Depresyonun, kendine özgü belirtileri sahip, toplumun önemli bir kısmını, daha çok da kadınları etkileyen ciddi bir ruhsal sorun olduğunu ifade eden Özen, depresyon belirtisi gösteren kişinin yakın çevresinin, bu duruma karşı duyarlı olması gerektiğini vurguladı.
Kişinin kendini sürekli biçimde mutsuz, keyifsiz hissetmesinin, önceden zevk aldığı ve severek yaptığı etkinliklerden aynı zevki alamamasının, zihninin olumsuz düşüncelerle yoğun olmasının ve geçmişe dair suçluluk duygularıyla geleceğe dair bir beklentisi kalmadığı hissinin önemli depresyon bulguları olduğuna dikkati çekerek, ”Bunun dışında halsizlik, enerji kaybı, düşünceleri yoğunlaştırmada ve dikkati toplamada güçlük, unutkanlık, uyku ve iştah düzensizliği, cinsel ilgide azalma, çabuk öfkelenme, tahammülsüzlük, bedensel hastalıkların ortaya çıkması ya da var olanların şiddetlenmesi, ölme isteği ve intihar girişimleri en önemli belirtileridir” dedi.
Tedaviye rağmen düzelmeyen yüksek tansiyon, depresyon habercisi
Belirtilerin önemli kısmının en az 15 gün devam etmesi halinde klinik olarak değişen şiddette depresyondan söz edilebildiğini dile getiren Özen, bu durumda bir uzmana başvurulmasını önerdi.
Depresyonun çocuk, ergen ve yaşlıda kişilik, huy, davranış değişiklikleri ve bedensel belirtilerin görülmesi ya da var olan bedensel belirtilerin şiddetlenmesi şeklinde ortaya çıkabileceğine işaret eden Özen, şöyle konuştu:
”Örneğin sakin bir kişi her şeye kızıp, çabuk öfkelenebilir, tahammülsüzlük gelişebilir. Çocuk ve ergende içe kapanma, hırçınlık olabilir. Bedensel hastalıklardan bir kısmı artan stresin etkisiyle olumsuz bir gidiş gösterebilir. Örneğin baş ağrıları, sırt ağrılarında artış olabileceği gibi tedavi altında olan yüksek tansiyon, şeker hastalığı gibi tıbbi rahatsızlıklar, kişi tedavisini aksatmamasına karşın düzelemeyebilir.
Dikkat dağınıklığı ve unutkanlık depresyonla beraber gelişen önemli zihinsel problemler olup, özellikle çalışan kişilerin ve öğrencilerin günlük yaşamını etkileyerek, kişinin zaten kendisi, çevresi ve geleceğiyle ilgili olumsuz olan düşüncelerine, yetersizlik duygu ve düşüncelerine katkıda bulunur. Uykusuzluk ya da sürekli uyuma isteği de dikkat bozukluğu ve unutkanlığı artırabilir.”
Depresyon, tedavisi mümkün olan tıbbi bir durum
Her yaşta ve her mevsimde görülebilen depresyonun, kışın gelişen bir tipi bulunduğunu belirten Özen, uykuda salınan ”melanin” hormonunda günlerin kısalmasıyla oluşan dengesizliğin bu durumun önemli faktörlerinden biri olduğunu söyledi.
Depresyonun oluşumunun sadece tek bir nedenle açıklanamayacağına dikkati çeken Özen, ”Genetik nedenlerle ailesel yatkınlığın yanı sıra stresli yaşam olayları ve kişinin strese yanıt verme biçimi, yani olayları algılama, değerlendirme, yorumlama şekli, kişilik özelikleri de depresyona neden olabilir” diye konuştu.
Özen, depresyonun tedavisi mümkün olan tıbbi bir durum olduğunu vurgulayarak, böyle bir durum varlığından şüphe edildiğinde en kısa sürede hekim yardımı alınması gerektiğini söyledi.
Belirtilerin yanı sıra kişiyle yapılan görüşme sonrası depresyon tanısı konulması halinde de hekim tarafından ”antidepresan” diye isimlendirilen ilaçlarla tedavi sürecine başlandığını ifade eden Özen, ilaç seçiminin mutlaka hekim tarafından belirlenmesi, diğer kullanıcıların kendisine iyi geldiğini söylediği bir ilacın kullanımından kaçınılması gerektiğini söyledi.
Özen’in verdiği bilgiye göre, genel olarak tıpta en güvenli ilaçlardan olan antidepresanlar bağımlılık yapmıyor. Ancak ilk başlandıkları birkaç hafta boyunca baş ağrısı, mide bulantısı gibi geçici yan etkileri olabiliyor. Depresyon tedavisinde en az bir yıl kullanılıyor ve bu süre içinde belli aralıklarla hekime muayeneye gidilmesi öneriliyor. Görüşmelerde ilacın etkisi kadar, yaşamı etkileyen stres faktörleri de ele alınarak kişiye destek olunmaya çalışılıyor.
Aktüelpsikoloji