Yeni Doğanda İşitme Kaybı Dikkate Alınmalı

Çocuk Sağlığı
Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nuri Özgirgin, yeni doğanda işitme kaybının yüzde 0,3 olduğunu belirterek, "Bu, nüfusa oranlandığın...
EMOJİLE

Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nuri Özgirgin, yeni doğanda işitme kaybının yüzde 0,3 olduğunu belirterek, "Bu, nüfusa oranlandığında ciddiye alınması gereken bir rakam." dedi.

Prof. Özgirgin, Biyonik Kulak (Kohlear Implant) uygulamasının iyi bir tedavi seçeneği olduğunu dile getirdi.
   
Prof. Özgirgin, açıklamasında, Sağlık Bakanlığı liderliğinde yeni doğan işitme tarama süreci başlatıldığını hatırlatarak, "Bugün yeni doğan nüfusunun yüzde 70-75’i bu taramalardan geçirilerek işitme kayıplı bebekler takibe alınmakta." dedi.
   
Yeni doğanda işitme kaybının, aileden gelen genetik faktörlerin etkisi ile olabildiğine vurgu yapan Prof. Özgirgin, "Ülkemizde özel akraba evliliklerinin yoğun olması bu genetik faktörlerin olasılığını artıran bir durumdur. Annenin hamilelik sırasında kullandığı ilaçlar veya annenin hamilelik sırasında geçirdiği viral enfeksiyonlar; özellikle ilk 3 ayda oluşmuş ise önemli bir etkendir. Doğumun sorunlu olması, bebeğin doğum sırasında oksijensiz kalması beyni, iç kulağı olumsuz etkileyebilir ve kalıcı hasar bırakabilir. Bebek doğduktan sonra yaşamının ilk günlerinde veya aylarında geçirdiği viral enfeksiyonlar veya menenjit, dikkate alınması gereken işitme kaybı nedenidir." diye ifade etti.

"ÜST SOLUNUM ENFEKSİYONU DA İŞİTMEYİ ETKİLER"

Prof. Özgirgin, erken çocukluk döneminin en sık rastlanan hastalıklarından birisinin de sık tekrarlayan üst solunum yolları enfeksiyonlarının neden olduğu orta kulak iltihapları ve orta kulakta sıvı toplanması olduğunu aktardı. Prof. Özgirgin, "Orta kulakta sıvı toplanması ile yaklaşık 30-35 dB civarında bir işitme kaybı beklenir. Bu seviye çocuğun fısıltı seslerini duyamaması anlamına gelir. Özellikle beyin olgunlaşmasının çok hızlı olduğu bu çağlarda, çocuğun fısıltı sesini duyamaması bile dil gelişimi açısından çocuğun yetersiz uyarılması ve geri kalması anlamına gelir. Kaldı ki daha ileri işitme kayıpları olan bebekler ve çocuklarda konuşmanın gelişmesi, çevresi ile olan iletişimi açısından bunun ne kadar önemli olduğunu ayrıca belirtmeye gerek yoktur." şeklinde konuştu.
   
İki taraflı işitme kaybı olduğu durumlarda, sorunun farkına kısmen daha erken varılabildiğine dikkat çeken Prof. Özgirgin, "Eğer işitme kaybı tek taraflı ise bebeklik ve çocukluk dönemlerinde seslere olan yanıtın var olması nedeniyle tek kulaktaki işitme kaybının farkına, belki de ancak okul çağında varılabilmektedir." ifadelerini kullandı.
  
