış bisikletinin hafifliği, ataklığıyla birleştirilmiştir. Düz yada hafif yükseltilmiş gidon, 28 ” jant ince fakat dişli Lastikler, en az 18 veya 21 vites en önemli özellikleridir. Şehir içi veya çok bozuk olmayan toprak yollarda idealdir.
Bisiklet-insan ahengi üzerine söylemiş sevdiğim bir laf var; “Bir organizmayla, ona uyumlu duruma getirilmiş bir mekanizma arasında, başka hiçbir yerde benzer başarıya ulaşmış bir ilişki yoktur.”
Sanıyorum bahsedilen görüşe hepimiz katılıyoruz. Öncelikle dikkatinizi insana değil de, üzerinde devinilen bisiklete yöneltmenizi istiyorum. Tarihsel gelişimine göz attığımızda, yüzyıllar önceki ademoğlunun fiziksel yapısıyla, günümüzün insanları arasında küçük farklar var. Oysa bisikletin formu sürekli değişime uğratılarak, sürücü ile ideal uyumu yakalayabilecek tasarımlar yaratılmaya çabalanmış.
1900′lerin başına gelindiğinde, bisikletin geçerli temel biçimini aldığını gözlüyoruz. Bu dönemden günümüze uzanan devrede, tasarımcılar, iki tekerlekli aletin temel konstrüksyonu üzerinde detaylı çalışmalar yapmışlar, kas gücünün bir dizi teknik adımla daha da verimlileştirilmesine uğraşmışlar.
Tabii bu hummalı faaliyetler sırasında, bisiklet üzerinde yapılan geliştirmelerin tek başına bir şey ifade etmeyeceği, insan vücudunun ölçülerinin de, efektif sürüş için dikkate alınması gereken bir bileşen olduğu fark edilmiş.
Başlangıçta sadece cinsiyet farklılığı temel alınarak, kadınların erkeklerden daha dar omuzları, daha küçük göğüs kafesleri, daha kısa gövdeleri, daha geniş ve eğik leğen kemikleri, daha kısa kolları, daha küçük elleri ile ayakları olduğu varsayılarak, onlara özel bisikletler dizayn edilmiş. Ama bakmışlar ki iş bununla bitmiyor; aynı boyda ve hatta eşit kiloda olsalar da, kişilerin vücut uzantıları ve orantıları farklılık gösterebiliyor. ‘Çiftteker Guruları’ çareyi, kullanıcıya uygun bireysel bisiklet ölçüsünü ve ideal sürüş pozisyonunu bulabilmek için sihirli yöntemler ve formüller aramaya girişmekte bulmuşlar.
Tam bu dava kotarıldı diye düşünülürken, bisikletlerin değişik amaçlar için kullanılmaya başlanması ve dağ bisikletlerinin piyasada patlamasıyla, “kullanım amacına göre sürüş pozisyonu” denen bir bileşen daha peydahlanmış. Başka bir deyişle; bir yol yarışçısının, triatletin, pist yarışçısının, BMX sürücüsünün, iniş (downhill) binicisinin veya bir dağ bisikletçisinin sürüş pozisyonlarının farklılık göstermesi gerekliliği belirmiş.
Doğal olarak tasarlanan her gelişme projesi, olayın sağlık yönü de hesaba katılarak gerçekleştirilmiş. Uygun bisiklet seçimi, sağlayacağı konfor dışında sakatlanmaları önlemeye yardımcı olacağı için çok önemli. Yanlış ölçüde veya kötü ayarlanmış bir bisikleti kullanmak, sürücü sağlığı için küçümsenmeyecek riskler (erkeklerde iktidarsızlık gibi) taşıyor. Olayı uzattığımın farkındayım. Ama konunun giriftliğini ve içinden çıkılmasının zorluğunu kavrayabilmeniz için belli başlı bilgileri vermek istedim.
Günümüzde farklı bisikletçi ekolleri, uygun bisikleti ve ideal sürüş pozisyonunu yakalayabilmek için değişik formüller ve yöntemler öneriyorlar. Aralarından mantıklı bulduklarım ve edindiğim tecrübeleri harmanlayarak, sizlere önerilerde bulunmaya gayret edeceğim.
