Romatizmal hastalıkların, her yaşta görülebildiği, halk arasındaki tabiriyle "kireçlenme"nin ileri yaşlarda sıkça rastlandığı, iltihabi romatizmal hastalığın ise 8-10 aylık bebeklerde bile başlayabildiği, ancak son yıllarda tıpta sağlanan gelişmelerle daha önce çaresiz sayılan birçok hastalığın ilerlemesini durdurmak ve kalıcı hasar bırakmalarını önlemenin artık mümkün olduğunu bildirildi.
Konuya ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulunan Kent Hastanesi Romatoloji Uzmanı Dr. Tolga Yücetürk, romatizmanın "kaslarda ve özellikle eklemlerde kendini gösteren ağrılı hastalıkların genel adı" şeklinde tanıma sahip olsa da her organ ve dokunun romatizmal hastalığının olabileceğini, göz, cilt, akciğer, böbrek, damarların da romatizmal hastalık bulgularının sıklıkla görülebildiğini söyledi.
Yücetürk, romatizmal hastalıklara sıklıkla eklem-kas ağrısı ve iltihabı eşlik etmekle beraber, bazen eklem bulgusu olmadan da romatizmal hastalıklar ortaya çıkabildiğini bildirdi.
Romatizmal hastalıkların, hastalık tipine bağlı olarak her yaşta görülebilecek rahatsızlık olduğu bilgisini veren Yücetürk, "En sık görülen romatizmal hastalık, halk arasında kireçlenme olarak bilinen ve iltihabi olmayan bir romatizma olarak kabul edilen ‘osteoartrit’tir. Özel durumlar haricinde genelde ileri yaşlarda görülür. Ancak ‘juvenil idiyopatik artrit’ adı verilen bir diğer iltihabi romatizmal hastalık 8-10 aylık bebeklerde bile başlayabilir. Sık bel ağrısı ve tutukluğu ile giden ve ilerleyen yıllarda omurgada ciddi ve kalıcı hasarlar yapabilen ‘ankilozan spondilit’ ise hemen her zaman 20’li yaşlardan önce başlayan genç bireylerin hastalığıdır" bilgisini verdi.
Yücetürk, romatizmal ağrıların soğuk ve nemli havalarda arttığını, ancak bu bulgunun iltihaplı romatizmalara özgü olmadığını, yani daha önce geçirilmiş kaza, burkulma, incinme gibi nedenlerle oluşmuş eklem sorunlarında da, kireçlenmede de, iltihaplı romatizmal rahatsızlıklarda da nemli havalar eklemde ağrıyı artıran etkenler olduğunu ifade etti.
"TAMAMEN ORTADAN KALKMAZ, AMA İLERLEMESİ ENGELLENEBİLİR"
Yücetürk, iltihabi romatizmal hastalığın tedavisinin mümkün olup olmadığı yönündeki soruya, rahatsızlığın geçici bir durum mu, yoksa kronikleşecek bir hastalık mı olduğunun belirlenmesi gerektiğini, genellikle 1, 5 ile 3 ayı geçen romatizmal rahatsızlıklarda kronikleşme ihtimalinin düşünüldüğünü söyledi.
Kronik iltihabi romatizmal hastalıklarda tedavinin amacını hastalık aktivitesinin yatıştırılması ve sakatlığa neden olabilecek eklem ve diğer doku hasarlarının engellenmesi şeklinde gösteren Yücetürk, şöyle devam etti:
"Hiçbir ilaç bu hastalıkları tamamen ortadan kaldırmaz, ancak verilen tedavilerle hastalığın ilerlemesinin engellenmesi mümkün olmaktadır. Bu durum hipertansiyon, şeker hastalığı ve buna benzer pek çok diğer kronik hastalıktakine benzerdir. Bu kronik hastalıkların da tedaviyle tamamen ortadan kaldırılmaları genelde mümkün olmaz ve verilen tedaviyle ilerlemeleri engellenip vücutta kalıcı hasar yapmalarının önüne geçilmek temel amaçtır. Son 10 yılda romatoloji alanındaki gelişmeler ile daha önce çaresiz sayılan pekçok hastalığın ilerlemesini durdurmak ve kalıcı hasarlar yapmalarını önlemek artık mümkün olmaktadır."
Yücetürk, romatizmal hastalık için özel bir tetkik yönteminin bulunmadığını, hastanın şikayetlerinin niteliği ve seyrine bakıldığını söyledi.
İltihabi romatizmal hastalıkların oluşumunda genetik faktörlerin kısmen rolünün bulunduğunu aktaran Yücetürk, "Ailede bu çeşit bir hastalık olması, olmayan bireylere göre riski bir miktar artırmaktadır. Somut bir örnek vermek gerekirse en sık görülen iltihabi romatizmal hastalık olan ‘romatoid artrit’ toplumda 100 kişiden 1’inde ortaya çıkmaktadır. Romatoid artrit görülme sıklığı anne, babasından birinde bu hastalık tanısı olan bireylerde bu oran 100 kişiden 3’üne, kardeşinde bu hastalık olanlarda 100 kişiden 5’ine yükselmektedir. Yani ailede bu hastalığın olması riski kısmen artırsa da mutlak diğer aile bireylerinin de bu hastalığa yakalanacakları anlamına gelmez" dedi.
KAPLICA İYİ GELİR Mİ?
Tolga Yücetürk, romatizmal hastalıklarda sıkça başvurulan kaplıca tedavisine ilişkin soru üzerine ise, öncelikle hastalığın iltihabi olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Kaplıca tedavisinde sıcak-ılık tedavi uygulamalarının aktif bir iltihabi romatizmal hastalıkta hastalığı daha da alevlendireceği için önerilmediğini vurgulayan yücetürk, iltihabi romatizmanın aktif olup olmadığının değerlendirilmesinin en basit yolunun eklemin basit muayenesi olduğunu, eklemde şişlik olmasının ve eklem ve çevresindeki ağrıya eşlik eden bölgesel sıcaklık artışının aktif bir iltihabi duruma işaret ettiğini bildirdi.
Yücetürk, "Kaplıca tedavisi öncesi mutlaka Romatoloji veya Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanı görüşü almanızda fayda var" dedi.
AA