Çocukları sevimli kılan telaffuz hatalarının ilerleyen dönemlerde devam etmesi, bazı rahatsızlıkların işareti sayılabiliyor. Sorunun zamanında düzeltilmemesi ise sosyal hayatı ve psikolojiyi olumsuz etkiliyor.
Hemen her çocuk belirli yaşlarda ‘kapı’yı ‘tapı’, ‘arı’yı ‘ayı’ şeklinde telaffuz etmek gibi basit söyleyiş hataları yapar. Bu gibi bozukluklar belli bir yaşa kadar normal kabul edilse de 4 buçuk-5 yaşını doldurmuş bir çocuğun bu hataları sürdürmesi, birtakım rahatsızlıkların habercisi olabilir. Dil ve konuşma terapistleri, bu hataları düzeltmeye yönelik adım atılmadığında çocuğun akranlarıyla kurduğu iletişimin, öğrenim yaşamındaki performansının ve yetişkinlik döneminde iş hayatının bu durumdan olumsuz etkilenebileceği konusunda ebeveynleri uyarıyor.
Alfabedeki bazı seslerin çıkartılamaması şeklinde tanımlanan ‘artikülasyon bozukluğu’, kelime içinde aynı hecenin birden fazla tekrarlanması ya da harflerin yer değiştirmesi gibi problemleri de beraberinde getiriyor. Nedenleri ise çok çeşitli. Ağız yapısındaki bozuklukların yanı sıra işitme engeli, zihinsel gerilik, psikolojik rahatsızlıklar ya da yanlış öğrenme de telaffuz bozukluklarına kaynaklık edebiliyor. Eğer çocukta artikülasyon bozukluğunun nedeni yapısalsa, sorun tıbbi tedaviyle düzeltilebiliyor. Sebebi işitme engeline bağlıysa uygun tedavi ve işitme aracı kullanılıyor. Zekâ düzeyi düşük çocuklarda zekâ seviyesine göre terapi düzenlenerek mevcut kapasiteden en iyi şekilde yararlanılması amaçlanıyor. Aile atmosferi ve duygusal uyumsuzluk gibi engeller için de psikolojik destek alarak sorunu çözüme kavuşturmak mümkün.
Okuma-yazma hatalarının da sebebi
Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Serkan Bengisu, artikülasyon problemlerinin okul öncesi dönemdeki her üç çocuktan birinde görüldüğünü söylüyor. Ancak aileler ‘zamanla geçer’ şeklinde bir tutum sergileyerek tedavi için adım atmayı gereğinden fazla geciktirebiliyor. Uzun süredir yanlış şekilde kullanılmaya alışılmış bir sesi zaman içinde düzeltmek çok daha zor oluyor. Bu nedenle erken müdahaleyle yanlış ses kullanımlarını önlemek ve doğru kullanımı alışkanlık haline getirmek gerekiyor.
Bengisu, “Çocukta artikülasyon problemi, okula başladıktan sonra daha belirginleşiyor. Mesela sesleri zihnine yanlış kodlayan ve ‘k’ yerine ‘t’ sesi üreten çocuk, okuma sırasında ‘k’ sesiyle ‘k’ harfini eşleştiremiyor. Okuma ve yazmada güçlükler yaşanmaya başlayınca anne-babalar bize geliyor.” diyor. Sorunun erken tedavisi çocuğun hayatındaki pek çok şeye pozitif etki ediyor. Sağlıklı iletişim kurabilen çocuk, sosyal uyum sıkıntıları çekmiyor, dışlanmıyor ya da kendini farklı hissetmiyor.
Konuşma bozukluğunun kalıcı olmasında anne ve babaların çocuğun konuşması karşısında takındığı tavır da etkili. Bengisu, anne-babaların en sık yaptıkları hatalardan birinin de bebeksi konuşmayı pekiştirmek olduğunu söylüyor ve çocukla bir yetişkinle konuşur gibi düzgün konuşmalarını tavsiye ediyor. Ayrıca televizyonu çocuk bakıcısı gibi kullanmak da dil gelişimini olumsuz etkileyen faktörlerden. Televizyona uzun süre maruz kalan çocukta konuşma geriliği ve bozuklukları meydana geliyor.
Ne zaman harekete geçmeli?
Bir yaşını doldurduğu halde adına tepki vermiyor ve iki yaşında hâlâ konuşmaya başlamamışsa uzmana gidilmeli. Çünkü bu durum işitme engelinden kaynaklanabilir. “Anne-babası da geç konuşmuştu” diyerek uzmana göstermeyi geciktirmemek gerekiyor.
ÜÇ yaşında ailesi dışında kimse konuşmalarını anlamıyorsa ve 4 buçuk-5 yaşında hala harfleri yanlış çıkartıyorsa…
Çocuğun bu yaşlarda dış dünyayla kaliteli iletişim kuramaması sosyal gelişimini engeller. Beş yaşında hâlâ bazı sesleri çıkaramıyorsa uzman desteği alınması gerekiyor.