Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Selma Bozkurt Zincir, “Yaşanan süreci ruh sağlığımız için daha pozitif bir şekilde atlatabilmek için bu olayları genelleştirmemek, şiddet içeren paylaşımlar ve çatışmalardan uzak durmak, olayları tüm yaşamımıza mal etmemek ve mümkün olduğunca kısa sürede olağan günlük yaşama dönmek önemlidir. Özellikle ilk haftalarda aile üyeleri ve yakınlarımızla daha sık vakit geçirmemiz ve güven verici etkileşimlerde bulunmamız gerekir” dedi.
15 Temmuz 2016 günü tarihimizin en kara gecelerinden biri yaşandı. Çok ciddi bir travmatik olay olarak tarif edebileceğimiz bu darbe girişimi sonrasında, insanlar bir yandan günlük yaşamlarını olağan şekilde sürdürmeye, öte yandan da mevcut olayların ruh sağlığına olan etkileriyle baş etmeye çalıştı. Peki darbe girişiminin ruh sağlığımıza etkisi nasıl oldu? Yaşanan kötü olayların etkisinden nasıl kurtulabiliriz? Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Selma Bozkurt Zincir, zor günlerin iç dünyamıza etkilerini anlattı:
ÇARESİZ VE SAVUNMASIZ OLMA DUYGUSU
Yaşadığımız darbe girişiminde olduğu gibi bireylere zarar verenin insan eliyle, içeriden (güvenilenler) birileri olması ve bu travmatik olaya güvenilen kişiler tarafından maruz kalınması, ruh sağlığı açısından daha olumsuz bir etki oluşturmaktadır. Travma; hayatın günlük akışı içinde, hiç umulmadık bir anda ortaya çıkıp insanın dayanma gücünü zorlayan, ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen (ölüm, doğal afetler, kazalar, terör eylemleri, savaş, tecavüz vs.) durumlardır. Doğal afetler insanların daha kolay kabullenebildikleri ve yaralarını beraberce sarabildikleri travmatik olaylardır. Oysa güvendiği kişiler tarafından şiddet içerikli bir olaya maruz kalmak bu travmanın olumsuz etkisini artırır ve bireyin ruhsal bütünlüğünü alt üst eder.
İnsanlarda ilk aşamada hayal kırıklığı ve şaşkınlık, kendisi ve sevdikleri hakkında yoğun bir güvensizlik, gelecekten umutsuz olma, kendini yalnız, çaresiz ve savunmasız hissetme gibi duygu ve düşüncelerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bireylerin daha önceki travmatik yaşam tecrübeleri, mevcut travmatik olay karşısındaki psikolojik tepkilerini ve baş etme yetilerini önemli ölçüde etkilemektedir.
SIK SIK AĞLAMA VE UYKU DÜZENSİZLİKLERİ
Travmaya maruz kalan bireylerde günler içerisinde keyifsizlik, isteksizlik, konsantrasyon bozulması, sık sık ağlama, uyku düzensizlikleri, iştah değişikliği, aşırı korku ve endişe, panik ataklar vb. önemli ruhsal belirtiler görülebilir.
AŞIRI ÖFKE DUYGUSUNA DİKKAT!
Savaş uçaklarının uzun süre alçak uçuş yapması, aşırı yüksek ses yayması ile patlamalar ve ateşli silah seslerine aniden maruziyet sonucu bazı insanlarda ‘saldırıya uğrama ve ölüm korkusu’ yaşanması olasılığı yüksektir.
Bu tip travmatik durumlara maruziyet sonrasında bazı kişilerde aşırı irkilme, tetikte olma, aniden parlama, ufacık uyaran ile aşırı öfkelenme gibi tepkiler görülebilir. Bu tepkiler bazen intikam alma düşüncesine kadar uzanabilir. Öfke patlaması, bu gibi toplumsal olaylar (yapılan vahşet) karşısında var olan toplum psikolojisiyle ilişkili olarak kolayca büyüyebilir ve öfkenin dışa vurumu ile istenmeyen karşı olaylara sebep olabilir. Toplumun birer üyesi olarak bizlere düşen, birlik beraberlik duruşumuzu bozmadan demokratik kutlama ve yürüyüşler ile kendimizi ifade etmektir. Bunlara rağmen öfke kontrol zorluğu yaşayanların ruh sağlığı alanında çalışan profesyonellerden yardım alması gerekir.
AİLENİZLE DAHA SIK VAKİT GEÇİRİN
Bu süreçten ruh sağlığımızın daha az olumsuz etkilenerek atlatabilmemiz için bu olayların genelleştirilmemesi, şiddet içeren paylaşımlardan ve olaylardan uzak durulması, tüm yaşamımıza mal edilmemesi ve mümkün olduğunca kısa sürede olağan günlük yaşama dönülmesi önemlidir. Özellikle ilk haftalarda aile üyeleri, arkadaş ve yakınlar ile daha sık vakit geçirilmeli ve güven verici etkileşimlerde bulunulmalıdır. Tüm bu süreçte sağlıklı baş etme becerilerini artırabilmek ve ruh sağlığını olumsuz etkileyen belirtilere yönelik olarak gerekirse psikiyatrik destek alınmalıdır.
