Depresyon nedeniyle ortaya çıkan intihar ölümleri, hastalığın kanser ve benzeri diğer hastalıkları da tetiklemesi gibi sorunlar, toplumu büyük kayıplara sürüklüyor. Depresyonda ilaç tedavisi uygulamalarının hastalığın keşfinden çok daha sonra yapılmaya başlandığını belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, ilaçsız depresyon tedavisiyle ilgili görüşlerini paylaşıyor.
Depresyonda ilaçsız tedavi dönemi
Depresyon bu kadar önemli bir sağlık sorun olduğu halde, ilaç tedavisi ancak 1950’lerden itibaren yapılmaya başlanmıştır. Günümüzde çoğunlukla serotonin maddesini tamamlayan ilaçlar kullanılmaktadır. Ancak hiç şüphesiz ki, depresyona sebep olan tek madde serotonin değildir. Bu nedenle, kullanılan ilaçların etkili olmaması ya da tatmin edici düzelme sağlayamaması her zaman mümkün olabilmektedir.
Dr. Mehmet Yavuz ‘Üstelik ilaçların uzun süreli hatta bazen ömür boyu kullanılması da gerekebilmektedir. Ayrıca ilaçların kilo alımı, cinsel fonksiyon ve libido kaybı, uyku yapma ya da uykusuz bırakma gibi istenmeyen bir sürü yan etkileri de ortaya çıkabilmektedir. Bu durum, depresyonun ilaçla tedavisi her ne kadar kısmen tatmin edici olsa da, biz hekimleri ister istemez başka arayışlara sevk etmiştir.’ diye belirtiyor.
Depresyonun nedeni nedir?
Son 10-15 yıla kadar, depresyonda beynimizin hangi bölgesinin fonksiyon dışı kaldığı bilinmiyordu. Ancak fonksiyonel MRI, PET, SPECT ve üç boyutlu beyin aktivitesi incelemelerinden sonra anlaşıldı ki, önceden somut olarak belirleyemediğimiz bu hastalıklar, aslında beynin bazı bölgelerinin iyi çalışmamasından kaynaklanmaktadır. Nasıl ki, parkinson bazal ganglionların patolojisinden, multipl scleroz da beynin ak madde (sinir kılıfları) tutulumundan kaynaklanıyorsa, depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklar da beynin sol frontal bölgesinin fonksiyonel aksamasından meydana gelmektedir.
TMS tedavisi ile ilaçsız depresyon tedavisi
Günümüzde depresyonun hangi beyin bölgesinden oluştuğu bilindiğinden, onu herhangi bir ilaç kullanmadan tedavi etme yoluna gidilmiş ve araştırmalar bu yönde yoğunlaşmıştır. Böylece transkranial manyetik stimülasyon (TMS) tedavisi geliştirilmiştir. Manyetik tedaviye ilham kaynağı olan hadise; ilk astronotların uzaya çıkınca ciddi anlamda depresyon yaşamaları ve bu durumun kabin içerisindeki manyetik ortamı düzeltince, hastalığın iyileşmesi olmuştur. Uzaydaki astronotların maruz kaldıkları depresyon tablosu uzun süre araştırılmış, sonunda olayın kabin içerisindeki manyetik alan eksikliğinden kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Depresyonun, manyetik uyarılarla (TMS) tedavisi, günden güne büyük aşama kaydetmiş ve Amerikan FDA kurulu 2007’de TMS’nin belirgin tedavi edici etkisini kabul ederek onay vermiştir. Bu gelişmeden sonra, TMS tedavisi hızla yayılma göstermiş ve dünyanın çeşitli ülkelerindeki modern nöropsikiyatri kliniklerinde yerini almıştır. Bugün artık TMS tedavisi sadece depresyon ve panik atakta değil, Alzheimer, felç ve parkinson gibi hastalıklarda da başarıyla kullanılmaktadır. Dünyada büyük bir sağlık problemi haline gelen Alzheimer hastalığı, ilaçlarla asla kontrol altına alınamazken, özellikle hafif-orta düzeyli vakaları, beynin bellek ile alakalı bölgelerine yapılan manyetik uyarılarla hastalığı tamamen düzeltemese de en azından hastalığın ilerlemesini durdurabilmektedir. Bu çerçevede kliniklerimizde 2008’den bu yana yüzlerce Alzheimer hastasını tedavi edip, hastalığı kontrol altına aldığımızı söyleyebiliriz.
Depresyon tedavisinde amaç; eksik serotonin düzeyini tamamlamaktır
Yukarıda belirttiğimiz gibi, günümüzde depresyon tedavisi çoğunlukla SSRI (serotonin geri alım inhibitörleri) ile yapılmaktadır. Amaç, eksik olan serotonini tamamlamaya yöneliktir. Halbuki depresyona neden olay, sadece serotonin eksikliği değildir, daha bir çok faktör rol oynamaktadır. Haliyle ilaç tedavisiyle tam ya da kısmi düzelme her zaman mümkün olmamaktadır.
Birçok yan etkisine rağmen depresyonda ilaç tedavisinin, daha ekonomik ve daha kolay ulaşılır olması nedeniyle hala ilk seçenek olması gayet doğaldır. Ancak ilaçlardan sonuç alamayan ya da tatmin edici düzelme göstermeyen depresyon vakalarında mutlaka TMS uygulanmalıdır. Ayrıca ilaç kullanmak istemeyen, belirgin ilaç yan etkisine maruz kalan ya da hamilelik, lohusalık gibi nedenlerle ilaç kullanması sakıncalı hastalarda da TMS ilk seçenek durumundadır. Üstelik TMS tedavisinin uygulamaya girdiği 2007 yılından beri, belirgin bir yan etkisi gösterilememiştir. Karaciğer hastalığı ya da yetmezliği nedeniyle ilaç kullanımının sakıncalı olduğu durumlarda, hamilelik ve süt emzirme dönemlerinde bu uygulama güvenle kullanılabilmektedir. Diğer taraftan, bizde kliniklerimizde depresyon öncesi ve sonrası yaptığımız psikolojik testlerde hastalığın düzeldiğini somut olarak da görmekteyiz.
Bu noktada, ‘Manyetik uyarılar ne yapıyor da, depresyonu düzeltiyor?’ sorusu akla gelebilir. TMS, uygulama yapılan bölgede bozulmuş olan nöronal aktiviteyi düzeltmektedir. Manyetik darbeler, nöronlarda aynı bir ses ekosu gibi baştan başa titreşim sağlamakta, bu ise nöronal aktivitenin normal hale dönmesine neden olmaktadır. Böylece ilaçlar sadece bir nöroamini yerine koyarken, TMS tedavisi komple bölge fizyolojisini normale getirerek kalıcı bir düzelme sağlamaktadır.
Aktüelpsikoloji