Zuhal Erkek’in Haberi
Gün içinde defalarca, “Yavrum lütfen biraz oturur musun?”, “Yine mi evin altını üstüne getirdin?”, “Yavrum sağır mısın, sana seslenip duruyorum, neden cevap vermiyorsun?”, “İn o kitaplığın üstünden!”, “Bak, arkadaşların geldi, neden onlarla birlikte oynamıyorsun?","Kızım, topu topu 2 sayfalık bir ödevi üç saattir bitiremedin, biraz derslerinle ilgilenir misin?” cümlelerini tekrar mı ediyorsunuz? O zaman bu haberi dikkatlice okuyun.
Hemen hepimiz koşturan, zıplayan, hareketli ve hatta biraz haylaz çocuğun sağlıklı çocuk olduğu konusunda hemfikirizdir. Bununla birlikte, ailelerin çoğu kendi çocuklarının normalden fazla hareketli olduğundan yakınırlar. Bir çocuğun aktivitelerinin yaşıtlarında görülmesi beklenen düzeyde mi, yoksa bir hastalığa işaret edecek derecede mi olduğunu anlamak, çoğu zaman aileler için önemli bir sorundur. Son dönemde kulaklarımıza adı sıkça çalınan bir hastalık olarak “ hiperaktivite bozukluğunu” ya da bir başka değişle “hiperaktif çocuk nedir?”, “tedavisi nasıl olmalıdır?” gibi soruların cevabını Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Ahmet Şirin ile konuştuk.
Prof. Dr. Ahmet Şirin, çocukluk döneminde görülen ruhsal problemlerden birisi olan Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivitenin beraberinde öğrenme güçlüğü de gösterebilen bir davranış bozukluğu olduğunu ifade etti. Bir kişide dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik belirtilerinin 7 yaşından önce, aile ve okul gibi birden fazla ortamda görülmesinin ve sürekli olmasının kişinin yaşamını oldukça olumsuz etkileyebileceğini belirtti.
HİPERAKTİVİTENİN NEDENİ TAM OLARAK BELLİ DEĞİLDİR
Hiperaktivitenin nedenleri tam olarak bilinmediğini söyleyen Prof. Dr. Şirin nedenleri tam olarak tespit edilemese de; aile üyelerinden birinde hiperaktivite olması, çocuğun beynindeki (mesaj alış verişini gerçekleştiren) kimyasallardaki sorunlar, doğum veya doğum sonrası beyin dokusunda meydana gelen zedelenmeler, çocuklarda görülen çocukluk çağı rahatsızlıkları ve gelişimsel problemler gibi nedenlerin hiperaktiviteye sebep olabileceğini söyledi.
HİPERAKTİVİTE VE DİKKAT EKSİKLİĞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Prof. Dr. Şirin, hiperaktif ve dikkat eksikliği belirtilerini şöyle sıraladı: “Hiperaktivite ön plandaysa, çocuk kıpır kıpır, hareketli, oturduğu yerde duramayan, gereksiz yere sağa sola koşturan, sakince oynamakta zorlanan, sürekli hareket eden, çok konuşan bir çocuktur. Eğer çocukta dikkat eksikliği ön planda ise bunlardan birkaç tanesinin birden fazla ortamda uzun süre görülüyor olması söz konusudur. Belirli bir işe ya da oyuna uzun süre dikkatini vermekte zorlanır, dikkati kolayca dağılır, basit hatalar yapar, başladığı işi bitiremez, kendisiyle konuşulurken dinliyormuş gibi görünür, görev ve etkinlikleri düzenlemekte zorlanır, ev ödevi okul aktiviteleri gibi yoğun zihinsel çaba gerektiren işleri yapmaktan kaçınır. Etkinlikler için gereken eşyaları kaybeder, günlük etkinliklerde unutkandır.
Kısa süreli ilişki kurarlar, arkadaşlıklarını sürdüremezler. Tehlikeleri öngöremedikleri için kaza yapmaları mümkündür. Sıra beklemeyi sevmezler, çok konuşurlar ve beklemeden cevabını verirler. Davranışları bir amaca yönelik değildir. Grup içinde uyum sağlamaları zor olduğu için, sınıf içerisinde sorun kaynağı olabilirler.”
Prof. Dr. Şirin, her hareketli çocuğun hiperaktif olmayacağını, hareketin sağlık belirtisi olabileceğinin ise önemle altını çizdi.
Prof. Dr. Ahmet Şirin, hiperaktivite ve dikkat eksikliğinin tedavi edilmemesinin çocuğun tüm hayatını etkileyebileceğini, tedavi görmeyen çocukların yaşamı boyunca karşılaştıkları sıkıntıların daha fazla olabileceğini belirtti. Özellikle kişilerin yetişkinlik döneminde, özgüven eksikliği, başarısızlık, sosyal ilişkilerde problem yaşama, madde kullanımı gibi sorunları yaşayabileceğini savundu.
ERKEKLERDE HİPERAKTİVİTEYE DAHA SIK RASTLANIR
Hiperaktivite görülme oranının çocuklada %3 olduğunu belirten Prof. Dr. Şirin, erkek çocuklarda bu hastalığa daha sık rastlandığını belirtti. Şirin, bu hastalığın erkeklerde aşırı haraketlilik, kızlarda dikkat eksiliği şeklinde gözlemlenebileceğini, ergenlik döneminde ise bu belirtilerde azalma olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Şirin sorunu çözebilmek için öncelikle sorunun varlığını kabullenmek gerektiğini, çocuğa karşı anlayışsız, otoriter veya aşırı hoşgörülü davranmamanın şart olduğunu belirtti. Çocuğun günlük yaşantısındaki kahvaltı, oyun, yemek, uyku saatleri gibi aktivitelerin mutlaka planlanması gerektiğini, aşırı kalabalık ortamlardan mümkün olduğunca uzak tutulmaları ve hiçbir şekilde şiddete başvurulmaması gerektiği konusunda ebeveynleri uyardı.
HİPERAKTİF ÇOCUĞA KISA CÜMLELER KURULMALI
Prof. Dr. Şirin, ayrıca çocukla iletişim kurarken göz teması sağlansının, talimatlar ve istekler verilirken kısa cümleler kurulmasının, aynı anda birden fazla şey istenmemesinin, çocuğun doktoru ve öğretmeni ile işbirliğinin mutlaka devam ettirilmesinin şart olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Şirin hiperaktif öğrenciye sahip öğretmenlere de uyararak şu uyarıda bulundu: “Bu gibi öğrencilere sevgi ve anlayışla yaklaşmalı. Verilecek ödevleri küçük parçalara bölmek ve konuları basit şekilde düzenlemek faydalı olabilir. Ders, etkinlik ve ödevler iyi planlanmalı ve talimatlar somut ve az olmalı. Birden çok konu ve ödevi aynı anda vermekten kaçınmak gerekir. Sınıf arkadaşlarını bu konuda bilgilendirmek ve ilişkilerini geliştirmelerine yardımcı olacaktır.”
On5yirmi5.com