Tuğba Nuroğlu: Bağırsak Mikrobiyotasına Neden Dikkat Edilmeli?

Çocuk Sağlığı
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümü öğrencisi Tuğba Nuroğlu, ilk makalesinde insan vücudu için ciddi önem taşıyan bağırsak mikrobiyotasını ele aldı. Kendisine bu yolda iyi çalışm...
EMOJİLE

Bezmialem Vakıf Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümü öğrencisi Tuğba Nuroğlu, ilk makalesinde insan vücudu için ciddi önem taşıyan bağırsak mikrobiyotasını ele aldı. Kendisine bu yolda iyi çalışmalar ve aydınlık bir gelecek diliyoruz.

Son yıllarda yapılan çalışmaların odağı haline gelen bağırsak mikrobiyotası, sağlıklı yaşam ve ağırlık kontrolü için yeni bakış açıları geliştirilmesine katkı sağladı.

Mikrobiyota, vücudun farklı bölgelerinde bulunan mikroorganizma popülasyonunu ifade eder. Peki bağırsak mikrobiyotası bizim için neden bu kadar önemli? Yapılan araştırmalar sonucu günümüzde artık bağırsak için ikinci beyin diye bahsedilmektedir. Dünya üzerinde yaşayan tüm insanların mikrobiyotası birbirinden farklıdır ama yaptığı işler temelde aynıdır.

Mikrobiyota mide ve ince bağırsakta tam olarak sindirilemeyen besinlerin sindirimine yardımcı olurken aynı zamanda bağırsak duvarını kaplayan mukusun bütünlüğünü düzenlemektedir. Mikrobiyota, sindirim sistemine giren yabancı maddelere karşı koruyucudur. Mikrobiyota için temelde dost bakterilerinin varlığı önemlidir. Bağırsaklarda dost bakteriler arttıkça zararlı bakteriler azalmaktadır. Bilindiği üzere antibiyotik kullanımı bağırsak mikrobiyotasını bozuyor. Çünkü antibiyotik kötü bakterileri yok ederken yanında dost bakterileri de götürüyor. Bu durumda da bağırsakta sorunlar ortaya çıkabiliyor. Antibiyotik kullanımında sonra dost bakterilerin geri kazanımı çok önemli.

Gelgelelim bu dost bakteriler nasıl sağlanır? Dost bağırsak bakterileri, günlük beslenme alışkanlıkları ile vücuda alınan diğer lifler ile beslenir ve gelişir. Eğer dost bakteriler iyi beslenmeyip güçsüz düşerse zararlı bakteriler üstün gelip bağırsak mikrobiyotasını bozar ve sindirim sisteminde sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Bu yüzden dost bakterileri doğru besinlerle beslemek gerekmektedir.

Peki bu doğru besinler nelerdir? Burada iki terim ortaya çıkar. Probiyotik ve prebiyotikler. Probiyotik dost bakterilerdir. Prebiyotik ise bu dost bakterilerinin yiyecek kaynağıdır. Son dönemlerde probiyotik ve prebiyotikler insanlar için dikkat çekmeye başlamıştır. İşte probiyotikli yoğurt, probiyotikli ayran ve hatta probiyotikli diş macunları piyasaya çıkarılmıştır. Yalnız yoğurdun kendisi zaten probiyotiktir. Tabi burada ev yoğurdu olması ayrıca bir önemlidir. Doğal probiyotiklerden bahsedecek olursak bunlar; yoğurt, kefir, kımız, kurut, tarhana, boza, turşu, şalgam, sirke, soya sosu gibi besinlerdir. Aslında bu besinler fermente besinler olup bağırsak mikrobiyotasında mikroorganizma çeşitliliğini arttırır. Fermente besinlerin bazıları, probiyotik bakterileri içerir. Probiyotiklerin yiyecekleri olan prebiyotikler ise; tam buğday, arpa, çavdar,yulaf, mercimek, kuru fasulye, nohut, bezelye, keten tohumu, badem, ceviz, zeytin, soğan, sarımsak, domates, pırasa, muz, elma, çilek, üzüm, bal. Görüldüğü üzere prebiyotikler birçok meyve, sebze, kuru baklagil ve tahıllarda bulunmaktadır. Bunlardan özellikle baklagiller ve çözünür lif içeriği yüksek meyve ve sebzeler prebiyotik açısından zengindir.

Uzmanlar sağlıklı bağırsağın sindirim için çok önemli olduğunu ve bunun yolunun da bağırsak mikrobiyotasını korumak için yeterli ve dengeli beslenmekten geçtiğini söylüyor.