Eskiden "altın ot" olarak adlandırılan, dişotu veya meryemiye olarak da tanınan ve ihtiva ettiği bileşimlerle çok sayıda hastalığı destekleyici yönüyle bilinen adaçayı, ülkemizde bolca yetişmektedir. Eski Mısırlılar bitkiyi, doğurganlık, bereket ve verimlilik amacıyla kullanmışlardır. Günümüzde pek çok ilacın takribinde, adaçayı ekstreleri bulunur.
Önerilenhastalıklar
Çok iyi bir antiseptik olduğu bilinen adaçayı; kuvvet verir ve uyarıcı etkisiyle bilinir. Gece uyku düzenini sağlar. Mikrop, virgül mantar ve virüslerin oluşumuna karşı destekleyici yönü bulunur. Mide bulantısına iyi gelir. Göğsü yumuşatır, bademcik ve dişeti iltihaplarına kullanılması önerilir. İçerdiği "cineol" gibi etkili maddeler sebebiyle öksürüğü engeller. Kanı temizleyici ve iltihap kurutucu özelliği ispat edilmiştir. Antiseptik özelliği olan adaçayı yağını, yara üzerine tatbik edilerek kullanılması tavsiye edilir.
NOT: İçinde doğal fitoöstrojenlerin olması nedeniyle, erkeklerin aşırı miktarda ve çok uzun süreli kullanmaları önerilmez. Aşırı kullanımda kan basıncı yükselebilir. Günde 3 fincandan fazla içilmemelidir. Hamilelik döneminde ihtiyatlı olunmalıdır.
Nasıl kullanılmalı?
Bir tatlı kaşığı dolusu adaçayı yaprağı, bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır. Karışım üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülüp, günde 2–3 fincan içilmesi tavsiye edilir. Taze bitki kullanılması durumunda 4–5 dakika demleme süresi yeterlidir. Demlenerek hazırlanan adaçayını, 2 dakikadan fazla kaynatırsanız, zararlı bir maddeye dönüşebilir. Diğer bir terkibinde ise, kaynamakta olan 1 litre suyun içine, kuru adaçayı yaprağı veya çiçek karışımından yarım avuç atılarak, demlenir ve yemeklerden sonra 1 fincan içilmesi önerilir. Yaz ve kış çay yerine kullanılabilir.