Sizin ‘İştahsız’ Çocuğunuz Hangisi?

Çocuk Sağlığı
Hangi anneye sorsanız, ‘Çocuğum iştahsız, yemiyor’ diyor! Oysa iştahsızlık, ‘Ağız yoluyla beslenmede yaşanan isteksizlik ve çocuğun tam ve dengeli beslenememesi’ demek. 1-10 ya...
EMOJİLE

Hangi anneye sorsanız, ‘Çocuğum iştahsız, yemiyor’ diyor! Oysa iştahsızlık, ‘Ağız yoluyla beslenmede yaşanan isteksizlik ve çocuğun tam ve dengeli beslenememesi’ demek. 1-10 yaş arası çocuğu olan 815 anne, 250 pediatrist ile yapılan araştırma sonucuna göre, iştahsız çocuklar 6 farklı kategoride değerlendirilerek çözüm üretilmeli.

Bir ila 10 yaş arasında en az bir çocuğu bulunan toplam 815 anneyle yapılan araştırmaya göre, annelerin yüzde 58’i çocuğuna yemek yedirmekte güçlük çekiyor. Bu anneler ‘Çocuklarının iştahsız olduğunu, yemek seçtiğini ve yeterli miktarda yemek yemediğini’ söylüyor. Çocuğun yemek seçmemesi, yemek yerken mutlu olması ve masada uslu davranması, anneler tarafından sağlıklı beslenen çocukların ortak özellikleri olarak kabul ediliyor. Öte yandan, çocuklarının düzenli ve yeterli yemek yemediğini, yemek konusunda çok seçici olduğunu belirten anne-babalar, çocuklarının çok az yemek yemesinden, sadece abur cubur yemek istemesinden ve besleyici değeri yüksek yemekleri yemek istememesinden şikayetçi.            

EN BÜYÜK SORUNLAR
Anneler en sık karşılaştıkları beslenme sorunlarını; yemek seçme (yüzde 59), iştah kaybı (yüzde 55), az yemek yeme (yüzde 53), hiperaktivite (yüzde 16) ve yemek yerken ağlama (yüzde 7) olarak sıralıyor. Çocuklarına yemek yedirme konusunda sıkıntı yaşayan annelerin en çok başvurduğu yolların başında, konunun uzmanları tarafından yanlış davranış biçimleri olarak nitelendirilen uygulamalar geliyor.

OYUNLA YEDİRME BİRİNCİ
Bu konuda, yemek esnasında oyun oynama başı çekiyor (yüzde 87). Çocuğun sevdiği yemekleri yapma (yüzde 77), televizyon karşısında yedirme (yüzde 76), ısrar ederek yedirme (yüzde 73) ve ödüllendirme veya cezalandırma (yüzde 63), oyun oynayarak yemek yedirmenin ardından en sık kullanılan yemek yedirme yöntemleri olarak ortaya çıkıyor.

DOKTOR YERİNE AKRABA
Yemek yedirmede güçlük çeken bu annelerin neredeyse yarısı, bu güçlüklerle ilgili olarak bir akrabasına danıştığını itiraf ediyor. Çocuk doktorlarına danışma oranıysa yüzde 30 civarında. Öte yandan, yine aynı araştırmanın sonuçlarına göre, doktorlar, çocuklardaki beslenme sorunlarının anneler tarafından abartıldığını düşünüyor.

İŞTAHSIZLIĞIN SIRRI
Çocuklarda Beslenme Güçlüklerinin Tanımlanması ve Yönetimi (IMFeD) Programı aracılığıyla, Çocuk Psikiyatri Uzmanı Doçent Yasemen Taner, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Profesör Benal Büyükgebiz ve Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Profesör Gülden Köksal, iştahsız çocuklarda beslenme güçlüklerini tüm yönleriyle ele alıp kategorilere ayırarak, her kategorideki çocuk için farklı çözüm önerileri sunuyorlar.
Çocuk beslenmesi ve iştahsızlık konusunun, psikiyatri, çocuk sağlığı, beslenme ve diyetetik (Kötü beslenmenin yol açtığı hastalıkları, yiyeceklerin besin değerlerini inceleyen sağlık bilgisi dalı) bölümlerinin birlikte çalışmasıyla çözümlenmesi gerektiğini söyleyen ve çocuklardaki beslenme güçlüklerine yeni bir bakış açısı getiren IMFeD Projesi, ABD, Avrupa, Asya ve Latin Amerika ile Türkiye’de eşzamanlı olarak yürütülen global programın Türkiye ayağında gerçekleştirilen araştırmalarda elde edilen sonuçlar, çocuk beslenmesinde ciddi sıkıntıların yaşandığını ortaya koyuyor.

DOĞRU YAKLAŞIM…
Yurtdışı ve yurtiçinden birçok araştırmacı bilim insanının katkısıyla hayat bulan IMFeD Programı, beslenme güçlükleri olan çocukları 6 kategoriye ayırıyor:
1 ‘Yemek seçen çocuklar’; belirli tat, kıvam, koku ve görüntüye sahip yiyecekleri reddediyor ve zorlandıkları takdirde aşırı tepki gösteriyorlar. Uzmanlar, bu çocukları zorlamanın değil, teşvik edip model olmanın gerekliliğine değiniyor. Aynı besinleri, belli aralar ve değişik biçimlerde tekrar denemek de olumlu olduğu belirtilen davranış biçimleri arasında yer alıyor.
2 İkinci kategoriye giren ‘iştahsız ve hareketli çocuklar’ ise yemek yemeye karşı ilgisizler ve kolay doyuyorlar. Dikkatleri çabuk dağılan bu aşırı enerjik çocuklar, bir an önce masadan kalkmak istiyor. Bu tipte, sofrada keyifli yemek ritüelinin yüceltilmesi, yemek disiplini ve dikkat terbiyesi başvurulması gereken yollar olarak belirtiliyor.

