OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Romatoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr.Ömer Kuru, halk arasında kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz hastalığı hakkında bilgi verdi. Kemik erimesi hastalığının, kemik kütlesinde azalma ve kemiğin iç yapısında bozulma sonucu kırık riskinde artış ile karakterize bir iskelet sistemi hastalığı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ömer Kuru, “Kemik erimesi dünyada en sık görülen kemik hastalığıdır. Dünya nüfusu yaşlandıkça kemik iliği hastası da artıyor. 60 yaş üzerindeki kadınların yüzde 35, erkeklerin de yüzde 10’nda kemik erimesi hastalığı mevcut” dedi.
KIRIK MEYDANA GELMEDİKÇE BELİRTİ VERMEZ
Hastalığın belirtileri hakkında konuşan Prof. Dr. Kuru, “Kemik erimesi hastalığının kırık meydana gelmedikçe bir belirtisi yoktur. Normalde kemikler doğumdan 25-30 yaşına kadar büyümelerini ve gelişmelerini devam ettirirler. Bu yaşa ulaştıklarında 35 yaşına kadar süren bir denge dönemine girerler. 35 yaşından sonra ise kadında ve erkekte kemik kütlesinde her yıl yüzde 1 civarında bir azalma başlar.
“SESSİZ HIRSIZ” DA DENİLİR
Menopoz döneminden sonra ise kadınlarda yüzde 5 ile 7’lere varan hızlı kemik kayıpları olur. Ancak kırık olmadıkça bir belirti vermez. Bu yüzden kemik erimesine ’sessiz hırsız’ adı da verilir. Zaman içerisinde meydana gelen kemik kayıpları sonucu hastalarda çok küçük bir travmayla bile kırık oluşabilir. Bunlardan özellikle omurga kırıkları, kalça kırıkları ve ön kol kırıkları sıkça görülen osteoporotik kırıklardır. Omurga kırıkları sonucu hastanın sırtı kamburlaşır, boyu kısalır ve sırt ağrılarından yakınır. Kalça kırığı olan hastaların yüzde 20’si kırığı takip eden ilk yıl içinde hayatını kaybeder. Kalanların yarısı kendi başlarına yaşamlarını sürdüremez ve bakıma muhtaç hale gelirler. Ayrıca bu kırıklardan kaynaklanan sağlık harcamaları topluma önemli bir maliyet yükler” diye konuştu.
HEM D VİTAMİNİ HEM KALSİYUM HER GÜN ALINMALI
Hürriyet’te yer alan habere göre, kemik erimesinin önlenebilir bir hastalık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ömer Kuru, şöyle konuştu:
“Bunun için çocukluk çağından itibaren dengeli ve yeterli beslenmeli, düzenli egzersiz yapılmalıdır. Kemik erimesinin önlenmesinde D vitamini ve kalsiyumun özel bir yeri vardır. Günlük 800 ünite D vitamini ve 1000-1200 miligram kalsiyum alımı gereklidir. Şayet bu miktarlar besinlerle alınamıyorsa dışarıdan ilaç olarak verilmelidir. Bu önlemlere rağmen kemik erimesi geliştiyse o zaman da kemik yıkımını önleyici ilaçlarla kemik kaybının önüne geçilmelidir. Bazı durumlarda bu tedaviyi çok uzun süreler devam ettirmek gerekebilir. Onun için tedavi etkinliğini değerlendirmek amacıyla yılda bir kez kemik mineral yoğunluğu ölçümü yaptırılmalı ve sonuca göre tedavi düzenlenmelidir.”