Gerek dünyada gerekse ülkemizde ölüm nedenlerinin başında kalp ve damar hastalıkları geliyor. Yapılan araştırmalara göre, sadece Avrupa’da yılda 4 milyon kişi bu hastalıktan hayatını kaybediyor. 65 yaş önce kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümler erkeklerde daha sık görülse de, menopoz sonrası kadınlarda da kalpten ölümler hızla artıyor. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen, günümüzde kalp ve damar hastalıklarının giderek yaygınlaşmasının en önemli nedenlerinin başında yanlış alışkanlıklar ve bilimsellikten uzak söylemlerle hareket etmenin geldiğini vurguluyor. Dünya Kalp Günü kapsamında; kalp ve damar hastalıklarının artmasında öne çıkan 10 etkeni anlatan Prof. Dr. Sinan Dağdelen, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Meyve ve sebze tüketiminin azalması
Yeterince meyve ve sebze tüketilmemesi vücudun kalp ve damar hastalıklarına karşı mücadelesini önemli ölçüde engelliyor. Hazır ve yüksek kalorili yağlı beslenme tipi, kalp damar sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor. Korunmak içinse mevsim sebzeleri ve meyvelerinden her gün yeterince tüketmek gerekiyor.
Aşırı kilo ve obezite
Dünyada hızla yaygınlaşan obezite ve yağlanma artık çocuklarda da sıkça görülüyor. Düşük ve orta gelirli ülkelerdeki çocukların ortalama yüzde 16’sında aşırı kilo ve obezite problemi görülüyor. Çağın bu yaygın hastalığı kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere pek çok ciddi hastalığa yol açıyor hatta ömrü kısaltıyor. Bu yüzden sağlıklı beslenerek ideal kiloyu korumak gerekiyor.
Yüksek kolesterol
Yüksek kolesterol seviyesi ve özellikle kötü kolesterol olarak adlandırılan LDL’nin yüksek olması kalp ve damar hastalıkları açısından ciddi risk oluşturuyor. Yüksek kolesterol ile mücadelede diyet ve yaşam tarzı değişikliği çok önemli. Bununla birlikte hastalar kolesterol ilaçlarını doktorunun onayı olmadan kesinlikle sonlandırmamalı; aksi halde kolesterol ilacını gelişigüzel kesmek ciddi riskler doğurabiliyor.
Diyabet ve insülin direncinin artması
Sağlıksız beslenmenin de etkisiyle diyabet ve insülin direnci son yıllarda yetişkinlerde hızla artarken aynı zamanda metobolik sendromların görülme oranı da çocuk yaşlara kadar indi. Bu durum özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerdeki nüfusun yüzde 25’ini etkisi altına alıyor.
Fiziksel aktivitenin azalması
Günümüzde hareketsiz yaşantı giderek artarken, bu durum kalp ve damar hastalıklarına zemin hazırlıyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen, “Fiziksel aktivitenin azalması ve koltuğa bağımlı yaşam tarzı kalp ve damar hastalıkları açısından önemli bir risk faktörü. Kalbimizi korumak için mutlaka haftada en az üç gün düzenli ve tempolu yürüyüş yapılmalıdır” diyor.
Hipertansiyon yaşının düşmesi
Kalp ve damar hastalıklarının en önemli tetikleyicisi olan hipertansiyon ülkemizde, dünya ortalamasının üzerinde her 3 yetişkinden birinde görülüyor. Üstelik her 10 kişiden 6’sı hipertansiyonu olduğunun farkında bile olmuyor. Bu sinsi hastalık yanlış alışkanlıklar nedeniyle artık genç yaşlarda da kapıyı çalıyor.
Bilimsel geçerliliği olmayan tedaviler
Yanlış bilgilendirmeler ve bilimsel olmayan tedavi yöntemleri ile tıbbi tedavilerin önüne geçilebiliyor ve özellikle de yüksek kolesterol ile ilgili bu söylemlere inananlar, doktor kontrolünden uzak ilaçlarını kesebiliyor ve kulaktan dolma bilgilerle aşırı yağlı beslenme gibi bu yöntemleri uygulayabiliyor. Bu da hem kalp ve damar sağlığını olumsuz etkiliyor hem de asıl tedavinin gecikmesine neden olabiliyor.
Nargile de en az sigara kadar zararlı
Sigara içindeki 4 binden fazla zararlı madde ile kalp ve damar hastalıklarına zemin hazırlayan en önemli etkenlerden biri. Prof. Dr. Sinan Dağdelen, kalbimize zarar veren alışkanlıklardan mutlaka uzak durmak gerektiğini belirtirken, son dönemde sadece ülkemizde değil birçok ülkede kullanımı yaygınlaşan ve zararsız olduğu düşünülen nargilenin de en az sigara kadar zararlı olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Sinan Dağdelen, “Öyle ki bazı hastalarımız ön muayenede sigara içmediği bilgisini veriyor, halbuki neredeyse her gün nargile içiyor. Kalp ve damar hastalıklarında nargile de en az sigara kadar riski artırıyor ve tedavi belirlenirken bu alışkanlığı mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor” diyor.
xxxxxxxxxxxKUTUxxxxxxxxxxx
Ameliyatsız tedavi yöntemleri gelişiyor
Prof. Dr. Sinan Dağdelen, kalbimize zarar veren alışkanlıklardan mutlaka uzak durmak gerektiğini belirtirken, günümüzde kalp hastalıklarındaki artışa rağmen tedavisinde önemli gelişmeler yaşandığını vurguluyor. Son yıllarda ameliyatsız tedavisi yöntemlerinin mümkün olduğunu belirten Prof. Dr. Sinan Dağdelen “Koroner stent teknolojisinde, bypass teknolojilerinde, pil tedavisinde, damardan girilerek kapak tamirleri yapılmasında ve kalpteki deliklerin ve daralmaların tedavisinde ameliyatsız yöntemler son yıllarda son derece gelişti. Bu yöntemler ameliyat sonrası komplikasyon riskini düşürürken hastaların da çok daha kısa sürede normal hayatına dönmesini kolaylaştırıyor” diyor.
xxxxxxxxxxxKUTUxxxxxxxxxxx