Prof. Dr. Coşkun, Kırıkkale Üniversitesi Yahya Kemal Salonu’nda düzenlenen “Sigara veya Sağlık” konulu panelde yaptığı konuşmada, sigaraya hiç başlanmaması gerektiğini söyledi.
Bu konuda ailelere çok büyük rol düştüğünü belirten Coşkun, “Ailede anne veya baba sigara içiyorsa çocukların da içme oranı çok yüksek.” diye konuştu.
Sigaranın en az 15 farklı kanserle ilişkili olduğunu dile getiren Coşkun, şöyle devam etti:
“Bazı kanserler solunum sistemi, ağız içi gibi dumanın direkt temas ettiği organlarda oluyor. Bazı kanserlerin ise direkt temasla değil tütün dumanındaki kanserojen maddelerin kan dolaşımıyla vücuda yayılması sonucu geliştiği bilinmekte. Akciğer, ağız boşluğu, dudak kanserinde direkt temas etkili olurken, böbrek, pankreas, meme, mesane, serviks, karaciğer, over kanseri veya lösemilerde tütündeki kanserojen maddelerin sistemik yayılımı etkili olmaktadır.”
Coşkun, araştırmalara göre, sigara içen hastaların yaşam süresinin, içmeyenlere göre ortalama 10 yıl daha az olduğuna işaret etti.
Sigarada yaklaşık 7 bin kimyasal madde olduğunu, bunların 70’inin de kanserojen içerdiğinin saptandığını anlatan Coşkun, şunları kaydetti:
“Bu kanserojen maddelere örnek olarak arsenik, aromatik aminler söylenebilir. Elektronik sigarayla ilgili yapılan araştırmalarda da maalesef akciğer kanseri riski tespit edilmiştir. Elektronik sigara da akciğerde DNA defektlerine yol açarak kanser riskini artırıyor. Son dönemlerde yaygınlaşan nargile de akciğer kanseri riskinin yanında hepatit ve tüberküloz gibi başka hastalıklar açısından risk oluşturuyor. Ana maddesi tütün olan nargilede, tütün ile kömürün birleşmesiyle tehlike daha fazla oluyor.”
Coşkun, “Sigara içimi bırakıldıktan sonra akciğer kanseri riski gelişimi, ancak 30 yıl sonra hiç sigara içmeyenlerle aynı düzeye geliyor. Sigaraya bağlı kanser gelişen hastaların sigaraya devam etmesi durumunda bu hastaların yaşam süresi daha kısa oluyor. Sigaraya devam edilmesi durumunda ayrıca ikincil kanser gelişme riski de çok daha fazla oluyor. Bazı kanser türlerinde sigaranın bırakılması ölüm riskini yüzde 30-40 azaltıyor.” ifadelerini kullandı.
Kaynak:Yeniçağ