Uygun bisikleti ve ideal sürüş pozisyonunu keşfetmek biraz zahmetli ve zaman alıcı bir süreçtir. Çünkü sürücünün anatomisi, form seviyesi ve esnekliği, sürüş tekniği ve stili, bisiklet üzerindeki en iyi pozisyonu bulmayı etkiler. Vücudumuzun bisiklet üzerindeki pozisyonu, sürüşümüze direkt tesir eder. Gücün pedallara verimli şekilde iletilmesi ve bisiklet üzerindeki duruşun rahatlığı, daima sürüş pozisyonun uygunluğu ile ilintilidir.
Bisiklet seçimindeki iki ana kriterimiz ‘Konfor’ ve ‘Performans’ olmalıdır. Bu iki kriterin arasındaki denge, bisikletin kullanım maksadına göre farklılaşır. Bisiklet satın almadan önce kendinize sorun, “Bisikletimle ne yapmak istiyorum?”, “Bu aleti nerelerde, ne amaçla kullanacağım?”. Örneğin bir pist yarışçısı, bisiklet üzerinde ne kadar rahat oturacağıyla pek ilgilenmez. Zaten yarış boyunca, taş çatlasa, kabası seleye 5-10 saniye değer. Tersine, bisikletli uzun yol gezginleri, günün 5-10 saatini sele üzerinde oturarak geçirirler. Doğal olarak onların ilgilendiği, ne kadar hızlı yol kat edebileceklerinden çok, konforlu sürüş yaparken yol manzaralarının keyfine varmaktır.
Aslında ülkemizden de çarpıcı bir örnek verebiliriz. Son dönemin pek popüler çift amortisörlü, enli ve kalın dişli tekerlekli, motosiklet benzeri iniş (down hill) bisikletlerini, şehir içinde kullanan sürücülere rastlıyorum. Halbuki yapıları tamamıyla dağlardan, bayırlardan yokuş aşağı inebilmek için tasarlanan bu modelleri asfalt caddelerde pedallamak, işkenceden başka bir şey değildir.
Sürüş esnasında vücudun üç bölgesi bisikletle temas eder; eller, kalça ve ayaklar. Bisiklet üzerindeki konfor ve verimliliği, bu üç bölgenin oransal pozisyonları belirler.
Bisiklet seçimi hakkında söylenen yalan-yanlış pek çok laf var. Bu yüzden duyduğunuz veya okuduğunuz şeyler konusunda ihtiyatlı olun. Yazımın bu bölümünde, fazla detaya girmeden, uygun bisiklet seçiminin temel prensiplerine değineceğim. Şimdilik fiyatları makul seviyedeki bisikletleri baz alacağım. Çünkü üst-sınıf, pahalı bisikletlerin seçimi, nasıl sürüş yapacağınıza ve sürüş stilinizi nasıl geliştireceğinize karar verebilecek deneyimi kazandıktan sonra yapılmalıdır.
Bir kere; ucuz fiyatlı, garantisi ve servis hizmeti olmayan, yeniyken bile düzgün çalışmayan ve bir türlü ayar tutmayan bisikletlerden uzak durun. Ayrıca bisiklet seçmek, ille de yeni bir bisiklet almak anlamına gelmez. Özellikle bu aktiviteye yeni başlayacaksanız veya uzun bir aradan sonra yeniden bisiklete binmeye karar verdiyseniz, bir yerlerden bisiklet ödünç almak veya eski çifttekerinizi sınamak iyi bir fikir olabilir. Böylece kendi sürüş stiliniz ve bisiklete uyumunuz hakkında bilgi sahibi olup, yeni almayı planladığınız bisikletin, gerçekten istediğiniz bisiklet olmasını güvence altına alabilirsiniz.
