Lens kullananlar dikkat!

Yetişkin Sağlığı
Kontakt lensle havuza veya denize girilmesinin sakıncalarına işaret eden Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meltem Yağmur, “Havada, suda, ...
EMOJİLE

Kontakt lensle havuza veya denize girilmesinin sakıncalarına işaret eden Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meltem Yağmur, “Havada, suda, toprakta her yerde bulunabilen çok ciddi bir mikroorganizma var, bu en korktuğumuz mikroorganizmalardan biri. Bundan kaynaklı meydana gelecek enfeksiyonlar gözün görme fonksiyonunun kaybına kadar gidebilir” dedi.

‘Kuru göz’ probleminin toplumda sıkça görüldüğünü, özellikle nem oranının düştüğü bölgelerde çok daha fazla ortaya çıktığını anlatan Yağmur, “Daha da önemlisi, çağımızda bilgisayar kullanımının artması ve çok uzun süre bilgisayar karşısında zaman geçirenlerin dikkat etmemesi nedeniyle gözde kuruma bulguları ortaya çıkabilir” dedi.

Kadınvekadın.net’te yer alan habere göre, Kuru gözün, erken dönemde tanınıp, uygun tedaviler yapılması halinde rahatlatıcı sonuçlar alındığını bildiren Yağmur, “Nemli bölgelerde belki sık görülmeyebilir; ama kuru iklimlerde, özellikle merkezi sistemle ısıtmaların yapıldığı yerlerde ya da klimatize ortamlarda hızlı bir artış gösterebilir” diye konuştu.

Prof. Dr. Meltem Yağmur, hastalarda göze kum atılmış gibi yanma, batma şikayetlerinin ön planda olduğunu ifade ederek, gözdeki bir takım hastalıkların da kuru göze yol açtığını bildirdi.

‘Sjögren sendromu’ denilen bağışıklık sistemi hastalığının yanı sıra ‘Kronik blefarit’ adı verilen kirpik diplerinin kepeklenmesine yol açan rahatsızlığın da kuru göz bulgularını ortaya çıkardığını belirten Yağmur, kuru gözün, kontakt lens kullanımına bağlı olarak da gelişebildiğini söyledi.

Meltem Yağmur; “Kontakt lens kullanımı bir anlamda gözyaşını ikiye böler. Gözyaşı tabakamız çok incedir; ama kontakt lens konulduğunda biraz daha incelir. Bu da buharlaşmayı artırarak hastaların çok sınırda olan kuru göz şikayetlerini belirgin hale getirebilir. Kontakt lens kullanımı her zaman kuru göze yol açmayabilir; ama özellikle sınırda olgularda şikayetler hızlı bir şekilde artabilir. Bunun önüne geçilebilir. Kuru gözü evrelendiririz yani hafiften başlar çok ciddi seyre kadar giden bir evreleme yaparız. Özellikle hafif ve orta olgulardaki kuru gözde öncelikle tedavi öneririz. Tedavisiyle birlikte oküler yüzey bulguları toparlarsa seçilen uygun kontakt lensler kullanılabilir ;ama orta ve şiddetli bir grup kuru göz hastası var ki onlar için kontakt lens ancak tedavi amaçlı farklı nedenlerle önerilebilir; fakat normal kontakt lens önerilmez” dedi.

Hastalıkta gözyaşı miktarı azaldığı için bunun dışarıdan bir şekilde verilmesi gerektiğini ifade eden Yağmur, “Özellikle koruyucu madde içermeyen suni gözyaşı verilmesi tedavinin ana noktasını oluşturuyor. Ama bunun dışında yine kuru gözde gözyaşının azalmasına bağlı iltihabi reaksiyon ortaya çıkıyor. İşte bunun baskılanması gerekiyor. Bunun için de dönem dönem ilaç kullanılabilir” dedi.

Oksijen geçirgenliği yüksek lenslerin kullanılmasını öneren Prof. Dr. Yağmur, oksijen geçirgenliği düşük lenslerin korneada duyarsızlığa neden olduğunu, buna bağlı göz kırpma sayısının azaldığını, bunun da kurumanın artışına ve gözyaşının azalmasına yol açtığını söyledi.

Prof. Dr. Yağmur, “Dolayısıyla hastalarda korneanın oksijenlenmesinin çok iyi olması lazım. Bunun için de yüksek oksijen geçirgenli lensleri tercih ediyoruz” diye konuştu.

Yüksek oksijen geçirgenli ve günlük kullanımlı olan lensleri öneren Yağmur, silikon hidrojel lenslerin ıslanabilir özelliğinin arttığını, bunların özellikle kuru gözü olan hastalar tarafından çok daha iyi tolere edilebildiğini bildirdi.