DOSYA: Endüstriyel Silah “ŞEKER”

Yetişkin Sağlığı
Haber: Tuba OLĞAÇ Şeker… Onu hemen her gün sınırsızca tüketiyoruz. Kahvaltıda çikolata ve reçel  yemeğin hemen ardından tatlı yiyor, çaya şeker katıyoruz….  Peki gerçekten şeke...
EMOJİLE

Haber: Tuba OLĞAÇ

Şeker… Onu hemen her gün sınırsızca tüketiyoruz. Kahvaltıda çikolata ve reçel  yemeğin hemen ardından tatlı yiyor, çaya şeker katıyoruz…. 

Peki gerçekten şekerin vücudumuza nasıl zarar verdiğinin farkında mıyız? Elbette hayır…

Son zamanlarda siyasi olarak bazı mecralar Mısır Şurubunu diğer adıyla nişasta bazlı şekeri kötüleyerek toplumsal bir bilinç uyandırdılar. Buraya kadar bir sorun yok, ama bu kez de toz şeker yükselişe geçti. Unutulan şey şu; Mısır şurubu ne kadar tehlikeliyse, normal şeker de en az o kadar tehlikelidir!

Endüstriyel Silah: MISIR ŞURUBU

Mısır şurubu canavarı 1970’de doğdu.  Mısır nişastasından laboratuar ortamında glikoz elde edildi. Glikoz ise fruktoza dönüştürüldü.  1980’lerde yılda 3 milyon ton olan mısır üretimi yapılıyordu.
1996 yılına gelindiğinde ise üretim yaklaşık 8 milyon tona yaklaşmıştı.

Nasıl elde Ediliyor?

Mısırdan şeker elde etmek için bir dizi işlem gerekiyor. Bu işlemler sırasıyla şöyle;

– Mısır nişastasının kısa şeker zincirlerine dönüştürülmesi için alfa amilaz devreye giriyor.
– Ardından şeker zinciri glikoamilaz isimli bir enzimle parçalanıyor.
– Son olarak glikoz izomeraz, glikozu früktoza çeviriyor.
Benzer iki işlemin ardından endüstriyel silah mısır şurubu elde ediliyor.

Bugün yediğimiz endüstriyel gıdalarda bol bol nişasta bazlı şeker tüketiyoruz. Ketçap, toz kahve kreması, bisküvi, kola, gazoz, şekerleme, meyve suyu, hazır çorba, çikolata, gofret, puding, hazır kek… Türkiye’deki tüm gıda endüstrileri öyle veya böyle bir şekilde bu şekeri kullanıyorlar. Nedeni basit! Ucuzluk! Evet yanlış okumadınız, tek nedeni mısır şurubunun normal şekere göre kat kat ucuz olması…

Öte yandan söz konusu endüstriler, etiketlerinde yer verdikleri şekerin, gerçekten ne şekeri olduğunu ısrarla yazmamaktalar. Etikette bir şeker ibaresi görüyoruz evet, ama bu ne şekeri?

ABD’li yazar Michael Pollan’a göre ortalama bir markette ürünlerin dörtte birinin içinde “mısır şurubu” var.

Yiyenlerin Akıbeti!

Bir grup fare üzerinde yapılan araştırmalardan oldukça ürkütücü sonuçlar elde edildi. Deney fareleri ikiye ayrılıyor. Bir kısmına normal şeker diğer kısmına ise mışır şurubu veriliyor. Mısır şurubu ile beslenen farelerin anormal doğum yaptığı ve karaciğerlerinin ağır tahribata uğradığı görülüyor.

Nişasta bazlı şeker, metabolizmayı bozuyor, şeker hastalığına davetiye çıkartıyor, bağışıklık sistemini tahrip ediyor ve kilo aldırıyor. Nişasta bazlı şekere alışan kişilerde bir bağımlılık hali görülüyor. Bu kişiler sık sık çikolata yada meşrubat krizine giriyor ve halsizleşiyorlar.

“TOZ ŞEKER” Masum mu?

Mısır şurubunun ardından akıllara gündelik hayatta çok sık tükettiğimiz toz şeker geliyor. Toz şeker düşündüğünüz kadar masum değil.

Örneğin British Medical Journal’da yayınlanan bir makalede "Şeker tütün kadar tehlikeli, zarar verici ve bağımlılık yapıcı olduğu için uyuşturucu sınıfına sokulmalıdır" ibaresi yer alıyor.

