Travma Nedir? Travma Ne Zaman Tedavi Edilmelidir?

Yetişkin Sağlığı
Psikiyatri Uzmanı Dr. Tuba Erdoğan travma ve tedavisi hakkında bilgiler verdi.  Travma, ani, beklenmedik bir şekilde gelişen, kişinin hayati bütünlüğünü tehlikeye sokabilecek yaşantılar olarak adlandı...
EMOJİLE

Psikiyatri Uzmanı Dr. Tuba Erdoğan travma ve tedavisi hakkında bilgiler verdi. 

Travma, ani, beklenmedik bir şekilde gelişen, kişinin hayati bütünlüğünü tehlikeye sokabilecek yaşantılar olarak adlandırılmaktadır. Doğal afetler, trafik kazaları, taciz ve hayati tehlike olarak yaşanılan olaylar travma olarak adlandırılabilen örneklerin başında sayılmaktadır.

Her birey yaşam boyu travmatik deneyimler yaşar ve çoğunlukla baş edebilir. Ancak ani ve beklenmeyen, ayrıca hayati tehlike ile karşı karşıya kaldığı durumlarda, baş etmekte zorluk yaşar ve bunun en önemli zorlayıcı duygusu da çaresizliktir. Bu duygu ile baş başa kalan kişi, kendini savunmasız ve güçsüz hissetmesi gibi belirtiler yaşar. Tam da bu noktada, kaygılar oluşmaya başlar. Gelecek kaygısı, kendini güvende hissedememe, uyku sorunları gibi belirtiler durumun şiddetine uygun belirtiler olarak adlandırılır. Yani olağan dışı olaylar, olağan dışı duygu ve yakınmalara sebep olacaktır.

Sadece direk travmatik olayı yaşayan kişiler değil, bu olaya dolaylı olarak maruz kalmak da ikincil travma dediğimiz kavramı ortaya çıkarır. Yani travmatik olaya direk tanık olmuş kişinin yaşadığı durumu birincil travma olarak adlandırdığımız gibi, bu travmatik olayın ilk elden anlatılması veya dolaylı olarak gerek sosyal medya, gerek mesleki maruziyet sonucu ile de ikincil olarak etkilenen kişilerin yaşadığı durumu, ikincil travma olarak adlandırmaktayız.

Üzerinden henüz kısa bir zaman geçmiş olduğu için, bu konunun en önemli örneği olarak, şu an ülke olarak, hatta dünya genelinde yankı yaratmış olan, toplamda 10 ilimizi birincil travma mağduru etmiş olan depremi gösterebiliriz. Depremzedeler birincil travmatize olmuş kişiler, geriye kalan neredeyse ülkemizin neredeyse tamamı şiddet farklı olsa da ikincil travmatize olmuş kişiler demek yanlış bir yorum olmayacaktır.

Tam da bu noktada, hangi belirtilerimizin hangi süre zarfında olağan, belki de gereken destekle geçici olabileceği, hangi belirtilerimizin artık ruhsal bir etkilenme ile profesyonel destek almamız gerektiğini bilmek önemli olmaktadır.

Travma sonrası, aşırı korku, çaresizlik, dehşete düşme hissi, şok, inkar, idrak edememe, tepkisizlik, ağlayamama veya ağlama nöbetleri olabileceği gibi, deprem ve depremle ilgili yaşantıların zihinde tekrar tekrar yaşantılanması, bu durumu hatırlatan yerlerden veya durumlardan kaçınma davranışı, aşırı gerginlik, geleceğinin kalmadığı duygusu, suçluluk hissi, kafa karışıklığı, rüyada olma hissi olabilecek belirtilerdir.

Bu durumda diğer ruhsal bozukluklar gibi, olayın şiddetine paralel olmak üzere belirtilerin şiddeti ve yaklaşık bir ay sonrasında da devam etmesi kişinin mesleki veya sosyal yaşamında işlevselliğinde bozulmaya yol açtığında profesyonel destek almakta fayda olacaktır.

Bu olağan olabilecek süreçte, kişiye sosyal desteğin önemi büyük olacaktır. Duygu paylaşımı önemli olmakta ancak kişinin hazır olup olmaması önemli bir hal almaktadır.

Psikolojik profesyonel destekle, psikoterapi yöntemleri, EMDR, destekleyici bireysel psikoterapiler, baş etme becerilerinin geliştirilmesi gibi desteklerin yanında, ilaç tedavisi ile de izlem sağlanabilmektedir.