Kurban etini porsiyonlara ayırarak saklayın!

Yetişkin Sağlığı
Aile bireylerinin biraraya gelerek hasret giderdiği, toplu yemeklerin yendiği, tatlı tüketiminin de arttığı bu özel günlerde uzmanlar, vatandaşların bayram keyfinin kaçmaması için hijyene dikkat edilm...
EMOJİLE

Aile bireylerinin biraraya gelerek hasret giderdiği, toplu yemeklerin yendiği, tatlı tüketiminin de arttığı bu özel günlerde uzmanlar, vatandaşların bayram keyfinin kaçmaması için hijyene dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor.

İzmir Ekonomi Üniversitesi Tarımsal Teknoloji ve Gıda Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazan Turhan, vatandaşların sağlıklı bir bayram yaşaması için kurban kesimlerinin ardından etleri dinlendirme, parçalama, dağıtım ve dondurma işlemlerinin doğru şekilde yapılması gerektiğini kaydetti. Bayramda özellikle kırmızı et tüketiminin arttığını belirten Dekan Turhan, “Kurbanlık hayvan kesildiğinde, stresten dolayı eti sert oluyor. Bu etin 5–6 saat, oda sıcaklığında ve güneş görmeyen bir alanda beklemesi gerekiyor, çünkü hayvan kesildiğinde sıcaklığı 40 derecelerde oluyor. Yaklaşık 10 derecelik düşüş için bekletilmesinde fayda var. Sonra küçük parçalara bölünmeli. Dağıtımı yapılacağı da düşünülürse kesimin hemen ardından etler, poşetlere koyulmamalı. Sıcaklıkla birlikte torba içinde yeşillenir ve zararlı hale gelir.” dedi.

Etin, buzluğa yerleştirilmeden önce kullanım alanına göre planlanarak porsiyonlara bölünmesi gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Turhan, buzu sadece bir defa çözdürüleceği düşünülerek yeterli miktarın ayrılmasının faydalı olacağını söyledi. Küçük parçaların yüzeylerinin soğumasının daha hızlı olduğunu vurgulayarak, “Et, eğer buzluğa koyulacaksa porsiyonlara ayrılmalı. Yığın halinde buzluğa koyulmamalı ve buzlukta alt sıralara yerleştirilmeli. Eğer buzluktan çıkarılıyorsa da buzdolabında, buzu çözülünceye dek bekletilmesi gerekir. Bu süreç çok önemli, oda sıcaklığında çözülmemeli. Çiğ etle pişmiş et, raflara koyulurken de dikkat edilmeli. Çiğ etler alt tarafta yer almalı. Çiğ et suyunun, diğer pişmiş ürünlerle karışmamasına dikkat edilmeli. Yoksa mikroorganizmaların oluşumuna neden olunabilir, gıda zehirlenmesine yol açabilir.” şeklinde konuştu. 

Bayramlarda tatlı tüketiminin de arttığını anımsatan Nazan Turhan, vücudun gereğinden fazla glikozu yağa çevirdiğine dikkat çekti: “Kan şekerini çabuk yükselten ve sonra da çabuk acıkma hissine neden olan rafine şeker, tatlıların esas bileşenidir. Bayramlarda, özellikle de kalp hastalıklarına genetik yatkınlığı olan, hareketsiz, sigara içen, aşırı stresli, dengesiz beslenen, diyabet, hipertansiyon, şişmanlık gibi risk faktörlerine sahip bireylerin, beslenmelerinde basit şeker miktarını minimum düzeyde tutmaları gerekiyor. İnsanın şeker gereksinimi bulunmuyor. Vücut, bu ihtiyacı doğal besinlerle karşılar. Tatlı yemek, sadece tat arzusunu tatmin eder.”

Star