Modern dünyanın başındaki en büyük belalardan biri obezite salgını! Bu salgının nedeni bir virüs veya bakteri değil. En büyük sorumlu aşırı yemek, hareketsiz yaşam. Üzerinde bu kadar durulmasının nedeni, başta kalp ve damar, hipertansiyon, diyabet, kanser gibi birçok ciddi hastalığa davetiye çıkarması. Erken ölüm ve sakatlıklara yol açması. Hürriyet gazetesinden Mesude Erşan bu konuya değinen bir yazı kaleme aldı.
Sağlık harcamalarını kat kat artırması. Dünya Sağlık Örgütü, 1997’de, şişmanlığın küresel bir salgın halini aldığını ve mutlaka tedavi edilmesi gereken kronik bir hastalık olduğunu ilan etti. 15 yaş üzerindeki nüfusun yaklaşık 1.6 milyarı fazla kilolu, 400 milyonuysa obez. 2015’te fazla kilolu erişkinlerin sayısının yaklaşık 2.3 milyara, obez sayısının ise 700 milyonun üzerine çıkacağı tahmin ediliyor. Türkiye’de de durum parlak değil, 3.2 milyon erkek ve 5.5 milyon kadın obez.
DÜNYADA 10 KAT ARTTI
Obezite, 1970’lerdeki düzeyinden bugün 10 kaz daha fazla. Dünya Sağlık Örgütü’nün Asya, Afrika ve Avrupa’nın 6 ayrı bölgesinde yaptığı MONICA araştırması, 10 yılda yüzde 10-30’luk artış olduğunu ortaya koydu. Obezite, Avrupa’daki yetişkinlerde her yıl 1 milyondan fazla ölüme neden oluyor.
TÜRKİYE’DE YÜZDE 90 ARTTI
Türkiye’deki obezitenin artışını ortaya koyan araştırmalardan biri, Türk Kardiyoloji Derneği’nin yaptığı TEKHARF. 1990 verilerine göre erkeklerin yüzde 12.5’i, kadınların yüzde 32’si obezdi. 2002 verilerine göre bu oran 30 yaşın üstündeki erkeklerde yüzde 25.3, kadınlarda ise yüzde 44.2’ye çıktı. Rakamlar 12 yılda obez sayısının yüzde 90 oranında arttığını söylüyor.
KADINLARDA DURUM VAHİM
2.8 milyon erkeğimiz göbekli. Kadınlarda durum çok daha vahim: 7.6 milyon. Bu bölgesel birikimin kalp ve damar hastalıkları ile erken ölüm riskini artırdığını hatırlatmakta yarar var. Uzmanlar, göbeğin Türk erişkinler için sigara içme, düşük HDL-kolesterol (iyi kolesterol) ve hipertansiyondan sonra 4’üncü risk faktörü olduğunu söylüyor. Göbek çevresinin erkeklerde 102, kadınlarda 88 santimden kalın olması da obezite sayılıyor. Çünkü bu iç organlardaki yağlanmaya işaret ediyor.
NEDEN OLMADIĞI HASTALIK YOK!
Hipertansiyon, felç, diyabet, kalp ve damar hastalıkları, safra kesesi taşı, karaciğer yağlanması, artroz, reflü, gut, uyku apnesi, kanser sıklığında (kadınlarda meme, rahim ve safra kesesi, erkeklerde kolon-kalın bağırsak ve prostat kanseri) artışa yol açar. Ayrıca adet görme bozuklukları, polikistik over sendromu riskini artırıyor. Psikolojik sorunları da beraberinde getiriyor.
METABOLİK SENDROM DA NE
Obeziteden sonra hayatımıza “metabolik sendrom” diye bir kavram girdi. Bel çevresi genişliğinin normal değerlerin üzerinde, kan şekerinin 100’ün üzerinde, kan basıncının 13-8.5 üzerinde çıkması, iyi kolestrolün (HDL) erkeklerde 40’ın, kadınlarda 50’nin altında bulunması, trigliserid değerinin 150’nin üzerinde çıkması durumlarından üçünün bir kişide mevcut olmasına metabolik sendrom deniyor. Türkiye’de rastlanma sıklığı yüzde 36. Bu rakam obezlerle toplandığında ciddi bir oran çıkıyor. Metabolik sendrom sıklığı kadınlarda yüzde 41, erkeklerde yüzde 29.
Türkiye’nin eylem planı var
Sağlık Bakanlığı da obezite ile mücadele için 2008-2012 yılları arası, Türkiye Obezite ile Mücadele Programı ve Ulusal Eylem Planı hazırladı. Plan çerçevesinde okullarda ücretsiz sebze, meyve ve süt dağıtılmasından askerlerin bilgilendirilmesine, din görevlilerinin hutbe ve vaazlarda konuyu işlemesinden 500 kişinin üzerinde çalışanı olan işyerlerinde spor salonu açılmasına kadar bir dizi önlem öngörülüyor. Obezite merkezleri kurulacak, bu merkezlerde uygulanacak mide balonu, kelepçe, by-pass gibi uygulamaların masrafları Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak.
Obez çocuklarda yetişkin hastalıkları başladı
Çocukluktaki obezite, yağ hücre sayısının artmasıyla seyrediyor. Yetişkinlerde yağ hücre sayısı artmıyor ancak hacmi artıyor. Anne-babanın çocuklarına bırakacağı en kötü miraslardan biri şişmanlık. Sadece bir ebeveynde şişmanlık varsa bile çocukta risk yüzde 40. İki ebeveynin şişman olması riski ikiye katlıyor. Bu sadece genetik geçişten kaynaklanmıyor. Fazla yeme isteğinin ve beslenme alışkanlıklarının ailede edinilmesi bir diğer önemli faktör. Fiziki aktivite eksikliği, saatlerce televizyon izleme, bilgisayar kullanma, fast food, cips, çikolata, şekerli gıdalar, kolalı içeceklerin çok tüketilmesi gibi nedenler çocukları genişletiyor. Okula servisle gidip gelme, asansör kullanımı, kentlerde yeterli oyun parkı ve yeşil alan bulunmaması, güvenlik endişesiyle daha çok evde tutulmaları, sınavlar, dershaneler, ev ödevleri nedeniyle çocukların spora zaman ayıramamaları, beden eğitimi derslerinin yetersizliği, tek çocuk olmak, ergenlik dönemi sorunları, çalışan anne, besin hazırlığına yetersiz zaman da etkili. Obezitenin derecesine bağlı hızlı büyüme, erken adet görme, kan yağlarında artma, damar sertliği, hipertansiyon, insülin düzeyinde yükselme ve şeker hastalığına eğilim, karaciğerde yağlanma, yumurtalıklarda kist oluşumu, tüylenme, erkek çocuklarında meme bölgesinde yağlanma, deri enfeksiyonları, ortopedik problemler gibi sorunlar gelişebiliyor.