29 Eylül Dünya Kalp Günü

Yetişkin Sağlığı
Dağdelen, 29 Eylül Dünya Kalp Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, insan hayatını tehdit eden en önemli hastalık grubunun başında kalp damar hastalıklarının yer aldığını belirtti. Hastalıkların...
EMOJİLE

Dağdelen, 29 Eylül Dünya Kalp Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, insan hayatını tehdit eden en önemli hastalık grubunun başında kalp damar hastalıklarının yer aldığını belirtti.

Hastalıkların oluşmadan önleminin alınması veya belirtiler başladığında hızlı bir şekilde müdahale edilmesinin önemine işaret eden Dağdelen, güncel modern tedavide amacın, kalp damar hastalıklarının önceden tespit edilmesi ve koruyucu tedavinin yapılması olduğunu kaydetti. 

Bu amaçla kimlerin kalp damar hastalıklarına maruz kalacağının öngörülerek tedbir alınması gerektiğini aktaran Dağdelen, şu bilgileri verdi:

“Hipertansiyon, diyabet, yüksek kolesterol, aşırı kilo, sigara gibi risk faktörleri uzun yıllardan beri en iyi bilinen ve değiştirilebilir olan büyük risk faktörleridir. Ülkemizde yapılan çalışmalar diyabetlilerin oranının yüzde 8, hipertansiyon oranını erişkin erkeklerde yüzde 36,2, erişkin kadınlarda ise yüzde 43,1 olarak olarak bildiriyor. Ülkemizde hipertansiyon oranı yaş ile birlikte hızla artıyor ve 40’lı yaşlarda çok daha belirgin hale geliyor. Hastalığın görülme oranları bölgesel olarak da farklılık gösteriyor. Marmara, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde bu oran yüzde 35’in üzerine çıkıyor.”

Kalp damar hastalıklarından ölüm oranının, halen tüm kanser olgularından 2 kat daha yüksek olduğuna dikkati çeken Dağdelen, Türkiye’de her yıl 250 binin üzerinde kişiye kalp damar hastalığı tanısı konulduğunu ve yılda 150 binden fazla kişinin bu nedenle hayatını kaybettiğini bildirdi. 

Dağdelen, kalp krizi anında genelde göbekten çeneye kadar olan bölgelerde sıkıntı, ağrı veya nefes alamama hissi yaşandığını, kriz öncesinde ise çabuk yorulma, nefessizlik, ağrı veya göğüste hafif sıkıntı gibi belirtilerin fark edildiğini anlatarak, ancak bu belirtilerin genellikle kilo almaya ve egzersiz yapmamaya veya ilerleyen yaşa bağlanıp önemsenmediğini kaydetti.

Çok hafif olan kalp ağrılarının egzersiz ile gelen hafif bir tıkanma veya göğüste yanma hissiyle karıştırılabildiğini aktaran Dağdelen, “Ancak bu noktada dikkat etmeniz gereken özel bir fark var ki, belirtiler sanıldığının aksine sadece sol tarafa değil aynı zamanda sağ kola veya sadece sırta veya göbek etrafına da yansıyabiliyor” ifadelerini kullandı.

Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen, kalp krizi anında göğüs, kollar, mide veya boğazda sıkıntı, baskı, nefes alamama hissi, ağrı veya ağırlık hissedebildiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Ancak bu şikayetler kalp krizi geçiren diyabetik hastalarda hiç  görünmeyebiliyor ve hastanın hiçbir şikayeti olmayabiliyor. Diyabetik hastalarda ağrı, sinirlerindeki harabiyet ve hissizlik nedeni fark edilmediğinden, kişi ayakta hiç farkına varmadan sessiz kalp krizi geçirebiliyor.

Asıl yapılması gereken hastaların kriz geçirmeden önce yaşını, kilosunu, ailesel veya bireysel risk faktörlerini de göz önünde bulundurarak kontrolden geçmesi. Göğüste sıkıntı hissi, çabuk yorulma ve tıkanma gibi sorunları olanların şikayetleri ağırlaşmadan önce mutlaka doktora başvurmaları gerekiyor. Günlük koşuşturmaca içerisinde belirtileri önemsememek ve hele de ‘benim göğüs ağrım yok ki’ diyerek ihmal etmek, çok tehlikeli bir duruma neden olabiliyor. Sonrasında da hasta görmeyi beklediği ağrıyı kriz ile birlikte karşılayabiliyor.”

Kalp hastalığı belirtilerinin, riskin yüksek olduğu 20’li yaşlarda başlayabildiğini vurgulayan Dağdelen, günümüzde spor yapma alışkanlığının azalması, kilo alma, aşırı yağlanma, kötü ve hazır beslenme, sigara içme yaşının aşağı inmesi, multimedya ve bilgisayar teknolojisinin çocukları koltuğa yapıştırması gibi nedenlerin kalp damar hastalıklarının çocukluk yaşlarda belirmesine neden olduğunu anlattı.

“Kalp, yaşlı hastalığıdır, çocukluk yaşta da kalp hatası mı olunur?” gibi yanlış algıları ve bilgileri yıkmak ve günümüz hastalıklarını modern hayata göre yeniden dizayn etmek gerektiğini bildiren Dağdelen, doğru beslenme, düzenli egzersiz yapma, zararlı alışkanlıklardan korunma, masaya bağlı kalmama, düzenli uyuma ve düzenli kontrolde olmanın insanları kalp damar hastalıklarından koruyabildiğine dikkati çekti.