Messi İçin Endişelenmemek Elde Değil

Basketbol
24 yaşındaki Arjantinli Messi de gerçek bir yıldız gibi parlıyor. Ancak önceki yıldızlara bakınca Messi için endişelenmemek mümkün değil. Geçmişte bir çok yıldız Avrupa’da 30 yaşını göremedi. Fu...
EMOJİLE

24 yaşındaki Arjantinli Messi de gerçek bir

yıldız gibi parlıyor. Ancak önceki yıldızlara bakınca Messi için endişelenmemek mümkün değil.

Geçmişte bir çok

yıldız

Avrupa’da 30 yaşını göremedi. Futbolun ‘anavatanı’ İngiltere olmasına karşılık, ‘futbol ülkesi’ denince akla Güney Amerika ülkeleri, Brezilya ve Arjantin gelir. Bu ülkeler dünya çağında yetiştirdikleri yıldızlarla ünlüdür.

Futbolun iki dev isminden Pele Brezilyalı, Maradona Arjantinlidir. Bu ülkelerden yetişen her yıldız oyuncu ‘yeni Pele’ veya ‘yeni Maradona’ olarak adlandırılır. Ancak şu ana kadar hiçbir oyuncu Pele ve Maradona’yı unutturacak pozisyona gelmezken bu konuda yoluna istikrarlı bir şekilde devam eden Messi bulunuyor. Messi’nin yaşının henüz 24 olması, acaba Messi de diğer Arjantinli ve Brezilyalı oyuncular gibi mi olacak sorusunu akıllara ister istemez getiriyor. Daha önce ‘yeni Pele’ ve ‘yeni Maradona’ olarak tanımlanan birçok isim futbolunun en verimli çağı olan 30’lu yaşları görmeden birer sönük yıldız oldular. Bu isimler o kadar çok ki, futbolseverler Messi için de aynı endişeyi taşımakta haklı gözüküyor. İşte 30’unu görmeden sıradanlaşan yıldızlardan bir demet.

Ronaldinho: Yıldızını Paris Saint Germain’de parlattıktan sonra 2003 yılında Barcelona’ya transfer olan Brezilyalı Ronaldinho, çalımları, serbest vuruşlarıyla tam bir ‘yeni Pele’ydi. Bugün Messi için yapılan yorumların tıpkısı Ronaldinho için yapılıyordu. Kariyerinde 2 kez dünyada, bir kez de Avrupa’da yılın futbolcusu seçilen Ronaldinho, Messi’nin sahneye çıkmasıyla yavaş yavaş Barcelona’da gözden düştü. 2008’de Milan’a transfer olan futbolcu, ‘o eski halinden eser yok şimdi’ şarkısını söylemeye devam edince, Brezilya’nın 2010 Dünya Kupası kadrosunda kendine yer bulamadı. Yıldızlıktan sıradan bir oyuncu pozisyonunda Milan’ın yedek kulübesinde vakit doldurdu. 2011’de de Avrupa’ya veda edip ülkesinin Flamengo takımına transfer oldu.

Rivaldo: Futbolda şöhreti 25 yaşında yakalayan Rivaldo, yavaşlığını teknik kapasitesiyle kapatan biriydi. 1997-2002 arasında Barcelona formasını giydiğinde adını tüm dünyanın ezberlediği isimdi. 1999’da dünyada yılın futbolcusu seçilerek kalitesini tescil ettirdi. 2002’de Brezilya’yı Dünya Kupası’na taşıyan en önemli aktördü. Düşüşe geçmesi 2000’li yılların başında oldu. Dünya Kupası’ndaki performansına rağmen Barcelona’nın başına geçen Van Gaal tarafından ‘istenmeyen adam’ konumuna getirildi. Geldiği Milan’da 2 yılda sadece 22 maçta forma şansı buldu. Kulübenin sönük yıldızı olan Rivaldo, küçük takımlara transfer olarak futbol kariyerini ‘duygusal’ sebepten dolayı devam ettirdi.