Bugün kullandığımız toz şeker yani rafine şeker 17. yüzyıl başlarında Alman kimyager Marggraf tarafından şeker pancarından üretildi. O dönemde İslam dünyasında sadece meyveler, pekmez ve doğal şeker pancarı tüketiliyordu.

Avrupa’da ise şeker pancarı çok sonraları keşfedildi. Batıda şeker pancarı yalnızca hayvanlara yem olarak veriliyordu. Ancak daha fazla para kazanmak amacıyla şeker pancarı rafine edildi, bir zehire dönüştürülerek fabrikasyon üretime geçildi….
Bugün şekerin nasıl beyazlatıldığı ise insanın tüylerini diken diken ediyor… Şeker fabrikaları şekeri beyazlatmak için odun kömürü kullanıyor yada sentetik reçine ile beyazlatıyor! Küp şeker elde etmek içinse şeker çeşitli yapıştırıcı maddeler katılıyor.

ASPARTAM CANAVARI

Aspartam şeker hastalarının sık kullandığı suni tatlandırıcılardan biri. Bugün sakızlarda ve diyet ürünlerin hemen hepsinde çok sık kullanıyor. Aspartamın etkisi şekerden kat kat büyük. MS denilen hastalığı tetikliği de biliniyor. Aspartam konusunda Dr. H.J Roberts’e kulak verelim;

“Aspartam’ın neden bu kadar tehlikeli olduğunu açıklayayım: Bu tatlandırıcının ısısı 86ºF seviyesine ulaşınca, aspartam içindeki metil alkol eformaldehite, sonra da formik aside dönüşüyor, bu da metabolik asidosise yol açıyor. Metanol zehirlemesi diğer koşulları açısından multiple sklerosise benziyor. İnsanlara yanlışlıkla multiple sklerosis teşhisi konuyor. MS ölüme yol açmazken metanol zehirlemesi öldürücü oluyor! Sistemik lupus da neredeyse en az multiple sklerosis kadar yaygın hale geldi, özellikle Diet Coke ve Diet Pepsi içenler arasında! Kurban genellikle suçlunun aspartam olduğunu bilmiyor. Kullanmaya devam ediyor, lupus da artık yaşamı tehdit edecek düzeye ulaşıyor. Diyet içecekleri bıraktıktan sonra sistemik lupus hastalarının asistematik hale geldiklerini gördük. Multiple sklerosis teşhisi konan hastalarda (aslında bunlar metanol zehirlenmesi hastaları idi) semptomları çoğu kayboldu. Görüş yeteneğinin geri kazanıldığı ve işitme duyusunun önemli ölçüde iyileştiğini gördük. Bu tinnitus vakalarında da geçerli idi.

Bir konferansımda “Aspartam kullanıyorsanız (NutraSweet, Equal, Spoonful vs) ve fibromalji, spazmlar, ani ağrılar, bacaklarınızda uyuşma, kramp, vertigo, bulantı, baş ağrıları, tinnitus, eklem ağrısı, depresyon, endişe atakları, bozulan konuşma, bulanık görüş veya hafıza kaybı semptomlarından şikayetçiyseniz muhtemelen aspartam hastasınızdır. Konferans esnasında ayağa kalkan kişiler “Bu semptomlardan bazıları bende de var” “Bundan kurtulmak mümkün mü?” diye sordular. Evet! Diyet meşrubat içmezseniz ve gıda etiketlerinde yazılı aspartam kelimesine dikkat ederseniz, evet!

Çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Bir yabancı Bay Espisto’ya (konuşmacılarımdan birisi) ve bana geldi ve “Neden bu kadar çok insanın MS derdi olduğunu bana söyleyebilir misiniz?” dedi. Bir hastaneye yaptığımız ziyaret esnasında bir hemşire ağır Diet Coke bağımlısı olan altı arkadaşının tümünde MS sorunu olduğunu söylemişti. Bu tesadüfün ötesinde bir durumdu! Diet Coke ve Diet Pepsi vs.

BU BİR DİYET ÜRÜNÜ DEĞİLDİR! Kongre Raporuna göre karbonhidrat birikimine neden oluyor ve sizi şişmanlatıyor. Formaldehit yağ hücrelerinde depolanıyor, özellikle kalça ve basenlerde birikiyor. Dr Roberts, bir kez bu ürünleri bırakınca ekstra spor vs yapmaksızın deneme süresi içinde 19 kilo kaybeden hastası olduğunu belirtiyor.