NORMAL ÇOCUK
3 ‘İştahsız olarak değerlendirilen normal çocuk’ ise diğer kategorilerin aksine aslında ihtiyaç duyduğu kadar yemek yiyen sağlıklı bir çocuk portresi çiziyor. Normal olarak sevdiği ve sevmediği bazı besinler olan bu çocuk tipi, annesi tarafından daha çok yiyen başka çocuklarla karşılaştırıldığı için yanlış bir şekilde iştahsız olarak değerlendiriliyor. Bu çocuklarda, doktorların aileye muayeneyle güven vermesi ve ailenin rahatlatılması yüksek önem taşıyor. Bu noktada ebeveynlerin beslenme eğitimi alması da tutumlarını olumlu etkiliyor.

YEMEKTEN KORKAN VAR
4 Beslenmeye karşı şiddetli direnç gösteren, ağlayan ve ağızlarını açmayı reddeden çocuklarsa ‘yemek yemekten korkan çocuk’ kategorisine giriyor. Bu çocuklar yemekle ilgili her şeyden kaçmaya çalışıyor ve yemek yememek için ellerinden geleni yapıyor. Bu çocuklar için kademeli duyarsızlaştırma yöntemi iyi sonuç veriyor. Gerekli durumlarda, beslenmelerini tam ve dengeli bir destekle tamamlamak gerekiyor.

HASTALIĞA MI BAĞLI?
5 ‘Organik hastalığa bağlı iştahsız çocuk’ sınıfında yer alan çocuklar için iştahsızlık, bilinmeyen başka bir sorunun göstergesi olarak ortaya çıkıyor. Bu çocukların iştahsızlıklarının altında yatan esas sorunu bulmak çocuğun sağlığı açısından büyük önem taşıyor.

İŞTAHSIZ, İÇİNE KAPALI
6Son olarak, genel anlamda içe kapanık ve keyifsiz çocuklar ‘iştahsız ve içine kapanık çocuk’ sınıfına dahil ediliyor. Bu tür çocukların iştahsızlıklarının temelinde çoğu zaman anne-baba ayrılığı veya kendisine bakan kişilerden, anne-babadan yeterince ilgi görememe gibi problemler yatıyor.
 Bu durumlarda ebeveyn/bakımveren-çocuk ilişkisini ayrıntılı biçimde ele alıp olumsuzlukları gidermek gerekiyor.
Çocukları bu şekilde beslenme alışkanlıklarına göre kategorize ederken, bir çocukta birden fazla beslenme güçlüğüne rastlanabileceğini de unutmamak gerekiyor.

ANNELER KENDİNİ ÇARESİZ HİSSEDİP ÇOCUĞU ZORLUYOR…
Profesör Benal Büyükgebiz (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı)
‘Çocukta hangi beslenme güçlüğü olduğunu doğru analiz etmek, doğru çözümleri sunabilmek açısından büyük önem taşıyor. İştahsız olan ya da yanlış beslenen bir çocuğu sağlıklı beslenmeye yönlendirirken zorlamak yerine, ailece doğru davranış biçimlerinin benimsenmesi ve tam-dengeli beslenmenin sağlanması, çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişimi açısından olumlu sonuç veriyor. Ayrıca çocuğa ısrarcı davranmak kesinlikle yanlış!
Zorlayıcı davranışlar çocukların ilerleyen yaşlarda yemekle ilgili önemli problemler yaşamasına sebep oluyor.’

BESLENME NEDİR?
Profesör Gülden Köksal (Hacettepe Üni. Beslenme ve Diyetetik Bölümü Anabilim Dalı Başkanı)
 ‘Yaş gruplarına uygun olarak tüketilmesi gereken besinlerin özelliklerinin yanı sıra öğün düzeninin ve porsiyonların nasıl ayarlanması gerektiği konusu çok önemli. Çocuklarda sağlıklı beslenme, her gıdadan düşünmeden tüketmek değildir. Beslenmenin yeterli ve dengeli olması, büyüme için gereken temel beslenme ihtiyacının giderilmesi anlamına da geliyor.’

‘BLENDER ÇOCUKLAR’ ÇOĞALMASIN!
Doçent Yasemen Taner (Çocuk Psikiyatri Uzmanı)
Doç. Taner, beslenme konusunda en büyük görevin anneye düştüğü yolunda görüş bildiren isimlerden biri:

‘Beslenme sorunlarında anne-çocuk ve anne-doktor iletişimi çok önemli. Özellikle anne-çocuk arasındaki ilişki çocuğun beslenmesine yansıyor.
Annelerin doğru yaklaşımları çocukların beslenme konusundaki davranışlarını da olumlu etkiliyor. Bu noktada yapılan hatalar, çocuktaki beslenme becerisi gelişimini olumsuz etkiliyor. Hatta benim, ‘blender çocuklar’ dediğim, çocuklarının protein alabilmesi için köfteleri sütle birlikte blender’dan geçirerek yediren anneler var!
Çocuğuna ‘baskıyla yediren’ annelerin davranışsal olarak ileriki dönemlerde çocukta problemler yarattığını ve çocuğun yemekle ilişkisini bozduğunu gözlemliyoruz. Annelerin çocuğun damak tadına ve ayrı bir birey olduğuna saygı göstermemesi durumunda ilerleyen yaşlarda, temel güven duygusu gelişimi gibi konularda problem yaşanıyor.
Bağımlılık yaşayan bireylerin çocukluklarında belirli dönemlerinde beslenme güçlüğü yaşadığını da biliyoruz.’

Akşam