Makul fiyat seviyesindeki bisikletleri üç ana grupta toplayabiliriz; hizmet bisikletleri, dağ bisikletleri ve yol bisikletleri. “Hizmet Bisikletleri” bunların arasında en ucuz olanıdır. Ülkemizde, Hindistan’da ve Çin’de en çok satılan bisiklet modelidir. Kısa mesafeler arası ulaşım ve çoğunlukla hafif yükler taşımak için kullanılırlar. Ağırdırlar, dayanaklıdırlar, kısa gezintiler için konforlu, uzun mesafeler için rahatsız ve hantaldırlar. Bisiklet sürüşünün temel öğeleri hizmet bisikletiyle öğrenilebilir, fakat biraz bilinçlenmeye başladığınızda daha iyi bir bisikletin değerini anlarsınız. Genelde şehir içi kullanım için tercih edilse de, ağırlığı ve verimsizliği, trafik içinde manevra kabiliyetinizi kısıtlar.
Yükseltilmiş geniş gidonlu, yaylı yumuşak seleli, yük veya insan taşımaya elverişli bagajları, çelik çamurlukları ve lastik tırtıllı pedalları olan bu klasik bisikletler ülkemizde vites sistemi ile donatılmazlar. Avrupa’daki versiyonları ise 3, 4 veya 7 viteslidir ve genelde arka tekerlek göbekleri kontra fren tertibatlıdır. Büyük şehirlerimizde hizmet bisikletleri lokantalar, paket servisi yapan
yerler arasında çok popülerdir. Kırsal bölgelerde ise, bağ-bahçe işleriyle uğraşanlar tarafından, hem ulaşım, hem de taşıma hizmeti görmek üzere tercih edilirler. Bahsettiğim amaçlar için bir araç alacaksanız, “hizmet bisikletleri” doğru seçimdir.
“Dağ Bisikletlerinin” düz gidonları, tatlı-sert seleleri, iki haneli vites sayıları, genelde geniş metal-plastik karışımlı pedalları, (biraz üst seviyeli modellerde bu pedallar ayak tutma bantlı veya mekanizmalı olabilir), daha küçük kadroları ve çamurlu-taşlı-topraklı yüzeyler için tasarlanmış tırtıklı ve şişman lastikleri bulunur.
Çoğu kişi dağ bisikletlerini; konforlu beden duruşu ve sürüşü sağlanabildiği, engellerin ve çukurların üzerinden zarar görmeden geçilebildiği, dik tepeleri aşmak için geniş-menzilli vites seçeneği sunduğu ve hasarlara karşı dirençli lastiklerle donatıldıkları için, günümüzün hizmet bisikletleri olarak görüyorlar. Belki ülkemizin her türden tümsek, çukur ve hendekten geçilmeyen, berbat yol koşulları için bu düşünce mantıklı sayılabilir. Ancak sürüş sırasında dik vücut pozisyonu alınması ve kullanılan kalın tırtıklı lastikler gibi ana karakteristikler, yol açtıkları aşırı rüzgar direnci ve yol tutuş rezistansı sonucunda dağ bisikletlerini, şehir içinde ihtiyaç duyulan uzun sürüşler için elverişsiz kılarlar.
Amacınız asfalt yollar dışındaki arazi şartlarında, patikalarda, dağlarda ve bayırlarda sürüş yapmak ise, dağ bisikleti doğru seçimdir. Ancak şehir içinde bu tür bisikletleri, özellikle de ön maşası ve kadrosu amortisörlerle donatılmış ve dış görünüşleri motosiklete benzeyen iniş (down-hill) bisikletlerini kullanmak işkenceden başka bir şey değildir.
Dağ bisikletleri çoğunlukla çamurluksuz satışa sunulurlar. Eğer satın almaya karar verirseniz, bisikletiniz çamurluk ve bagaj takmaya uygun olup olmadığını, satıcıya mutlaka sorun. Yağmursuz ve çamursuz yaz günlerinde her şey toz pembedir. Lakin havalar biraz bozulup, yollar ıslandığında çamurluğun kıymetini anlarsınız. Bagaj ne işe yarayacak diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Bisikletle bakkala kadar, ekmek-gazete almaya gidip, dönüş yolunda aldıklarınızı nereye koyacağınızı bilemediğinizde, beni hatırlarsınız…
“Yol bisikletleri”, ya da ülkemizde telaffuz edildiği şekliyle “yarış bisikletlerinin” belirgin özellikleri; damla biçimli eğik gidonları, yaysız ince uzun seleleri, orta seviyeli modellerde 10 ila 21 hızlı vites donanımları, kilit mekanizmalı veya kayışlı pedalları ve dar lastikleridir.
