Depresyon çocukken başlıyor

Çocuk Sağlığı
Ruh sağlığının önemine dikkat çeken Bakım, “Sadece depresyon açısından baktığımızda bile dünyada en sık iş kaybına ve ölümlere yol açan hastalıklar listesinde ilk 5 içerisinde depresyon geliyor....
EMOJİLE

Ruh sağlığının önemine dikkat çeken Bakım, “Sadece depresyon açısından baktığımızda bile dünyada en sık iş kaybına ve ölümlere yol açan hastalıklar listesinde ilk 5 içerisinde depresyon geliyor. Bunlar çeşitli şekillerle sadece kişiyi değil, kişinin çevresini ve daha sonraki neslini de etkiliyor. Kişinin kendinden sonra gelenlere aşıladığı alışkanlıklar, davranış şekilleri yüzünden intiharın özendiriciliği artabiliyor. Alkol ve madde kullanımının artması, toplumun şiddete daha çok eğilmesi, ailevi ve sosyal meselelerin artması gibi konuların hepsi ruhi rahatsızlıklara sebep olabiliyor. Özellikle gelişmekte olan ya da bizim gibi hızlı değişimlerin olduğu ülkeleri bu daha da olumsuz etkiliyor. Nesiller arasında büyük olumsuzluklar yaşanıyor. Anarşi oluşabiliyor ve gençler bunlardan daha çok etkilenebiliyor. Bir elin bir parmağı kesildiği zaman o ağrıyı bütün el hisseder. Ruh sağlığı da böyle. Ruh sağlığı bozulduğu zaman bütün vücut etkileniyor ve bir kişinin etkilenmesi bütün ailenin etkilenmesine, bütün ailenin etkilenmesi de bütün toplumun uzun vadede etkilenmesine sebep oluyor” dedi.

ÖNEMSENMELİ

“Ruh sağlığı deyip geçmemek, bu konuyu önemsemek gerekiyor” diyen Bakım, “Bu geçmiş yıllardan gelen alışkanlıkların etkisi. Çünkü psikiyatri deli doktoru, deli hastalığı olarak tarif edildi. Bu filmlerde, romanlarda, esprilerde böyle işlendi. Bunu kaldırmak uzun zaman alacak. Halen insanlar arasında Bakırköylük oldu gibi bir takım jargonlar var. Bunlar ancak sosyokültürel yapının değişmesi, insanların daha çok psikiyatri ile temasının sağlanması ile değişebilir. Nasıl kanser, sigara gibi konular medyada işleniyorsa, ruh sağlığı konularının da medyada daha çok işlenmesi lazım.

SEBEPLERİ VAR

Bunun için bir zaman gerekiyor’ diye konuştu. Çocukluk çağlarında yaşanan olumsuz durumların üzerine binen sosyoekonomik ve kültürel faktörlerin psikolojiyi daha da bozduğunu söyleyen Bakım, ‘Özellikle depresyonu konuşacak olursak, bunun çeşitli sebepleri var. Depresyonun kadınlarda görülme sıklığı biraz daha fazla. Tüm hayat boyunca kadınların yüzde 25’inde, erkeklerin yüzde 15’inde hayat boyunca depresyon riski var. Bunun çeşitli sebepleri var. Kadınların üzerindeki yükler, hormonal yapıları veya öğrenilmiş davranışlar görülme sıklığını artırıyor. Depresyonun ilk ataklarında çevre önemli bir unsur. Sosyokültürel yapının etkisi, işsizliğin etkisi, ayrılmışlığın, boşanmışlığın, dul kalmışlığın etkisi, çocukluk çağında yaşanmış ayrılıkların, anne baba kayıplarının etkisi veya çocukluk döneminde yaşanmış tacizlerin etkisi büyük rol oynuyor. Bu, daha çok hastalığın ilk başlangıç ataklarında etkili olabiliyor. Birinci atağı geçirdiniz; ikinci atağı geçirme riskiniz yüzde 50; ikinci ataktan sonra üçüncü atağı geçirme riskiniz yüzde 75 artıyor. Bu ise beyinde büyük yıpranmalara sebep oluyor. Çocukluk çağlarında yaşanan kötü olaylar bunda etkili oluyor. Hasta bir ebeveynin olması, anne baba bakımının bozulması, çok şiddetli geçimsizliklerin olduğu aile ortamları, kötü arkadaş çevresi ile erken dönemde başlanan maddeler depresyonun temellerini atabiliyor’ dedi.

Yeni Şafak