Özel bir yağasiti olan alfa linolenik asitin (esas olarak kabuklu yemişlerde, tohumlarda ve diğer bazı bitkisel yağlarda bulunur) yüksek miktarda alınması, özellikle kalp ve damar kaynaklı hastalıklara karşı koruma sağlar.
Alfa-linolenik asit (ALA), soya fasulyesi, fındık, kanola yağları ve keten tohumu gibi bitkilerde bulunan bir tür omega-3 çoklu doymamış yağ asididir.
Önceki çalışmalar, yüksek ALA alımının daha düşük ölümcül koroner kalp hastalığı riski ile ilişkili olduğunu göstermişti, ancak ALA ve ölüm riski ile ilgili diğer çalışmalardan elde edilen bulgular sonuçsuz kaldı.
Bu belirsizliği gidermek için uluslararası bir araştırma ekibi, ALA ile tüm nedenlere bağlı ölüm, kardiyovasküler hastalık ve kanser arasındaki ilişkiler hakkında 1991 ve 2021 yılları arasında yayınlanan 41 çalışmanın sonuçlarını analiz etti.
Bu araştırmalar yaş, kilo, sigara içme durumu, alkol tüketimi ve fiziksel aktivite gibi faktörleri hesaba katan 18 ila 98 yaşları arasında, iki ila 32 yıl arasında izlenen yaklaşık 120.000 katılımcıyı içeriyordu.
Her bir çalışmayı önyargı açısından kapsamlı bir şekilde değerlendirdikten sonra, araştırmacılar yüksek ALA alımının kardiyovasküler hastalık ve koroner kalp hastalığından kaynaklanan ölüm riskini yaklaşık %10 düşürdüğünü buldular.
Bu durum 10.000 kişi başına, her yıl 113 daha az ölüme, 33 daha az kardiyovasküler hastalık ölümüne ve 23 daha az koroner kalp hastalığı ölümüne eşdeğerdi.
Bununla birlikte, daha yüksek bir ALA alımı, en düşük ALA alımı seviyelerine kıyasla en yüksek için 63 ekstra kanser ölümüne eşdeğer bir kanser mortalitesi riski ile ilişkilendirildi.
Diyetle alınan ALA alımı ve kardiyovasküler hastalık mortalitesi için bir doz-yanıt etkisi bulundu, öyle ki ALA alımında (bir yemek kaşığı kanola yağına veya 0,5 ons ceviz yağına eşdeğer) günde 1 gr artış, %5 daha düşük kalp damar hastalığı riski ile ilişkilendirildi.
ALA’nın daha yüksek kan seviyeleri, daha düşük ölüm riskleri ile de ilişkilendirildi.
Dahil edilen çalışmaların gözlemsel tasarımı nedeniyle, nedensellik kurulamayacağı gibi diğer bilinmeyen faktörlerin veya gıda ve besin alımlarının ölçüm hatalarının sonuçları etkilemiş olabileceği olasılığını da dışlayamaz.
Bununla birlikte, çalışma kalitesinin titiz ve sistematik değerlendirilmesi ve katı çalışma kriterlerinin kullanılması, sonuçların sağlam olduğunu göstermektedir.
Bu nedenle çalışma, çoklu doymamış yağ asitlerinin potansiyel sağlık yararlarına dair kanıtlara anlamlı katkıda bulunmaktadır.
Araştırmacılar şu sonuca varıyorlar: “Daha ileri çalışmalar ile, ALA’nın potansiyel sağlık etkilerinin daha kapsamlı bir değerlendirmesini sağlamak için, ALA tüketimi ile daha geniş bir ölüm nedeni yelpazesi arasındaki ilişki incelenmeli ve ALA’dan zengin belirli gıdaların ölümle farklı şekilde ilişkili olup olmadığı açığa çıkarılmalıdır.
Bağlantılı bir makale, farklı tipte yağ asitlerinin diyet alımları ve ölüm oranları arasındaki mevcut kanıtları özetlemektedir.
Omega 3 yağ asitlerinin faydalı etkilerine rağmen, ALA alımının kanser ölüm riskini biraz artırabilme ihtimali sebebiyle, alım önerilerinin dikkatli bir şekilde yapılması gerektiği öne sürüliyor. Bununla birlikte, artan riski doğrulamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu da özellikle vurgulanıyor.
….
Besin kaynaklı doymamış yağ tüketiminin sağlık açısından daha yararlı olabileceği konusunda genel bir görüş var. Bu da katı yağlar yerine bitkisel sıvı yağların ılımlı ölçülerde tüketiminin daha uygun olduğunu göstermektedir. Ayrıca, bilhassa margarinlerden uzak durmak ve katı yağ gerekiyorsa ılımlı ölçülerde olmak kaydıyla kaliteli tereyağı kullanmak önemlidir. Günlük beslenmemizde ısıl işlem veya organik ekstraksiyon yapılmamış sızma zeytin yağı kullanmayı alışkanlık haline getirmekte fayda var.