Bu Çocukların Derdi Şeker!

Çocuk Sağlığı
Hiçbir hastalık yakışmaz sanki çocuğa. Hele ki onları şekerden çikolatadan uzaklaştırıyorsa! Ülkemizde binlerce çocuk diyabetten muzdarip. Kan şekeri seviyelerini takip etmeyi, insülin dozlarını ayarl...
EMOJİLE

Hiçbir hastalık yakışmaz sanki çocuğa. Hele ki onları şekerden çikolatadan uzaklaştırıyorsa! Ülkemizde binlerce çocuk diyabetten muzdarip. Kan şekeri seviyelerini takip etmeyi, insülin dozlarını ayarlamayı, sağlıklı beslenmeyi, düzenli egzersiz yapmayı öğrenmek minik bedenlerin yıllarını alıyor. Tabii bu süreç yalnız yaşanmıyor. Tüm ailenin içinde yer aldığı bir ekip oyununu gerektiriyor.

Çocuğun bir anda iştahtan kesilmesi ve kilo kaybetmesiyle başlar her şey. Değişen alışkanlıklar da cabası: Gece altını ıslatma, sık sık tuvalete çıkma, bir dolup bir boşalan su şişesiyle kurulan sıkı bağ… Türkiye’de 20 binin üzerinde aile, çocuğunda gördüğü bu tarz belirtiler sonrası tanışıyor diyabetle. Önce küçük bir şaşkınlık aşaması: Bu yaşta ne ararmış çocukta şeker hastalığı? Zaman geçtikçe bilmece yavaş yavaş çözülür. Kundaktaki bebekte bile ortaya çıkan, yaşadıkça anlaşılan ve alışılan bir rahatsızlıktır bu. Hasta tek olsa da, tüm ailenin içinde olması gereken bir ekip oyunudur sanki yaşanan. Bundan sonrasını biz değil, aileler anlatsın.
 
Eyvah, ekranda üç sayı var!

Dört yaşındaki Hakan Sönmez, yakınlarının "Bizim küçük Behlül’ümüz!" diye sevdiği, renkli gözlü, sarı saçlı bir çocuk. Şekerini ölçmek için kullanılan cihazdaki sayıları haliyle henüz okuyamıyor. Ama o işi çözmüş. Ekranda yan yana iki rakam varsa sorun yok. Sayı üçe çıktığında Hakan’ın canı biraz sıkılıyor: "Şekerim yüksek galiba!" Henüz bebeklikte diyabetle tanışanlardan biri o. Veysel-Meryem Sönmez çiftinin tek çocuğu.
 
Genç çift henüz 18 aylıkken öğrenir çocuklarının rahatsızlığını. Şeker hastalığını kulaktan dolma bilgilerle tanıyan aile böylelikle tanışır ‘gerçek diyabet’le. Sonrasında hayat oğullarına göre şekillenir. Hakan, üç öğün düzenli yemeğini yiyecek, ara öğünlerine ve insülinine mutlaka dikkat edilecek. Egzersiz yapması da önemli, ancak kararında. (Gün içinde fazla hareket ettiyse gece hipoglisemiye girebiliyor hastalar) Çikolatalar, katkılı yoğurtlar, meyve suları da kapı dışarı! Artık gelsin her şeyin en safı, doğalı!
 
Henüz, neden sınırlandığını anlayamayacak, vücudundaki değişimlerden şeker düzeyini tahmin edemeyecek kadar küçük Hakan. Bu sebeple annesi geceleri de olmak üzere günde birkaç kez kan şekerini ölçüyor. Ah bir büyüse, şekerini anlayabilse! Aile en çok o günleri bekliyor. Aksi takdirde olacakları düşünmek bile istemiyor Meryem Sönmez. Oğlunun, şeker koması denen hipoglisemi hallerini aklından çıkaramıyor. Üç kez bu aşamaya gelmiş, ilk seferinde oldukça acı bir tecrübe yaşamış. Koma halinde çocuğunun nasıl bir hâl alacağını anlatmayan doktorlara da biraz sitemli bu yüzden.
 
İnsülin, şeker ölçüm cihazının ucuna takılan strip denilen çubuklar derken Hakan’ın aylık sağlık masrafları 300 TL’yi buluyor. Özel bir şirkette güvenlik görevlisi olan baba Veysel Sönmez için tabii az miktar değil. Yine de şikâyetçi olmuyor, yeter ki oğlunun sağlığı yerinde olsun. Tek tesellileri Hakan’ın sabırlı bir çocuk olması. Arada bir hırçınlıkları olsa da genel olarak destekçi annesine. Reçetesinde yazan dört çubuk krakerden fazlasını götürüp arkadaşlarına verecek, gittiği yerde annesine sormadan hiçbir şey yemeyecek kadar…
 
Hastalara ‘şifa’ oluyor

İkinci hikâyede diyabetle yaşamayı öğrenmiş, hatta tecrübelerini hayra çevirmiş bir genç kız var karşımızda. Sekiz yaşında, yemeyi içmeyi seven, pilavla bile ekmek yiyen, deli dolu bir çocukken öğrenir rahatsızlığını Şifa Ergun. O anı, doktor konuşurken ailesinin yüzündeki ifadeden hatırlıyor: "Hüzünlü bakışları anlatıyordu olayın vahametini." Sonrasına dair hatırında daha çok şey var. Önüne koyulan reçeteler, çevresinden sürekli yememesi gerektiğiyle ilgili telkinler, okulda insülin enjektörünü gören arkadaşlarının bakışları, enjektörü bacağına batırmaya çalışırken geçen dakikalar ve her şeye rağmen iyi olduğunu hissettirme çabaları… Ardından, tüm bunlara başkaldırıyla geçen on yıl…
 