Ronaldo: Henüz 18 yaşında Avrupa’nın yolunu tutup PSV formasını giyen Ronaldo, ceza sahası içinde tam bir zehirli yılan gibiydi. Usta gol vuruşunun yanı sıra teknik kapasitesi oldukça yüksekti. Bir sezon formasını giydiği Barcelona’da attığı 34 golle henüz 21 yaşında adını efsaneler arasına yazdırdı. Kontratındaki sorunlardan dolayı 1997’de İnter’e transfer oldu. Serie A’nın sert futbolundan dolayı sık sık sakatlık geçirdi. 2002 Dünya Kupası’nda başarılı bir performans ortaya koyan 26 yaşındaki Ronaldo, aynı yıl Real Madrid’e transfer oldu. İlk yıllarda ilk 11’in değişmezi oldu. İlerleyen yıllarda yedek kalmaya başladı. Sakatlıklara aşırı kilosu eklenince 2004-06 arası takıma hiç katkı yapmadı. 2007’de Milan’a transfer oldu. Bir sezonda 20 maçta forma şansı bulunca, Avrupa defterini kapatıp Corinthians takımına transfer oldu.

Kaka: 21 yaşında Milan formasını giymeye başlayan Kaka, kulüp başkanı Silvio Berlusconi’nin en gözde oyuncularından biri oldu. Adrese teslim paslarıyla taraftarın gönlünü kazandı ve Brezilya futbolunun yeni yıldızı oldu. Kaka, 6 yıl Milan formasını giydikten sonra 68,5 milyon Euro’luk rekor bir transfer ücretiyle 27 yaşında 2009’da Real Madrid’e transfer oldu. Madrid günleri Milan günlerini adeta mumla arattı. Takımın başına Jose Mourinho’nun gelmesiyle Kaka için birçok maçta ilk 11 yolu kapandı. Halen top koşturduğu Real Madrid’de varlığı ile yokluğu pek fark edilmeyen Kaka, sezon sonunda yolcu olacaklar listesinde ilk sırada bulunuyor.

Ariel Ortega: ‘Yeni Maradona’ lakabının takıldığı ilk oyuncu olan Ortega, River Plate takımında yıldızını parlatıp 23 yaşında Valencia’ya transfer oldu. ‘Yeni Maradona’ La Liga’da vasat bir görüntü çizerken, bir yıl sonra Serie A takımlarından Sampdoria’ya transfer oldu. İtalya’da bir yıl da Parma formasını giyen Ortega, sorumsuz davranışları kötü futbolunun önüne geçince 26 yaşında yeniden ülkesine döndü. 2002-03 sezonunda kısa süreliğine Fenerbahçe formasını da giydi. Tangocu oyuncu, uyumsuzluğu bahane ederek ülkesine tekrar döndü.

Pablo Aimar: Maradona’nın ‘Para verip de seyrettiğim tek oyuncu’ dediği Pablo Aimar, 21 yaşında Valencia’ya transfer oldu. Futbol dünyası Valencia’nın, Aimar için daha büyük takımlara geçmede bir ara durak olduğuna inanıyordu. Ama yanıldılar. 5 yıl Valencia formasını giyen Aimar, daha büyük kulüp yerine Zaragoza takımına transfer olduğunda takvimler 2006 yılını gösteriyordu. 2008 yılında Benfica’ya transfer oldu. 2005’te La Liga’nın en iyi oyuncusu seçilmişti. Maradona’nın iltifatına rağmen futbol kalitesi övülen noktaya hiç gelmeden gözden uzaklaşıp gitti.

Javier Saviola: Henüz 19 yaşında 15 milyon Euro karşılığında Barcelona’ya transfer olan Saviola, ilk sezonunda izleyenleri hayran bırakan bir görüntü çizdi. İlk 11’in değişmezi oldu. Saviola için boyundan dolayı taraftar ‘Küçük Tavşan’ lakabını uygun görmüştü. Ancak daha ikinci sezonunda işler ters gitmeye başladı. Rijkaard’ın gelmesiyle gözden düştü. Monaco ve Sevilla’ya kiralandı. Kariyerinin en büyük başarısını Sevilla ile UEFA Kupası’nı kazanarak elde etti. 2007’de geldiği R. Madrid’de sadece 17 maçta forma şansı bulup, sönen yıldızlar arasına adını yazdırdı. 2009 yılında Benfica’ya sıradan bir isim olarak transfer oldu.

Zaman Pazar