Mısır’ın Luksor kentinde düzenlenen Uluslararası Tekvando Şampiyonasına katılan Türk sporcu Seyithan Akbalık’ın müsabaka esnasında hayatını kaybetmesi ile ilgili değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Diker, bütün ani ölümlerin kalp krizi olarak yanlış değerlendirildiğini ifade ederek, “Ölümcül bir ritm bozukluğu biliniyorsa böyle müsabakalardan men edilmesi gerekir. Ağır sportif yarışmacı sporlardan men edilmesi gerekir. Bilinen bir kalp hastalığı varsa veya bilinen önemli bir ritm bozukluğu varsa özellikle yarışmacı sporlardan, eğlence amacıyla yapılan veya daha çok sağlık amacıyla yapılan hafif sporlardan değil ama yarışma amacıyla yapılan sporlardan uzak tutulmasında yarar var” diye konuştu.
İHA kaynaklı habere göre, sporcularda kalp sağlığının önemli bir sorun olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Diker, “Ülkemizde de önemli bir sorun, dünyanın gelişmiş ülkelerinde de önemli bir sorun. Kalbinde doğuştan bozukluğu olan kişilerin sportif aktivitelerden uzak tutulması için çalışmalar sürüyor. Fakat toplumun büyük bir kesimi her sporcuyu çok detaylı çok derinlemesine incelemek veya sporcu adayını incelemek mümkün değil. Dolayısıyla bunun için sağlık kaynakları da bu iş için çok yeterli değil. Bunun için belirli tarama testleri var. Tarama testlerinden standart sporcular geçerler ve bu tarama testlerinden geçip, spor yapma onayını alanlar spor yapabilirler. Bunlarda da risk sıfır değildir ama minimize edilir. Profesyonel sporcuların, sportif aktivite hayatlarına başlamadan önce mutlaka bir temel kalp kontrolünden geçmesinde yarar var” diye konuştu.
“YAKLAŞIK 80 BİN KİŞİ ANİ OLARAK HAYATINI KAYBEDİYOR”
Bu tip ölümlerin genç yaşta görüldüğü gibi popülasyonlar da olacağını ifade eden Prof. Dr. Diker, yaklaşık 70 bin -80 bin kişinin ani olarak hayatını kaybettiğini belirterek şöyle konuştu:
“Biz bunlara ani kalp ölümü diyoruz. Bir kısmı kalp krizine bağlı fakat bir kısmı kalp krizi ile ilişkisi yok. Alta yatan başka kalp hastalıkları nedeniyle oluyor. Sporcular burada özel bir risk oluşturmuyor ama yapısal bir kalp hastalığı varsa bu sporcular, sportif aktiviteleri esnasında hayatlarını kaybedebilirler.”
Prof. Dr. Diker, “Ani durumlarda genellikle basit bir bayılma değil ise kalp ölümü ile sonuçlanan bir süreç ise bu süreçte çok ciddi bir tıbbi yardım alması gerekiyor. Yapılacak her hangi bir şey ‘bacağını kaldıralım, nefes almasını sağlayalım veya kolonya ile açmaya çalışalım’ gibi önlemler çok hayat kurtarıcı önlemler değil. Kalpte ciddi bir ritim bozukluğu vardır. Ritm bozukluğunu ortadan kaldırmak için son veren cihazlarla öncelikle bu ritmin normale dönmesi lazım. Bunu da mutlaka bu konuda iyi eğitim almış tıbbi personelin yapması gerekir” şeklinde konuştu.
Genellikle 40’lı yaşlardan sonra kalp krizi sorunu ile karşılaştıklarını ifade eden Prof. Dr. Diker, “Kalp krizlerinin önemli bir kısmı bir kaç saat içerisinde ölümle sonuçlanabilir. Dolayısıyla ani ölümlerin, ani kalp ölümlerinin özellikle 35-40 yaşından sonra ki insanlarda görülen ani kalp ölümlerin bir kısmı hakikaten kalp krizi ile ilgilidir. Yani kalp damarlarının tıkanmasıyla ilişkilidir. 35 yaşın altındaki ölümlerin çoğunda kalp damarlarında tıkanma yoktur. Burada farklı mekanizmalar vardır. Yani doğuştan gelen kalp kası ile ilgili hastalıklar ön plandadır. 35 yaşındaki biri kalp damarlarının kapanmasıyla ölmez mi? Ölebilir bu ihtimal var ama genç, sporcu, 20 yaşında bir sporcu ölümünde doğumsal olan bir takım alt kalpteki yapısal bozuklukların daha fazla olduğu görülür. Dolayısıyla bunların hepsine kalp krizi demek doğru değil, ani kalp ölümüdür olabilecek bir durumdur” dedi.