Saklanan şekerleri, çikolataları bulmayı kendine adeta vazife edinir Şifa. Hiç düşünmeden bulduğunu bitirir. Defalarca şeker komasına girer, günlerce hastanede yatar. Gözünde, böbreklerinde tahribat başlar. Ailesine de yansır yaşananlar: "Kardeşlerime tahammülüm yoktu. Neden ben kısıtlanıyorum diye hırçınlık yapıyordum." Son komadan sonra her şey değişir. On yılın sonunda kabullenir hastalığını. Öğrenirsem mesul olurum korkusuyla bir kenara ittiği diyabet kitaplarını tek tek okur, doktorlarıyla konuşur. Hastalık Şifa’nın manevi dünyasını da etkiler. Acı dolu gecelerde gözyaşlarıyla ettiği dualarını ailesi çok sonra öğrenir: "Izdıraplı geçen bir dönemdi. Bu aşamaya gelmesini o halde ettiği dualarının geri çevrilmemesi olarak değerlendiriyoruz." diyor abla Emine Ergun.
 
Peki ya şimdi? Şifa’nın şekeri artık normal düzeyde. Tam bir gönüllü diyabet elçisi! Yıllarca çalıştığı eczanede ilaç almaya gelen şeker hastalarının arkadaşı, hatta psikoloğu olmuş. Şimdi ‘vazife’sine çalıştığı hastanede devam ediyor. Diyabetle geçen 22 sene ona acı tatlı o kadar tecrübe edindirmiş ki, bunları sıcak ve sevecen üslubuyla bazen dost, bazen kardeş gibi paylaşıyor tanıştığı diyabetlilirle. Adını da çok seviyor. Kim bilir, belki de Allah’ın ‘Şafi’ isminin tecellisidir onda görülen! Abla Emine Ergun’dan dinlediğimiz anıyla bitirelim: "Bir dönem hastanede dâhiliye doktorunun yanında yardımcıydım. Acile şeker hastası bir kız geldi. Ama kabullenmiş değildi. İlk geldiğinde komadaydı. Bir süre sonra doktorum beni çağırdı. ‘Neden Şifa’yı çağırmıyoruz. Onu en iyi o anlar ve yapması gerekenleri benden daha iyi anlatır.’ dedi. Doktorun söylediklerini duyunca kardeşimin bu aşamaya gelmesine tekrar sevindim."

Diyabet eğitimi için DVD

Erken yaşta diyabetle tanışan çocukların kan şekeri seviyelerini takip etmeyi, insülin dozlarını buna göre ayarlamayı, sağlıklı beslenmeyi, düzenli egzersiz yapmayı öğrenmeleri şart. Abbott Diyabet Ürünleri bunun için ailelerin imdadına yetişecek bir ürün düşünmüş. Diyabetli çocukların eğitimi için müzik, dans ve şarkılar kullanılarak "Diyabeti Öğreniyorum DVD Eğitim Seti" geliştirilmiş. Setin ilki "Diyabet Nedir?" ismi ile basılmış. Diyabetli çocuklar ve aileleri bu DVD setini "Hayat Çok Değerli Kulübü" aracılığı ile ücretsiz edinebiliyor. Abbott Diyabet Ürünleri tarafından kurulan Hayat Çok Değerli Kulübü, her yaştan diyabetliyi buluşturan bir sosyal platform. Kulübün web sitesine www.hayatcokdegerli.com linkinden ulaşılabiliyor.
 
Bebeklerde oran arttı

İstanbul Çapa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyelerinden, aynı zamanda Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği’nin kurucularından Prof. Dr. Rüveyde Bundak, Türkiye’de 20 bin civarında tip 1 diyabetli çocuk olduğunu ve bu rakamın her yıl artarak küçük yaşlara kadar düştüğünü söylüyor. Her iki tip diyabette de (tip 1, tip 2) genlerin etkisi var. Ancak çevresel faktörler bunu tetikliyor. Peki, aileler ne tür önlemler alabilir? Şöyle açıklıyor Bundak: "Aileler çocuklarını şişmanlatmamalı. Hazır gıdalardan uzak tutulmalı, tatlı dengeli verilmeli. Çocuğun sebze meyve ağırlıklı beslenmesi gerekli. Spor da önemli. Çocukları mutlaka bir egzersize alıştırmak gerekiyor."
 
Eşler birbirini suçluyor

Diyabet, kişiyi de ailelerini de ruh sağlığı açısından etkileyen bir hastalık. Depresyon ve anksiyete bozuklukları başta görülen rahatsızlıklardan. Zamanla çocukta yeme problemleri de ortaya çıkıyor. Ailenin bazen yaşam tarzını değiştirmesi gerekebiliyor. İstanbul Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü’nden Uzm. Psikolog Derya Toparlak, bu sorgulama döneminde özellikle problem çözemeyen ailelerde "Senin ailenden kaynaklanıyor" gibi suçlamalarla karşılaşıldığını söylüyor. Hatta iş boşanmaya kadar varabiliyor. Aileleri en çok sıkıntıya düşüren mevzulardan biri, küçük çocukların yasaklara alışamaması. Toparlak, ebeveynlerin yaklaşımındaki hatalara değinerek şu öneride bulunuyor: "Bilinçli, diyabet eğitimini iyi öğrenmiş bir aile her şeyi yedirerek çocuğunu sağlıklı büyütebilir. ‘Aman bunu yeme’ demek yerine, ‘Bunu şu saatte ya da büyüklükte yersen şeker seviyen normal gider’ demek gerekli. Biz diyabetli çocuğa şeker yasak, pasta yasak demiyoruz. Üzerindeki etkisini öğretiyoruz."
 

Zaman