Yol bisikletleri, kuşkusuz, asfalt ve düzgün yollarda kullanım için üstün nitelikli tasarıma sahiptirler. Eğik gidonları yol şartlarına göre değişik pozisyonlarda sürüş yapmayı olanaklı kılar. Seleleri, bacaklara sürtünmeden vücudu destekler, yaysız olmaları da sarsıntıyı ve güç kaybını engeller. Dar lastiklerinin düşük yol tutuş rezistansları vardır, ve modern malzemeler sayesinde hasara karşı yeterli dirence sahiptirler.
Yol bisikletleri, değişik kullanım amaçlarına göre farklı tiplerdedirler. Bazıları, Fransa Bisiklet Turunda görebileceğimiz gibi, profesyonel anlamda yol yarışlarında kullanılırlar. Daha ekonomik parçalar ve malzemeler ile üretilmiş diğer tip yol bisikletleri, günlük antrenmanlar ve gezintiler içindir. Üçüncü tip yol bisikletleri, uzun mesafeli turlar için tasarlanmıştır. Bu üçüncü tip, ülkemizde şehir bisikleti olarak ta tanınır.
Günümüzde satılan çoğu yol bisikletinin, yarış tipi olarak piyasaya sunulduğunu görüyoruz. Durumun bu şekilde gelişmesinin nedeni, kısmen müşteri taleplerinin yansımasından, kısmen de üreticilerin bu konuda tutucu olmalarından kaynaklanıyor.
Eğer iki tekerlekli aracınızı sadece düzgün yüzeyli asfalt yollarda kullanacaksanız, yol bisikleti almayı düşünebilirsiniz. Ancak, yol-dışı arazilerde veya hizmet ve taşıma amacıyla bu bisikleti kullanamayacağınızı aklınızdan çıkartmayın.
Sırası gelmişken uzun tur bisikletlerine değinmeliyim. Yurtdışında yol bisikleti kategorisinde görülen tur bisikletleri, daha geniş lastiklere, eşya taşımak üzere dizayn edilmiş ön-arka bagajlara ve daha konforlu sele ile gidonlara sahiptirler. Genellikle 28″ tekerlek ölçüsünde üretilen bisikletler, nedense ülkemizde 26″ tekerlek ölçüsünden başlayarak piyasaya sunulurlar. Çamurluk, aydınlatma, sepet gibi ekstra donanımlara sahip olan tipleri de bulunur. Bence bisikletinizi şehir içinde veya sayfiye yerlerinde gezmek için kullanacaksanız, bu tür bisiklet modellerini tercih etmek doğru olacaktır.
Tekrar etmekte fayda görüyorum, aslında en önemli şey bisikletin sürücü ölçülerine, yapısına ve sürüş stiline uygun olmasıdır. Olayın en zor tarafı, size tam anlamıyla uyacak bisikleti, ancak belirli deneyimlerden sonra belirleyebilmenizdir. Bu yüzden işe doğru ölçüde olduğuna inandığınız ortalama bir bisikletle başlayın. Doğru ölçü derken, bacaklarınızı iyice açıp ata biner gibi bisikletin üst borusuna oturduğunuzda, iki ayağınızın da tabanları yere tamamen temas etmelidir. Bu, trafikte ilerlerken güvenli duruş yapmanızı sağlar.
Bisiklet satın almaya karar vermeden önce, işleri sadece bisiklet satmak olan yerler (bunların sayısı ülkemizde iki elin parmaklarını aşmaz) ile hipermarketler, beyaz eşya bayileri veya oyuncak dükkanları arasındaki büyük farkları göz önünde tutmalısınız. Yalnızca bisiklet satışı yapan mağazalarda, büyük ihtimalle bilinçli satıcılar ile karşılaşırsınız. Satıcının yardımıyla satın almadan önce bisikletin her fonksiyonuyla işler halde kurulmasını ve ayarlarının yapılmasını sağlayın ve teslim almadan önce test edin.
Bisiklethaber