Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği’nden Yrd.Doç.Dr. Laliz Esin Kadıoğlu, sıcak havalar dolayısıyla 10.00 ile 16.00 saatleri arasında mümkün olduğunca dışarı çıkılmaması gerektiğini bildirdi.
Kadıoğlu, yaptığı açıklamada, ultraviyole ışınlarının ciltte yaptığı hasar sonucu ortaya çıkan kızarıklıkların güneş yanığı olarak adlandırıldığını ve güneş yanıklarının, genellikle 4 saat güneşe maruz kalma sonucunda oluştuğunu belirtti.
Kadıoğlu, kızarıklıkla birlikte ağrı ve içi su dolu kabarcıkların da oluşabileceğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Sıcak havalarda terleme yoluyla su kaybı arttığından, vücudumuzun daha fazla suya ihtiyacı olur. Kaybedilen sıvının yerine yeterince sıvı konmaması baş ağrısı, halsizlik, ağız kuruluğu gibi belirtilere yol açabilir. Bu nedenle, yanımızda her zaman su bulundurmalı ve çocuklarımızı sık sık su içmeleri konusunda uyarmalıyız."
Prof.Dr. Laliz Esin Kadıoğlu, güneşin yaydığı ultraviyole ışınlarından korunma yöntemlerine ilişkin ise şu bilgileri verdi:
"Gündüz 10:00 ve 16:00 saatleri arasında mümkün olduğunca dışarı çıkılmamalı, çıkıldığı taktirde ise geniş şapkalar, açık renkli ve güneşten koruyucu kıyafetler giyilmelidir. Dışarı çıkarken güneş ışınlarından korunabilmek için en az 15 faktörlü güneş kremleri kullanılmalıdır. Bu kremlerin, dışarı çıkmadan 30 dakika önce uygulanması, yüzme veya terleme durumunda ise 2 saatte bir yeniden uygulanması faydalı olacaktır."
Kadıoğlu ayrıca, ultraviyole koruyuculu güneş gözlüklerinin kullanımının da göz sağlığı açısından önemli olduğunu sözlerine ekledi.
Açık tenli, kızıl saçlı ve çilli kişiler daha hassas
Avrupa’daki kanserle mücadele ile ilgili kuruluşların bir araya gelerek oluşturduğu Avrupa Kanser Ligi tarafından hazırlanan raporda açık tenli, kızıl saçlı, çilli kişilerin güneş ışınlarına karşı daha hassas olduğu bildirildi.
Toplum Sağlığı Araştırma ve Geliştirme Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nazmi Zengin, yaptığı açıklamada, ultraviyole ışınlara aşırı maruz kalan derinin, erken yaşlanmasına ve deri kanserine neden olduğunu söyledi.
Özellikle çiftçi, denizci gibi açık havada güneş altında uzun süre kalanlarda bu tür rahatsızlıkların yoğun olarak görüldüğünü ifade eden Zengin, "Bu ultroviyole ışınlar, hücre DNA’sının yapısını değiştiriyor. Hücrelerin kromozom yapılarını farklılaştırıyor. Dolayısıyla, uzun süre güneşe maruz kalan kişide zaman içinde cilt kanseri oluşabiliyor" dedi.
Zengin, güneş ışınlarına karşı Avrupa’da kanserle mücadeleyle ilgili kuruluşların bir araya gelerek oluşturduğu Avrupa Kanser Ligi’nin bu konu ile ilgili bir rapor hazırladığına dikkat çekerek, şunları kaydetti:
"Güvenli Güneşlenme başlığı altında hazırlanan raporda, güneşteki ultraviyole ışınların neden olduğu kanser riskine karşı alınması gereken önlemler anlatılıyor. Bu raporda derinin güneşe nasıl reaksiyon verdiğinin bilinmesi öneriliyor. Deri rengi açıksa, saç rengi kızılsa ya da kişi çilliyse, ‘güneş ışınlarına çok hassas’ anlamı çıkarılabileceği belirtiliyor.
Bu kişilerin derisinde ‘melanin’ denilen ve güneşin zararlı ışınlarını bir anlamda filtre eden boya maddesi az bulunuyor. Dolayısıyla bu kişiler güneşten daha çok etkileniyor. Bu kişiler, güneşten korunmaya büyük özen göstermeli. Yine raporda zararlı ışınlardan korunmak için saat 11.00 ile 15.00 arasında doğrudan güneşe maruz kalmaktan kaçınılması, çevredeki su, kum, ya da kardan olabilecek yansımalara da dikkat edilmesi gerektiği kaydediliyor."
"Koyu renk kumaşları tercih edin"
Zengin, zararlı ışınlara karşı güneş gözlüğü takılması önerilen raporda, koyu renkli sıkı dokunmuş kumaşların ultraviyole ışınlara karşı daha iyi koruma sağlayacağının vurgulandığını bildirdi. Zengin, cilt kanseri başlangıcının bazı ip uçlarıyla önceden tespit edilebileceğini vurgulayarak, ciltte oluşan ve uzun süre geçmeyen kabarıklık ile uzun süre iyileşmeyen yaranın kanser başlangıcı olabileceğini, bu durumda zaman kaybedilmeden doktora başvurulması gerektiğini sözlerine ekledi.