Çocuklarının sürekli yemek yemesiyle mutlu olan ve gürbüz çocuk seven ebeveynler, gelecekte onları bekleyen sağlıksız yaşamın temelini kendi elleriyle atıyor. Annebabanın çocuğa "Hayır" diyememesi de obezite riskini artırıcı unsurlar arasında
Obezite her yaş grubu için büyük tehlike. Bugüne kadar bu mücadelede istenen sonuçları alamadıklarını ve başarısızlığı kabul etmek zorunda olduklarını söyleyen Universal Taksim Alman Hastanesi Obezite Enstitüsü Direktörü Pediatrik Gastroenteroloji-Beslenme Uzmanı Prof. Dr. Benal Büyükgebiz, konuyla ilgili ilk tedbirin bebeğin anne karnına düştüğü anda alınması gerektiğine dikkat çekiyor. Bir ergenin obez olmasıyla anne sütü emen bir bebeğin obez olması aynı şeyler olmadığı için, obezite sorununun yaş gruplarına uygun şekilde ele alınması gerekiyor.
ERGENLİĞE OBEZ GİRMEK
Çocuğun, okul öncesi dönemde obez olmasının önlenememesi halinde gelecekte obez olma olasılığı artıyor. Erken çocukluk döneminde obez olan çocuklar, daha sonraki yaş gruplarında yaşamlarına yüzde 35 oranında obez olarak devam ediyor. Ergenliğe obez olarak giren ve ergenlik boyunca obez kalan çocukların erişkinlikte obez olma oranlarının yüzde 80 olduğu belirtiliyor.
Çocukluk çağında obez olmak, gelecekte obeziteye bağlı gelişebilecek komplikasyonlar açısından da ciddi risk oluşturuyor. 40-50 yaşlarındaki bir erişkinde, obezite kaynaklı komplikasyonlarla yaşama süresi azalırken, 10 yaşında obez olan bir çocuk, bu hastalığın komplikasyon, atak ve risklerini daha uzun süre taşıyor. Obez çocukta karaciğer yağlanması, koroner kalp hastalığı, insülin direnci sendromu, hipertansiyon ve safrakesesi taşı görülme riski artıyor.
‘ÖN KOL KIRIKLARI GÖRÜLÜYOR’
Prof. Dr. Benal Büyükgebiz, obez çocuklarda kalça ve diz ekleminde ağırlık taşınması nedeniyle ağrılarla seyreden sıkıntılar olabileceğini, obezlerde görülen ve az bilinen sorunlardan birinin de “ön kol kırıkları” olduğunu söylüyor. Fazla enerji alımı, az hareket ve çok yemek yeme (uzun boylu ve kilolu da olsa) çocuk düştüğü zaman ön kol kırıklarıyla sonuçlanıyor. “Fazla beslenme” ile “yeterli beslenme”nin farklı şeyler olduğuna dikkat çeken Büyükgebiz, “Tek yönlü kalori kaynağı olan, besleyici değeri düşük, ama kalori değeri yüksek besinler obezite riskini artırıyor” diyor. Bu nedenle obez çocukların çoğunda osteopeni, demir ve çinko eksikliğine rastlanıyor.
"ASIL SUÇLU AİLE İÇİ FAKTÖRLER"
“Obezite tedavisinde çocuğun iştahını kapatmak mümkün değildir” diyen Büyükgebiz, bu tedavide erişkinlere verilen ilaç ve ürünleri kullanamadıklarını söylüyor. Büyükgebiz’e göre obezite tedavisine engel olacak en çarpıcı uyarı, aile içi faktörler. Bu durumdaki çocuklara yardım etmenin birinci koşulunun eğitim vermek olduğunu söyleyen Büyükgebiz, bilinçli eğitim programları uyguladıklarına dikkat çeiyor ve “Öğretilen 100 veriden 3’ünün benimsenip uygulanması bile çocuğu ve toplumu obezite konusunda daha bilinçli ve mücadeleci hale getirir” diyor.
"ÇOCUK-ERKİL AİLE YAPISI YANLIŞ"
Çocukların hazza ve ihtiyaçlarını gidermeye yönelik seçimlerinin doğal olduğunu söyleyen Prof. Büyükgebiz, annelerin çocuklarına “Yeme dur!” diyebilmelerinin sorunun çözümündeki en önemli adım olduğunu belirtiyor. Büyükgebiz’e göre, “Çocuk-erkil” aile yapısını benimseyen ve kararlarında çocuklarının isteklerini temel alan anne ve babaların, çocukları üzerindeki otorite ve yaptırım güçleri azalıyor. Bu konuda uyulması gereken 3 prensip ise “daha az yemek, daha çok hareket ve daha az televizyon izlemek” olarak sıralanıyor.
ANNE-BABA AYRILIĞI RİSK FAKTÖRÜ
Çocuğun bulunduğu çevre de obezite gelişimde önemli rol oynuyor. Aile bireylerinin obez olması, anne-baba ayrılığı, çocuğun tek ebeveynle yetişmesi de risk faktörleri arasında görülüyor. Ebeveynlerden birinin obez olması çocukta obezite riskini düşürse de aile bireylerinin ikisinin de obez olması durumunda yüzde 7590 arasında değişen bir risk faktörü söz konusu oluyor. Gelişmiş toplumlarda sosyoekonomik düzey ve eğitim düzeyi arttıkça obezite azalırken, refah ve eğitim düzeyi artışıyla obezitede de artışa rastlanıyor. Anne-baba ayrılığı risk faktörü.
Habertürk