TND Başkanı Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, TÜBİTAK ve Sağlık Bakanlığınca desteklenen ”Kronik Böbrek Hastalığı Araştırması”na ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, hastalığın, giderek artan bir toplum sağlığı sorunu olduğunu bildirdi. Süleymanlar, hastalığın ”böbrek fonksiyonlarında en az 3 aydır devam eden azalma veya böbrekte zedelenme varlığı” ile tanımlandığını belirtti.
Erken tanı ve tedavi ile bazı komplikasyonların önlenebildiğini ya da gelişmesinin geciktirilebildiğini ifade eden Süleymanlar, özellikle semptomların silik olduğu erken evrelerde tanının konulamadığını ve bu nedenle tedavinin geciktiğini kaydetti.
Bu projenin asıl amacının Türkiye’de erişkinlerde kronik böbrek hastalığı prevalansının coğrafi bölgelere, cinsiyete ve yaş gruplarına göre saptanması olduğunu belirten Süleymanlar, ayrıca bu popülasyonun 3-5 yıl boyunca izlenmesiyle Türkiye’de erişkinlerde kronik böbrek hastalığı hızı ve seyrinin saptanacağını ifade etti.
Süleymanlar, bu araştırmayla ayrıca Türkiye’de erişkinlerde kronik böbrek hastalığına eşlik eden hipertansiyon, diyabet, obezite, metabolik sendrom, hiperlipidemi, hiperürisemi gibi yüksek kardiyovasküler risk nedenlerinin dağılımlarının belirlenmesinin hedeflendiğini kaydetti.
Bu çalışma sonucunda toplanan verilerle, risk gruplarının belirlenebileceğini, erken tanı ve tedavi yaklaşımlarının planlanarak kronik böbrek hastalığına erken evrede müdahale edilebileceğini belirten Süleymanlar, şunları kaydetti:
”Bu çalışma esas olarak TND’nin bir projesi olup, TUBİTAK ve Sağlık Bakanlığı tarafından da desteklenmiştir. Projemizin laboratuvar çalışmaları ve tetkikleri, Fresenius Madical Care’in uluslararası akreditasyona sahip İzmir’deki biyokimya laboratuvarında gerçekleştirildi. Türkiye’de 18 yaşın üzerindeki popülasyonda kronik böbrek hastalığı oranının belirlenmesi amacıyla planlanan bu çalışma, yaş, cins, yerleşim yeri ve bölgeleri temsil edecek şekilde 10 bin 872 kişi üzerinde gerçekleştirildi. Saha çalışması yurt sathında bölgeleri temsilen 23 ilde yaklaşık 2,5 yıl içinde tamamlandı. Olgulara yapılan ankette demografik, diyetle ilgili, sosyoekonomik, mevcut hastalıklar, aile öyküsü ve diğer tıbbi bilgiler sorgulandı. Bunun yanında tarama sırasında boy, kilo, kan basıncı ve karın çevresi ölçümleri gerçekleştirildi. Daha sonra alınan kan ve idrar örneklerinde böbrek fonksiyonları, idrarda protein tayini ve metabolik profille ilgili testler biyokimya laboratuvarında ölçüldü.”
PROJENİN SONUÇLARI
Süleymanlar, toplanan klinik ve laboratuvar verilerinin kesin olmayan ilk değerlendirme sonuçlarına göre, kronik böbrek hastalığının Türkiye’de sık rastlanan önemli bir sağlık sorunu olduğunu gözler önüne serdiğini belirtti.
”Ülkemizdeki genel yetişkin popülasyonundaki kronik böbrek hastalığı sıklığı yüzde 17.6 olup, her 6 kişiden birisi bu hastalıktan etkilenmektedir” diyen Süleymanlar, şunları kaydetti: ‘‘Kritik evre olarak kabul edilen 3 ve 5. evrelerdeki hasta oranı ise yüzde 5.4 düzeyinde olup yaklaşık 2.5 milyon kişiyi ilgilendirmektedir. Böbrek hasarının bir göstergesi olan mikroalbüminüri oranı yüzde 11.5, makroalbüminüri oranı ise yüzde 2.3 bulunmuştur. Kronik böbrek hastalığıyla ilgili bu oranlar birçok batı ülkesindeki orandan yüksektir. Kronik böbrek hastalığının kadınlarda daha sık olduğu, yaşlanma ile hastalık riskinin belirgin şekilde arttığı, kırsal bölgede yaşayanlarda riskin daha fazla olduğu ve ayrıca Marmara ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşayan insanlarımızda kronik böbrek hastalığı oranlarının daha yüksek görüldüğünü tespit ettik.”