Türkiye’de hekime yapılan müracaat sayısı rekor seviyeye ulaştı. Sağlık Bakanlığı rakamlarına göre özel-kamu tüm sağlık kuruluşlarına 2010’da 539 milyon başvuru gerçekleşirken, 2011’de bu sayı 72 milyon artarak 611 milyona çıktı.
Nüfusun yıllık ortalama 1,3 milyon kişi arttığı göz önünde bulundurulduğunda, hekime başvuru sayısındaki bu artış dikkat çekti. Yeni rakamlarla Türkiye’de kişi başına yıllık hastaneye başvuru sayısı 7,3’ten 8,2’ye çıktı. OECD ülkelerinde bu rakam ortalama 6,4 olurken İsveç’te 2,9, ABD’de 3,9 civarında.
Hekime müracaat sayısının bu yılın ilk 8 ayında ise 500 milyona yaklaştığı ifade ediliyor. Türkiye’de sağlıkta dönüşümle hastaneye ve hekime ulaşımın kolaylaşması artışın son dokuz yılda geldiği noktayı gösteriyor.
2002 yılında hekime müracaat 209 milyon iken geçen sene bu rakam 611 milyona ulaştı. Hekime başvurunun yüzde kırkı birinci basamakta, yüzde altmışı da ikinci ve üçüncü basamakta gerçekleşiyor. Hekime en çok başvuru yıllık kişi başı 9,2 ile Doğu Karadeniz Bölgesi’nde oldu. Onu 9,1’le Ege izledi. En az başvuru ise yıllık 6,4 başvuru ile Orta Anadolu’da gerçekleşti.Devletin ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına ödediği para da 2011 yılında 3 milyar 379 milyon lira arttı. Artışın temel sebepleri dikkat çekici: "Tam tedavi olamayan ya da gittiği doktordan memnun olmayan hasta grubunun doktor doktor gezmesi, hekimlerin kompleks vakalardan uzak durarak onları başka doktorlara yönlendirmesi, çok hasta bakana daha fazla kazanç sağlayan performans sistemi ve vatandaşın haberi olmadan muayene edilmiş gibi gösterilerek devletin zarara uğratılması."
Başvuru fazlalığı en çok gerçek hastaları mağdur ediyor. Esas bakılması gereken hastalar geri planda kalıyor. Öneri noktasında sevk zinciri ilk sırada yer alıyor. Buna göre durumu acil olmayan hastalar önce aile hekimine giderek oradan 2. ve 3. basamaktaki hastanelere duruma göre yönlendirilecek. Geçmişte birkaç ilde uygulanan sistem daha sonra ertelenmişti.
Zaman