Son yıllarda psikiyatri kliniğine yapılan başvurularda depresyonun ilk sıralarda yer aldığını anlatan Dr. Deniz, her iki cinste de görülebilen ancak kadınlarda daha sık rastlanan depresyonun kadınlarda ve gençlerde giderek arttığını ve yaş ortalamasının düştüğünü ifade etti. Depresyonun 18- 45 yaş aralığında sık görüldüğünü bildiren Dr. Deniz, bu hastalıkta yaş ortalamasının düşmesini, günümüz yaşam koşullarının geleceğe dair kaygıları artırmasına ve ergenlik dönemi aile içi çatışmaların artmasına bağladı.
ESKİYE NAZARAN KLİNİĞE GELME ORANI ARTTI
Mylıfe’ın haberine göre toplumda birçok kişinin bazı zorluklar yaşamasına rağmen psikolojik destek almaktan çekindiğini de vurgulayan Dr. Deniz, şunları söyledi:
“Eskiye nazaran psikiyatri kliniğine gelme oranı arttı, ama toplumdaki algı ya da kişinin kendi sorunlarını aşabileceğini düşünmesi psikiyatrik destek almaya hala engel oluyor diyebiliriz. Psikiyatrik destek alan birçok kişi destek aldığını saklıyor. Ancak bedenimiz nasıl yoruluyorsa, yıpranıyorsa ruhumuz da yoruluyor, hastalanabiliyor. Bu noktadan bakmak gerekiyor. Günümüzde sıklıkla depresyon, panik, kaygı bozukluğu rahatsızlıkları görülüyor. Psikiyatri kliniği, hastalara sadece ilaçlı tedavide değil aynı zamanda da terapi yöntemiyle destek sağlıyor. Kişi içinde bulunduğu ve rahatsızlığa sebep olan çevresel faktörlerden uzak kalamıyor. Bu nedenle dışarıdan başka bir gözün değerlendirmesi ve farklı çözüm yollarını bulabilmesinde yardımcı olabiliyor.”
Depresyona yol açan sebepler arasında okul stresi, iş stresi gibi çevresel faktörler yer alsa da aile öyküsünün büyük etki yarattığını sözlerine ekleyen Dr. Deniz, “Kişinin içine doğduğu, yetiştiği aileye bağlı oluşan kişilik özellikleri depresyona yakalanmada etken olabiliyor. Sevgi ve ilginin olmadığı ya da sorunlu aileler depresyona zemin hazırlıyor” diye konuştu.
KENDİNİZE ZAMAN AYIRIN
Depresyon riskini azaltabilmek için stresle başa çıkma yöntemlerini öğrenmek ve geliştirmek gerektiğinin altını çizen Dr. Deniz, günlük yaşamda stresle mücadele etmeye çalışanlara rutinin dışında onları mutlu edecek ve rahatlatacak faaliyetlere zaman ayırmalarını önerdi.
“Kişinin en az iki hafta boyunca kendisini yaşama dair her alanda mutsuz, bıkkın hissetmesi, keyif verecek şeylerden uzaklaşması, iştah düzeninin bozulması, enerjisinin düşmesi hatta bazen ölüm düşüncelerinin gelişmesi depresyon belirtileridir” diye konuşan Dr. Deniz, depresyonun ileri aşamasında hastanın günlük yaşam performansının ve kalitesinin olumsuz etkilenmemesi ve intihar düşüncesinin gelişebilme riskinin önlenmesi için mutlaka bir uzman kontrolünde tedavi edilmesi gerektiğini vurguladı. Dr. Deniz, günümüzde çok sık yaşanan depresyonun tedavisi en kolay psikolojik rahatsızlıklardan biri olduğunun altını çizerek en zor aşamanın bir uzman desteği almaya karar verilmesi olduğunu söyledi.