Süt şekeri hassasiyeti olarak da bilinen laktoz intoleransı, her 10 kişiden 6,8’inde görülüyor. Kişilerin tolerans seviyeleri farklı olsa da laktoz intoleransı olan çoğu insan süt ve süt ürünleri tükettikten yarım ila iki saat sonrasında mide bulantısı, şişkinlik, ishal ve karın ağrısıyla karşılaşıyor. Semptomların kişinin vücudunun ürettiği laktaz ve tükettiği laktoz miktarına bağlı olarak hafif rahatsızlıktan şiddetli reaksiyona kadar değişebildiğini kaydeden Dr. Sinan Akkurt, laktoz intoleransının test ve tedavisinde biorezonans metodundan faydalanılabildiğini açıkladı.
Vücudun laktozu sindirememesi durumunda ortaya çıkan, gaz, ishal, karın ağrısı, kramp, bulantı, kusma gibi semptomlarla kendini gösteren laktoz intoleransı, son verilere göre her 10 kişiden 6,8’ini etkiliyor. Süt alerjisinden farklı olarak vücudun süt proteinlerine değil süt şekerine tepki verdiği laktoz intoleransı tedavi edilmediğinde vitamin eksikliğine, kilo alımına ve ciddi sindirim sistemi problemlerine yol açabiliyor. Dr. Sinan Akkurt’un verdiği bilgilere göre laktoz intoleransı olan kişilerin sindirim sistemi laktaz enzimini çok az üretebiliyor ya da hiç üretemiyor. Oysa laktozu parçalamak için laktaz gerekiyor. Semptomların şiddeti de kişinin vücudunun ne kadar laktaz ürettiğine ve ne kadar laktoz tükettiğine bağlı olarak değişiyor. Dolayısıyla herkesin farklı bir tolerans seviyesi olduğunu kaydeden Dr. Akkurt, giderek yaygınlaşan laktoz intoleransını modern çağın bir hastalığı olarak tanımlıyor.
Laktoz intoleransının tedavisinde çoğu kez laktozsuz beslenme önerildiğini, kimi zaman da laktaz enzim takviyelerinin kullanıldığını dile getiren Dr. Sinan Akkurt, biorezonans metodunun ise laktoz intoleransının hem tanı hem de tedavisinde etkili bir yöntem olduğunu açıkladı. Biorezonans metodunun semptomları baskılamak yerine kişiyi yeniden laktoz tüketebilir hale getirmeyi sağladığını kaydeden Dr. Akkurt, yöntemin bunu besinlerin vücuttaki düzeni bozan frekansını düzenleyerek mümkün kıldığını belirtti.