Özellikle ilkokul sıralarında bireysel etkileşimde zeki olan, IQ ve EQ’su yüksek görünen çocuğun sınıfta başarısının düşmesi, derse karşı ilgisizliği, öğretmenin sıklıkla dikkatini çeken bir durum olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Özgirgin, şunları aktardı: "Böyle olmasa bile anne-babanın bu ikilemin farkına varıp öğretmenle görüşerek sorunu ortaya çıkarması gereklidir. Bu sürece neden olabilecek diğer sorunların yanı sıra işitmenin de mutlaka değerlendirilmesi gerekir. Genellikle hafif-orta derecede işitme kaybı dışında belirti vermeyen orta kulakta sıvı toplanması, daha önce farkına varılmayan tek taraflı işitme kaybı ve gene iki taraflı ve kısmi gelişmiş iç kulak tipi işitme kayıplarının mutlaka araştırılması ve tedavi edilmesi gerekir. İşitmenin gerek ilaç tedavileri, gerek minör cerrahi uygulamalar ile gerekse işitme cihazı ile okul çağında giderilmesi büyük öneme sahiptir. Bazen de çocuktaki konuşmanın gecikmesi anne ve babada işitme kaybı olabilir kaygısı uyandırırken, yapılan testlerde işitme normal bulunmakta ve otizm şüphesi ile bu çocuklar psikiyatri kliniklerine yönlendirilmektedirler."

"İŞİTME KAYBI NASIL SAPTANIR?"

Prof. Dr. Özgirgin, bebekte işitme kaybını nasıl saptanacağına dair bilgi vererek, şöyle devam etti: "Yaşamın ilk günlerinde uygulanan ‘otoakustik emisyon’ (OAE) testi ile işitmenin normal olup olmadığı basitçe anlaşılmaktadır. Bu testle iç kulağın normal işittiğini anlamak mümkündür. Bu testten yanıt alınamaması bebek hiç işitmiyor veya testin olumlu sonuç vermesi her şeyin normal olduğu anlamına gelmez. Çünkü bu test yalnızca iç kulak işitmesini değerlendirir. Ama işitme sinirindeki sorun bu test ile saptanmaz. Test negatif çıktı ise bu yüzde 30 ile yüzde 100 arasında işitme kaybı var anlamına gelebilir. Bu aralık oldukça geniştir. Dolayısıyla diğer testlerle bunun doğrulanması gerekir. Bu maksatla da "beyin sapı odyometrisi" (ABR) testi uygulanmaktadır. Tüm bunlarla daha önceden 2-3 yaşlarda farkına varılan işitme kayıplarının yaşamın ilk 3-6 ayında saptanabilmektedir."

İŞİTME KAYBININ ERKEN TANINMASININ ÖNEMİ

Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nuri Özgirgin, işitme kaybının erken tanınmasının önemine değindi. Prof. Özgirgin, "Beynin öğrenme yetisi en fazla ilk yaşlarda olmaktadır. İşitme kayıplı bebekler ne kadar erken rehabilite edilirse beyne o kadar erken ses uyaranları gönderilebilir ve çocuğun işitme ve konuşması da ileri yaşlarda o kadar doğal olur. Bu rehabilitasyon sürecine ilk 6 ayda başlanmalıdır. İlk yaşta işitme desteği sağlanan çocuk ile 3-4 yaşlarında bu desteğin verilebildiği çocuk arasında okul ve yaşam başarısı, sosyal iletişim açısından çok belirgin fark vardır."
   
İşitme kaybının, yaşamın ilk aylarında tanısı konduktan sonra amacın, altıncı aydan itibaren bebeğin işitme cihazı ile desteklenmesi olduğunu kaydeden Prof. Özgirgin, şunları ifade etti: "Tercihan 12-24 aylar arasında da eğer işitme kaybı iki taraflı ve çok ileri derecede ise bebeğe biyonik kulak cerrahisi uygulanmasıdır. Biyonik kulak (Kohlear implant) uygulaması ile iç kulağın algılayamadığı sesler özel kodlama yönetmeleri ile elektrik sinyaline dönüştürülmekte ve iç kulağa yerleştirilen elektrotlar vasıtası ile işitme siniri uçları bu seviyede uyarılmaktadır. Böylelikle işitme duyusu yaşamın ilk iki yılında sağlanabilmektedir. Kısmi olan işitme kayıplarında alışılmış işitme cihazları yeterli olabilmekte ve çocuklar bu cihazlar ile yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Dış kulak yolu ve orta kulağı ilgilendiren işitme kayıplarında ise tedavi orta kulağa yönelik cerrahi uygulamalar ile ilaç tedavisi ile veya gene işitme cihazlarının yardımı ile yapılabilmektedir."

Star