Sinsi başlangıçlı, eşik altı şiddet ve kronik seyir gösteren bir depresyon türü olan distimik bozukluk sık görülmesine karşın, tanısı nadir koyulan ve bu nedenle uygun biçimde tedavi edilemeyen bir klinik tabldur.
Eskiden nörotik depresyon, depresif kişilik, nevrasteni diye nitelendirilirdi. Hastalarda en az iki yıl süren ve çok ağır olmayan depresyon belirtileri vardır. Uyku bozuklukları, hiçbir şeyden mutlu olamama, müzmin karamsarlık hali, yogunluk, istek ve ilgi azlığı, güvensizlik hissi, bedensel yakınmalar dile getirilir. Bu bozuklukta bir kaç gün , bir kaç hafta iyilik dönemleri görülebilir. Ancak bu iyilik dönemleri iki ayı geçmez.
Depresif belirtilerin daha hafif düzeyde en az 2 yıl boyunca sürdüğü bir klinik tablodur. Yaşam boyu yaygınlığı %6 dolayındadır. Daha süregen gidişli bir durumdur. Depresyonun vegetatif belirtileri daha ön plandadır. Antidepresan ilaçlarla sağaltımı yapılır.
Bazı kaynaklarda süresi uzun olduğu için kronik depresyon olarak adlandırılan distimik depresyonun bir başka adı da gizli depresyondur. Gizli depresyon ile meskeli depresyon birbirine karıştırılsada aslında farklı iki depresyon türüdürler.
Sinsi başlangıçlı, eşik altı şiddet ve kronik seyir gösteren bir depresyon türü olan distimik bozukluk sık görülmesine karşın, tanısı nadir koyulan ve bu nedenle uygun biçimde tedavi edilemeyen bir klinik tabldur.
DSM-II’de kronik depresyonlar kişilik bozuklukları veya depresif nevrozlar içinde değerlendirilirken, DSM-III’le birlikte temelde affektif bir sorun olduğu düşünülerek mizaç bozuklukları alt grubunda sınıflandırılmıştır. Hafif şiddette kronik bir depresif patolojiyi temsil eden distiminin nevroz kategorisinden mizaç kategorisine kaydırılması, geleneksel nozolojide radikal bir değişiklik olarak kabul edilebilir.
DSM-III’ten önce mizaç bozuklukları kesinlikle epizodik hastalıklar olarak kabul edilmekteydiler. Bu görüş Kraepelin’in manik-depresif hastalığın normale döndüğü, dementia precoxun ise yıkıma uğradığı gözleminin yanlış algılanmasından ortaya çıkmıştır.
DSM-III’te 2 yıldan fazla süren tüm kronik depresyonlar distimik bozukluk olarak tanımlanmaktaydı. DSM-III-R ile birlikte major depresyonun ardından oluşan düşük şiddette depresif durumlar distimiden farklı kabul edilmiştir. Distimi sinsi başlangıçlı, şiddeti düşük ve kronik seyirli bir klinik tablo olarak tanımlanmıştır.Kronisite, semptomların hergün var olduğu anlamında değildir. Distimiklerde ötimik (Normal duygudurum) dönemlerin süresi araştırılmış, ötimik dönemlerin 2-30 gün arasında değişmekle birlikte ortalama 8 gün sürdüğü bulunmuştur.
DSM-III-R ile birlikte kişilik bozukluklarının distimiyle bir arada görüldüğü kabul edilmiştir. DSM-III’te sıklıkla distiminin affektif özelliklerinin altta yatan kişilik bozukluğuna ikincil olduğu görüşünü belirten müphem bir ifade mevcuttur. DSM-IV’te ise daha müphem bir kavramlaşma ortaya çıkmıştır. DSM IV’te distimi I. eksende yer alırken, distiminin "trait"(süreklilik) özelliği taşıyan biçimi II. eksenin seçimli bölümünde depresif kişilik bozukluğu olarak kabul edilmiştir. Her üç distimiden bir tanesi depresif kişilik bozukluğu tanı ölçütlerini karşılamaktadır. Fakat nasıl bir klinik ortamda değerlendirmenin yapıldığının da önem taşıdığı unutulmamalıdır.
Distimi diğer kişilik bozuklukları ile birlikte görülebilmektedir. Distimiklerde borderline, histrionik bağımlı, kaçıngan, paranoid ve obsesif kişilik özellikleri de görülebilir. Kişilik ve distimi ilişkisini birden fazla biçimde kavramlaştıran görüşler de mevcuttur.
Klein’ın (1999), distimik bozukluk, epizodik major depresyon ve normal kontrollerin ailelerinde depresif kişilik araştıran çalışmasında; distimiklerin ailelerinde normal kontrollere göre anlamlı derecede fazla depresif kişilik görüldüğünü saptaması ve depresif kişiliğin mizaç bozuklukları spektrumunun bir parçası olduğu sonucuna varması, DSM-IV’ün seçimli II. eksen bölümünde depresif kişilik bozukluğunun yer almasının ne getirdiği sorusunu ve yarattığı karmaşayı ortaya koymaktadır. Kronik depresyonlar spektrumunun ayrıntılı araştırılması sonrasında tanı ve tanımlamalar karmaşadan kurtulacaktır.
Distimik bozukluk heterojen bir klinik tablodur. Hem DSM sınıflandırmalarında hem de araştırmacılarca farklı alt gruplar önerilmiştir. DSM-III-R’de birincil ve ikincil, erken ve geç başlangıçlı olmak üzere iki farklı alt-gruplandırma söz konusu iken; DSM-IV’te 21 yaştan önce başlayanları erken ve 21 yaş ya da sonrasında başlayanları geç başlangıçlı olarak nitelendiren tek alt-gruplandırma söz konusudur.
31 erken başlangıçlı ve 49 geç başlangıçlı distimik bozukluğun karşılaştırıldığı bir çalışmada, her iki grup arasında sosyodemografik ve klinik özellikler açısından fark bulunamamıştır. Başka bir çalışmada ise erken başlangıçlı grupta tabloya eklenen major depresif epizodların daha uzun sürdüğü, kişilik bozukluğu, madde kullanımı, semptom şiddeti, işlevsel bozulma ve ailede mizaç bozukluğu öyküsünün geç başlangıçlılara göre fazla olduğu saptanmıştır.
Akiskal ve arkadaşları (1980) distimik hastaları, affektif ve karakter spektrum şeklinde iki alt gruba ayırmıştır. Affektif alt grupta REM latensini kısalmış,karakter spektrum grubunda ise REM latensini normal bulmuşlardır. Karakter spektrum alt grup trisikliklere yanıt vermemiştir.
AktüelPsikoloji