Aspartam özellikle şeker hastaları için tehlikeli. Hastalarında retinopati olduğunu düşünen hekimlerle konuştuk, aslında hastalarındaki semptomların nedeni aspartamdı. Aspartam kan şekerinin kontrolden çıkmasına yol açıyor. Bu nedenle şeker hastası proteinde bulunan diğer amino asitler olmadan aspartik asit ve fenilalanin maddelerinin nörotoksik hale gelmesi nedeniyle hafıza kaybından şikayet ediyor. Aspartik asit ve fenilalanin kan beyin bariyerini aşıyor ve beyin nötronlarını harap ediyor, şeker hastalarında (şeker hastası olmayan hastalarda da) çeşitli tipte beyin hasarı, nöbet hali, depresyon, manik depresyon, panik ataklar, öfke ve şiddete neden oluyor (Körfez Savaşında savaşan kadın ve erkeklerin tükettikleri binlerce Diet Coke ve Diet Pepsi içinde bulunan aspartam iyi bilinen Körfez Savaşı Sendromunun nedeni olabilir).”

Metabolizma Düşmanı: Şeker

Buraya kadar şekerin ne olduğunu anlattık. Peki şeker tüketiminin insan metabolizmasını nasıl etkilediğini biliyor musunuz? İşte şekerin zararları;

– Pekmez, meyve ve şeker pancarı dışındaki şekerler, yani rafine edilmiş toz şeker, aspartam, NBŞ, vs kan şekerini çok çabuk artırıyor. Pankreasın aşırı insülin salgılamasına neden oluyor. Bu durum zamanla "metabolik sendrom" denilen hastalığa kapı aralıyor. Sürekli acıkıyor ve giderek daha fazla yiyorsunuz.

– Kansere yol açıyor. Zira kanser ve tümör hücrelerinin en büyük besin kaynağı şekerdir. Şekersiz kalan hücreler zaman içinse küçülmeye ve ölmeye başlıyor.

– Mide ülserine yol açar. Gastrit ve mide ülserine yol açan Helikobacter pylori isimli bacteri en çok şekerli ortamlarda ürüyor. Üremek için uygun ortam bulduğunda ise kademe kademe mide mukozasını tahrip ediyor.

–   Diş çürümesine yol açar. Ağız bakterilerinin de en sevdiği yiyeceklerden biridir şeker. Şekerli ortamlarda asit üretim dişte yıkıma neden olurlar.

– Bunların dışında obezitenin en büyük nedenidir.

– Kalp ve dolaşım hastalıklarına, böbrek taşlarına, hipertansiyon, astım, felç, romatizma, kronik yorgunluğa ve kemik erimesine neden olur.

– Bağışıklık sistemini zayıflatır, daha kolay hasta olur, ufak bir gripte yataklara düşersiniz.

– Şeker yiyen çocuklarda hiperaktivite, endişe, dikkat bozukluğu ve huysuzluk görülmüştür.

– Şeker trigliseriti yükseltir.

– Şeker krom ve kalsiyum emilimini engeller.

– Hipoglisemiye sebep olur

– Ciltte kurumaya neden olur ve ve saç beyazlamasına yol açarak yaşlanma sürecini hızlandırabilir.

 – Vücutta kireçlenmeye sebep olabilir.

 Mantar enfeksiyonlarına davetiye çıkartır.

– Özellikle aspartam isimli suni tatlandırıcı Multipl Skleroz (MS) hastalığını şiddetlendirebilir.

– Dolaylı olarak hemoroide yol açabilir.

– DNA yapısını bozabilir.

– Karaciğer hücrelerinin bölünmesine ve karaciğerin büyümesine neden olur.

Peki Ne Yapmalı?

Çayınıza şeker koymadan yapamıyorsanız, "şeker otu" isimli bitkiden faydalanabilirsiniz. Şekersiz çay içmeye alıştığınızda ise bir daha şekeri aramayacaksınız. Şeker otu bitkisi tatlı ama asla şeker barındırmayan bir bitkidir ve şeker hastaları tarafından da güvenle kullanılabilir.

Öte yandan kan değerleri düşük kişilerde tatlı krizleri için keçi boynuzu pekmezi iyi bir alternatiftir. Tiroid sorunları, demir eksikliği ve hormonel durumlarda vücutta şeker isteğini arttırabilir. Kuru üzüm , kuru incir gibi meyveler tüketilebilir ve her türlü meyve ile şeker ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Rafine olmamış şeker pancarınında bünyede yan tesiri yoktur.

on5yirmibes.com