Kendinizi biraz halsiz hissediyorsunuz ve bir hastanenin kapısını çalıyorsunuz… Basit kan- idrar tahlilinden sonra hekiminiz sizden pek çok test istiyor. Siz hastane ile laboratuvar arasında mekik dokurken belki de günleriniz geçiyor… Ne olduğunu bilmiyorsunuz, hangi hastalığa yakalandığınızı çözemiyorsunuz… Aslında size defansif tıp uygulanıyor farkında değilsiniz…
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’nın bahsettiği "Defansif tıp", doktorların vazifelerini tıbbın gerektirdiği gibi yapmaktan çok şikâyet unsuru olmayacağını düşündükleri şekilde yapmaları şeklinde de tanımlanabiliyor.
OLUMSUZ SONUÇTAN SORUMLU OLMAMAK İÇİN DEFANSİF TIP
Bugünün sağlık gündemine Türk Tabipler Birliği’nin desteklediği tıpta yanlış uygulama anketi damgasını vurdu. Ankete göre, doktorların yüzde 55.6’sı herhangi bir olumsuz sonuçtan sorumlu tutulmamak için korunmacı tıp yöntemini benimseyeceklerini ifade etmeleri olmuştu.
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Etiği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Civaner, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Kayıhan Pala ve Uzman Kızılca Yürür’ün hekimler üzerinde yürüttüğü anket çalışmasında doktorlarla ilgili pek çok konu irdelendi. Araştırmada hekimlerin; malpraktise ilişkin politikalar, düzenlemeler, tazminat ve sigorta sistemi gibi uygulamalara ilişkin düşünce ve önerilerini öğrenmek üzere, hekimlerin malpraktis olgusunun oluşumuna ilişkin açıklamaları, temel çözüm modelleri hakkındaki düşünceleri, koşullara ilişkin algıları ve bu koşullara nasıl yanıt verdiklerine ilişkin sorular soruldu.
Konuyla ilgili olarak araştırmayı yürüten Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi
Tıp Etiği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Civaner ile görüştük.
Doç. Dr. Civaner, "Ülkemizde 120 bin civarında hekim bulunduğunu söylerken, anketi internetten katılım ile yaptık. Duyan katıldı, duyup da katılmayanlar da oldu. Araştırmaya 2 bin 194 hekim katıldı, o yüzden 120 bin hekime genelleme yapmamak da gerekir. Ancak yine de burada duyulan kaygılar önemli kaygılardır" dedi.
Doç Dr. Civaner’in de içinde bulunduğu çalışmada "Hekimlerden alınan yanıtlar, ülkemizde de hızla uygulamaya girmekte olan ve Dünya Bankası aracılığıyla pek çok ülkeye dayatılan Sağlıkta Dönüşüm politikaları ve sağlık alanındaki hukuki ve siyasi değişimin getirdiği yeni durum bağlamında tartışıldı. Sağlık hizmetlerinde kamunun özel sektör mantığına mahkum edilmesinin, şirketleşme doktriniyle dayatılan yasal düzenlemelerin günlük pratikte hekimlerce nasıl görüldüğü ve verdikleri sağlık hizmetine olan etkileri onların algılarına dayanılarak irdelendi" ifadeleri yer alıyor.
BİR GÜNDE 100’DEN FAZLA HASTADA HATA YAPILMAZSA İNCELENMELİ
İşte araştırma sonucunda çıkarılan bulgular:
"Bir günde 100’den fazla hastaya teşhis ve tedavi yapan hekim hata yapmazsa incelenmelidir. Performans adı altında hekim-müşteri ilişkisi yaratılmakta; bu önlenmeli… Kotayı tutturmak için çok sayıda hasta bakması gereken hekim, ideal hasta bakma süresinin çok altında bir sürede hasta bakmak zorunda kaldığında malpraktise düşmesi kaçınılmazdır. “Ne kadar çok hasta o kadar çok puan” diye özetleyebileceğimiz bu sistemde maalesef hastamıza ayırdığımız zaman iyice azalmıştır. Hekim hastasından tetkik isterken, bütçe talimatları nedeniyle kendini kısıtlanmış hissetmemeli, tanı veya izlem için hangi tetkik gerekiyorsa onu isteyebilmelidir. Sağlık kurumları para kazandıran işletmeler olarak değerlendirildiği için az sayıda sağlık çalışanı ile çok sayıda iş yapılmaya çalışılmakta, hastalıklardan korumaya yönelik değil tedaviye yönelik bir yaklaşım sergilenmekte böylece hasta üreten bir sağlık sistemi ortaya çıkmaktadır. Paket program hizmetinde tanı sırasında her hastaya minimal tetkik yapılarak hastane giderlerinin azaltılmaya çalışılması giderek artan bir uygulamadır ve rahatsızlık vericidir.
Malpraktiste birinci derecede sorumlu tutulması gereken kurum Sağlık Bakanlığı olmalıdır."
İŞTE ARAŞTIRMANIN TÜM DETAYLARI
* Araştırmaya 2 bin 194 hekim katıldı
* Katılan hekimlerin büyük çoğunluğu (yüzde 98.6) sigorta paketlerinin; yeterince kapsayıcı / koruyucu olmadığını düşünüyor.
* Hekimler (yüzde 63.7), sigorta paketlerinin malpraktisi azaltmayacağı, hekimi artan tazminatlara karşı korumayacağı, hekimlik uygulamalarının tazminat davalarının yarattığı kaygıdan etkileneceği görüşünde
* Ayrıca hekimlerin dava açılmasını engellemek için “korunmacı tıp” yaklaşımını benimseyerek gereksiz tanı ve tedavi yöntemleri uygulayabilecekleri ve riskli hastalardan kaçınabilecekleri gerekçeleriyle sağlık hizmetini olumsuz etkileyeceği düşüncesi büyük oranda destekleniyor (yüzde 86.6).
* Araştırmaya katılan hekimlerin yüzde 73.8’i mezuniyet öncesi ve sonrası eğitimlerinin malpraktisi önlemek / azaltmak açısından yetersiz olduğunu düşünüyor.
* Ayrıca iki hekimden biri günlük pratiğinde kendisini yetersiz hissettiği en az bir uygulama olduğunu belirtti (yüzde 53.1).
* Katılımcıların büyük çoğunluğu, hizmet kaynaklı zararların gündemde oluşu ile sağlık çalışanlarına yönelik şiddet arasında nedensel bir ilişki olduğunu düşünüyor.
Habertürk – Begüm Çelikkol