OLAYLARI GENELLEŞTİRMEKTEN KAÇININ
Böylesi travmatik yaşantılar sonrasında insanların kaygısını artıracak şekilde yanlı ve dayanaksız açıklamalar, sosyal medyada yer alan ‘yeni patlama yerleri’ vs. şeklinde asılsız ihbarlar ve spekülatif paylaşımlar, var olan akut stres tepkilerini daha da güçlendirebilir. Bu beklenmedik darbe girişimini tüm hayatımıza genellemeden haberleri izlemek, doğru bilgi almak güven hissini çoğaltır ancak özellikle sosyal medyadaki olumsuz içerikli ve provakatif paylaşımlar bu dönemde ruhsal iyileşmeyi ve günlük rutinlere yeniden uyumu zorlaştırabilir.
GÜVEN VERİCİ AÇIKLAMALAR ÇOK ÖNEMLİ
Darbe girişimi öncesindeki haftalarda da halkımız peş peşe canlı bomba ve terör eylemlerine maruz kalmıştı, bu olayların hemen akabinde böyle ağır bir olaya maruz kalmak, psikolojik yükümüzü biraz daha artırdı. Çünkü şiddet içeren bu tip ağır olayların süresi uzadıkça veya insanların tekrarlayan travmatik durumlara maruziyeti söz konusu olduğunda psikolojik zorlanma artmakta ve bireylerde daha yoğun belirtilerle seyreden travma sonrası stres bozukluğu gelişme olasılığı yükselmektedir.
Bu olayların tekrar yaşanabileceği kaygısını duymak travma sonrasında oldukça sık görülür. Devlet ve hükümet yetkililerinin halkımıza bu konuda yapacakları güven verici ve destekleyici açıklamaları insanların kaygılarını yatıştırmada çok önemlidir.
ÇOĞU KİŞİDE STRES BOZUKLUĞU GÖRÜLMEZ
Travmatik bir olaya maruziyetin akabinde herkeste travma sonrası stres bozukluğu gelişmez. Çoğu kişi birkaç gün içinde sosyal ve aile desteği ile normal günlük hayatına geri dönebilir. İnsanların bir kısmında ise hemen günler içerisinde başlayan ve bir ay içerisinde sonlanan akut stres bozukluğu belirtileri ortaya çıkar. İsteksizlik, aile ve sosyal çevreden uzaklaşma, konsantrasyon bozulması, iş yapmakta zorlanma, aşırı kaygı, depresif duygulanım, panik, uyku düzeninde bozulma, irkilme, aşırı öfke, sinirlilik ve kaçınma davranışları ile seyreder. Bu aşamada psikiyatrik destek alınması travmanın uzun vadeli olumsuz sonuçlarından korunmayı sağlayabilir.
ÇOCUĞUNUZA GÜVEN HİSSİ VERİN
Yaşanan olaylardan çocuklarımız da bizler gibi negatif etkilendi. Bu yüzden olaylar, çocuğun yaşına uygun şekilde, doğru biçimde anlatılmalı ve ebeveynleri olarak onların güvende olması için yapılacak şeyler söylenmelidir. Ebeveynler çocukların korku ve üzüntülerini anladıklarını dile getirmeli ve onlarla daha fazla fiziksel yakınlık kurmalıdır. Birlikte geçirilen vaktin artırılması gerekir.
BİRLEŞTİRİCİ MESAJLAR VERİLMELİ
Darbe girişiminin amacı toplumsal birlik ve düzenin bozulmasıdır. Bu dönemde tüm farklı düşünce ve siyasal görüşleri bir yana bırakarak, her platformda toplumsal birlik mesajları verilmelidir. İnsanların kutuplaşmasını engellemek en başta devlet ve hükümet yetkililerinin yapacağı birleştirici açıklamalarla mümkündür. Toplumda insanların devlete ve birbirine olan güven duyguları tazelenerek günlük rutine devam edilebilir. Bu güven duygusu devlet kurumlarının toplumdaki bireyleri rencide etmeden hakkaniyetle var olan yasal süreci yürütmesi ile giderilebilir.
YAS- KUTLAMA DENGESİ KORUNMALI
Darbe girişiminin bastırılmasında kuşkusuz en büyük rol kahraman Türk milletinindir. Bu haklı başarının meydanlarda coşkuyla kutlanması kadar doğal bir şey olamaz. Ancak bu kutlamalar yapılırken şehit ve yaralılarımızın ailelerinin yanında olmalı, yas-kutlama dengesini korumalıyız. Çok hassas günlerden geçiyor ve birçok karşıt duyguyu bir arada yaşıyoruz. Meydanlarda bunu rahatça görmek mümkün.